1.4 | "BULANAN ZİHİNLER"

2.8K 203 23
                                    

Acı?
Hüzün?
Keder?
Pişmanlık?
Baba?
Kelebek?
Sarp?

Bunlar benim bulanan zihnimin anahtar kelimeleriydi. Bir an için bunlardan birini unutsam sanki hayat bir suç işlemişim gibi bana bir şey yaşatıyor ve o unuttuğum kelimeyi geri hatırlatıyordu. Hemde en ağır şekilde.

Babam o an aklımda yok mu? Birkaç saat sonra babamla kavga ediyoruz.
O an acı hissetmiyor muyum? Hissetmememden biraz sonra yaşadığım bir olay beni derinden sarsıyor ve o olayı en acı haliyle yaşıyorum.
Sarpın bana Kelebek dediğini unutuyor muyum? Az sonra bana söylediği iğneli ve kafa karıştıcı laflarıyla birlikte 'Kelebek' diyor.
Pişmanlık duymuyor muyum? İçimde daha önce duymadığım bir ses ortaya çıkıyor ve bana az önce söylediğim kelimeli söylettiriyor.

Çok uzun bir süredir bu kelimelerle hayatımı yaşıyordum. Sadece iki kelime hayatıma yeni eklenmişti. Sarp ve Kelebek. Yeni eklenmişlerdi eklenmelerine ama bütün kelimeleri yenip tam merkeze konmuşlardı. Diğerleri o iki kelimenin gücü karşısında daha geride kalmıştı. Bunca yıldır peşimi bırakmayan kelimeler bile...

Karşımdaki dalgalı denizlere baktım. Dalgalar bile ne tarafa gideceklerini şaşırmıştı. Sağ mı yoksa sol mu, karar veremiyorlardı. O derece bulanmıştı onun zihni de.

" Ne? " diyebildi sadece kaşlarını çatarak. Bir şey demedim. Sadece ona bakmaya devam ettim çünkü diyecek bir şeyim yoktu. Onu ben söylememiştim, yani açıklayamazdım. Eğer 'içimdeki Arseni başka bir Arsen kaçırdı ve bana bunu o söylettirdi' dersem elbette bana inanmazdı. Bu yüzden sessiz kalmaya devam ettim.

O sırada olduğumuz pozisyon dikkatimi çekmişti çünkü ne zaman o şekle girmiştik bir fikrim yoktu.
Sırtımı geriye yasladığımı biliyordum ama bacaklarımı kendime doğru çekmiştim ve Sarp da tek dizini iki ayağımın arasına yaslamıştı. Elleri de hala iki omuzumun yanlarına dayalıydı. Oldukça yakındık. Bedeninden yayılan sıcaklığı hissedebiliyordum.

" Ne dedin sen? " derken dediğim şeye inanamıyor gibi bir hali vardı. Sanki böyle bir soruyu başka bir cevap vermem, o cevap hariç herhangi bir cevap vermem için sormuştu ama yapamazdım. Bir kere ağzımdan çıkmıştı öyle bir şey.

" Ne dediğimi duydun " dedim tek kaşımı kaldırırken. " Ben duydum ama sen pek duymamış gibisin " dedi. Benim aksime onun kaşları çatıktı.

" Ben ne dediğimi gaye- " diyecekken lafımı, " Bilmiyorsun " diyerek kesti ve ekledi, " Ne dediğin hakkında en ufak bir fikrin yok " Aynı anda kafasını da iki yana sallamıştı.

Sesine yansıyan duygular beni şaşırtmıştı. Biraz öfke ve bolca şaşkınlık ön plandaydı.
O an fark ettim ki, 'grubunuza katılmak istiyorum' derken grup hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Ne yaptıklarını bilmiyordum. İyi mi yoksa kötü işler mi yapıyorlardı bilmiyordum, ki Sarptaki silah ve etrafındaki kişileri görünce iyi taraf pek ağır basmıyordu.

Tam ağzımı açmış grup hakkında soru soracakken benden önce davranarak söyleyeceğim kelimeleri boğazıma dizdi.

" Birincisi, grup hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Hemde hiçbir şey. İkincisi, grup diye bir şey yok, Kelebek. Onu ben uydurdum. Bizimki apayrı bir şey ve emin ol öyle bir ortama girmek istemezsin "

Sesindeki ciddilik ve sertlik beni germişti. Ayrıca söyledikleri...Ne demek 'grup' diye bir şey yoktu?

" Neden? Ne yapıyorsunuz? " diye sorduğumda içimden kendimi tebrik ettim. İnatla sormaya, herhangi bir şey öğrenmeye çalışmaya devam ediyordum.

ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now