Taslağı kısa sürede bitirip boyama işine geçtim. Ama biraz daha uzun sürmüştü. Boyalar birbirleriyle karışıp tablomdaki detaylarda yerlerini alırken saniyeler dakikalara dönüştükçe Helios 'un yüzü de şekillenmeye başlamıştı.

Arka planı da boyayıp yüzünde eksik olan gölgeleri de eklediğimde işim bitmişti. Geri çekilip önce uzun süre aynı pozisyonda kalmaktan kasılan boynumu biraz masaj yaptım. Uyuşan elimi de bir süre açıp kapatmıştım.

Etrafı bir kez daha toparlayıp önlüğü ve eldivenleri tekrar çıkardım. Bakışlarım tabloya çevrilince hiç görmemişim gibi ilgiyle süzdüm. Helios dizlerinin üstünde yerde oturuyordu. Kafasına dayalı silaha rağmen bakışlarını yukarı doğru kaldırmış gülümseyerek bakıyordu. O an Helios 'u nasıl gördüysem öyle çizmiştim. Tabloda ben yoktum sadece başına dayadığım silahın bir kısmı gözüküyordu. Her ne kadar onun gibi mükemmel yapamadıysam da benzemişti. Bizim için oldukça garip ama özel bir andı.

Görevli iki kadın içeri girip hem bana hem de Helios 'a yemek getirmişti. Yemekleri ufak masaya bıraktıklarında teşekkür etmiştim.Onlar artık bana ayrılmış olan revir odasından çıkarken ben de oturduğum sandalyeden kalkmıştım. Bir süre esneme hareketleri yapıp tutulan vücudumu gevşettim.

Adımlarım koltuğa doğru gidince ağır bir şekilde yanında diz çöktüm. Pek de hoş olmayan bir ifadeyle uyuyordu ama alışkındım artık. Bana farkettirmemeye çalışsa da sürekli kabuslar gördüğünü biliyordum.

Elimi yanağına doğru götürüp hafifçe okşadım.
" Helios ? "

Anında gözleri açılmış ve doğrulmuştu. Odayı hızlıca gözleriyle taradıktan sonra bana döndü." Bir şey mi oldu ? "

Endişeli bir şekilde bana bakıyor olması beni oldukça üzüyordu. Benim yüzümden sürekli tetikteydi.Ben de onun gibi koltuğa oturup kollarımı boynuna sardım. Hiç beklemeden beni göğsüne yaslayıp kollarının arasına almıştı. Atan nabzını tenimde hissetmek ; sıcaklığıyla sarılı olmak oldukça rahatlatıcıydı. Geri çekilip yanağına  bir öpücük bıraktım.

Gülümsemesi yüzüne yayılırken endişesi de silinmişti. Yüzüme düşen saçlarımı yavaş bir şekilde geri attıktan sonra alnıma uzun ve şefkatli bir öpücük bırakıp başını benimkine yasladı.Bir süre bekledikten sonra
ayağa kalkıp önce onun tepsisini sonra da kendimkini getirmiştim.Yemeklerimizi sesizlik içinde yemiştik. Biten tepsiyi tekrar masaya bırakıp koltukta geriye yaslandım.

Helios da tepsisini bıraktıktan sonra sırtını koltuğa yaslamıştı. Başımı omzuna yasladığımda o da kolunu bana sarmıştı.

" Nasıl hissediyorsun ? " Her gün mutlaka aynı soruyu soruyordu. Hatta gün içinde birkaç kez sorduğu da oluyordu. " Sen inanmıyor olsan da gayet iyiyim. Hatta bence revirden ayrılıp kendi odama geçme zamanım geldi. "

" Buna sen değil Sarah karar verecek. Bugün ki kontrolden sonra ne yapacağına karar verir.  "

Bir süre sonra kolunu çekip ayağa kalkmıştı. Kuruması için bir kenara bıraktığım tablolardan ilkini alıp dikkatle incelmeye başladı. " İnanılmaz bir yeteneğin var. Bir fotoğraf karesinden farkı yok resmen ! "

Bakışları kendi tablosuna kayınca ise gözleri şaşkınlıkla irileşmişti. Eline alıp daha yakından incelerken ben de ayağa kalkıp yanına gittim." Tanrım ! Tek kelimeyle kusursuz. O an beni böyle mi görüyordun yani ?  "

" Evet aklımda onlarca soru olmasına rağmen ben senin tatlı gülümsemene takılmıştım."

Gamzesi belli olacak şekilde gülümsediğinde nabzım hızla atmaya başlamıştı. Şimdiye kadar alışmış olduğunu sansam da kalbim beni her seferinde yanıltıyordu. " Teşekkür ederim . "

KARMAWhere stories live. Discover now