• Kissing Fire •
Araç o sırada bir malikanenin önünde durdu. Korku yeniden tenine nüfuz ederken Youngjae titremesini durduramadı. Chansung cebinden ufak bir çip çıkarıp Youngjae'e yaklaştığında, Youngjae haykırarak geri çekilmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Chansung, elindeki çipi Youngjae'in bütün çırpınışlarına rağmen ensesine yerleştirdi ve Youngjae anında bayılıverdi. Chansung adamlara onu çözmelerini söyledi. Adamlar kelepçeleri çıkarır çıkarmaz Chansung, onu kucağına aldı ve kamyondan indi. Haeyun ve diğerleri de onu ardlarından takip etti. O sırada Chansung bu çocuğu bırakmak istememişti. Onu önemsediğinden değildi, zaten en son birini önemseyeli çok uzun zaman oluyordu. Yalnızca, Haeyun ve Jaeyan'dan tiksiniyordu. Bütün ömrü boyunca gördüğü iğrençlikler midesini oldukça güçlü kılmıştı. Ancak Haeyun ve Jaeyan iğrençliğin bambaşka boyutlarına ayak basmış adamlardı. Sizi her daim şaşırtacak şeyler yapabilirlerdi. Sapkınlıklarının bir sonu yoktu.
Malikanenin içine girdiler. Haeyun, Youngjae'i Chansung'dan almayı bir kaç kez ısrarla önerdi fakat Chansung onu duymamış gibi davrandı. Haeyun, kucağındaki çocuğa ağız sulandıran bir yemekmişcesine bakıyor, salyalarını zar zor ağzında tutuyor gibi görünüyordu. Chansung, dirseğini Haeyun'un dişlerine geçirmemek için kendine direnmek zorunda kaldı.
Kâhyalar onları direkt odalara yönlendirdi. Chansung, Youngjae'in kanlı vücudunu yatağa bırakıp kâhyalardan birini yakasından yakaladı. Zavallı kâhya korkuyla tir tir titredi.
" Çocuğun ensesindeki şeye dokunmayın. Onu temizleyin. Eğer Haeyun, şu kel çamyarması, ona dokunmak isterse hemen beni çağırın! Odasına kimsenin girmesine izin vermeyin. " dedi Chansung sertçe.
Genç kâhya hızla başını salladı. Chansung onun yakasını bırakıp odadan çıktı.
Bu çocuğu koruyamayacağının farkındaydı. Tayland'a ayak bastıkları dakikadan itibaren çocuğun güvende olması imkansızdı. Ailesine düzenlenen suikastten sağ çıkmış olması belki de onun en büyük lanetiydi. Tayland'da onu kim bilir kimlere satacak, neler yapmaya zorlayacaklardı. Ölse, her şey daha iyi olurdu.
Chansung o geceyi hatırladı. Suikastin gerçekleştiği gece, bütün güvenlik görevlilerini ve hizmetlileri kendi elleriyle öldürmüştü. Choi'leri Haeyun ve adamları katletmişlerdi, gerçi bunun için pek de yetenekli olmalarına gerek yoktu. Yine de zavallıları rezalet bir şekilde paramparça etmişlerdi. Canavarca...
Eziyet ve işkence hiçbir zaman tarzı olmamıştı. Chansung; talimatları alır, işi temiz bir şekilde halleder, parayı alırdı. Kendisinde ne onur ne de şeref arıyordu. Çünkü bunlara sahip olmadığının farkındaydı. O bir kiralık katildi, sorgulamaz öldürürdü. Yine de Choi'leri deşen kendisi değildi ve bu zavallı çocuğu en azından cehenneme düşene dek koruyacaktı.
Otuz dakikaya, özel jet Tayland'a, Jaeyan'a, doğru kalkış yapacaktı. Kâhyalar onu boş odalardan birine götürdü, Chansung kendini hızla duşa attı. Bu işin parçası olmak canını sıkmıyor değildi.
Yarım saat sonra uçağa binmişlerdi. Youngjae hâlâ baygındı fakat temizlenmişti. Sahiden de bir erkeğe göre fazla güzeldi. Ne yazık ki bu onun için bir lanet olacaktı. Jaeyan'la Haeyun, güzel oğlanlara bayılırlardı.
◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑
°Seven Deadly Sin Üssü°
•Merkez•
(Youngjae'in kaçırılışından 30 dakika sonra)
" Lanet olsun! "
Jackson sandalyeyi odanın bir ucuna fırlattı. Herkes feci şekilde gergindi.
Lucas tablet üzerinden onlara seslendiğinde, çoktan başka bir ekiple uğraşmak zorunda kalmışlardı. Pislikler, sırf zaman kazanmak için adamlarını yem niyetine SDS'in önüne fırlatmışlardı. Biri dahi sağ kurtulamamıştı fakat Youngjae ve Lucas'a yine de yetişememişlerdi. Kan, ter ve çaresizlik içindelerdi.
YOU ARE READING
Seven Deadly Sin' • got7 *
FanfictionYedi kenet, tutuşur yedi adama ve en arsız arzularda yanar yalanlar... Yedi günah. En ölümcül ölümlüler. Yedi yalancı, yedi suikastçi, yedi âşık. Şeytana satılan, yedi ruh. ( Fazlasıyla +18 öge ve rahatsız edici içerik bulundurmaktadır.) #1- ji...
