• XL •

319 37 102
                                        

• Gula •

Mark mutfaktan bir şişe bira alıp çıktı. Jaebum ve Youngjae'in bağırışmalarını duymuştu ancak hiç de merak etmiyordu. Muhtemelen önemli bir şeydi.
Mark ise bitkindi ve fazlasıyla hantal hareket ediyordu. Aklı allak bullaktı. Taehyung'ı bu kadar çabuk götüreceklerini tahmin etmemişti. Talia'ya sorduğunda, yarın öğlen yola çıkacaklarını söylemişti. Çok erken. Ne için erken? Neyi bekliyorum ki? O benim için kim?
Nereye gittiklerini de sormuştu ancak üzerinden beş gün geçmeden konum bilgisi onunla paylaşılamazdı. Mark üstelemedi. Zaten ne fark ederdi ki? Sadece, şundan zor da olsa emin olmuştu: Taehyung'ın gitmesini istemiyordu. Onunla tartıştığından beri, içinde üzerini örttüğü bir şeyler açığa çıkmıştı. Sanki yarasının kabuğu soyulmuş ve üzerine tuz boca edilmişti. Bu kadar önemsediğini bilmiyordu. Ayrıldıkları gece kendine söylediği her şeyin yalan olduğunu bilmiyordu. Taehyung'a karşı şehvetten daha fazlasını hissettiğini bilmiyordu. Acıyı nasıl hafifleteceğini de bilmiyordu. Kendini merdivenleri tırmanırken buldu. Üst katta şimdi kimse yoktu. Yarı bilinçli bir halde yoluna devam etmişti. Bir anda Taehyung'ın hapsedildiği odanın önünde dikildiğini fark etti. Kapının kenarında bekleyen koruma ona başıyla selam verdi.

" Aşağı in Vito. Ve ben çağırana kadar da yukarı çıkma." diye bir emir savuruverdi. İçindeki dürtüye boyun eğerek onun söylediklerini yapıyordu.

Buraya neden geldim?
Vito'yu neden gönderiyorum?
Ayaklarım ne zamandan beri benden bağımsız çalışıyor?

Vito gergin bir ifadeyle "Ama Jaebum Bey ne olursa olsun burayı terk etmemem gerektiğini söyledi." diye yanıtladı.

Ne aptal bir cevap...

" Mark Bey de gitmeni söylüyor." dedi Mark sabrı tükenmişcesine.

Vito rahatsızca kıpırdandı ancak kapının önünden çekilmedi.

" Canını yakmamı mı istiyorsun?" dedi Mark dişlerinin arasından, bir kurt misali. Neden ona başka seçenek bırakmıyordu ki.

Vito, Mark'ın neredeyse iki katıydı ancak gurur ve biraz da korkuyla titredi.

" Beni tehdit edemezsiniz."

Mark birasından bir yudum alıp sakin ama ölümcül bir ses tonuyla konuştu.

" Tek hamleyle seni yere sererim ve acıyı ancak iki galon kanadıktan sonra fark edersin."

Vito daha fazla direnmemesi gerektiğini bilecek kadar akıllıydı.
Kapının önünden çekildi.

Mark arkasından seslendi."Jaebum'un bundan haberi olsun. Seni benim gönderdiğimi söyle, boşuna azar yeme. Çok kalmayacağım."

Vito kızarıp bozardı. Ardından başıyla onaylayıp merdivenleri indi.

Mark, Taehyung'ın bunları duyup duymadığını merak etti. Ardından tekrâr buraya neden geldiğini sorguladı.

Belki de gitmeliyim.

Vücudu yorgun bir şekilde yere çöktü ve sırtını Taehyung'ın kapısına dayadı.

Daha ne olabilir ki?..

" Taehyung." dedi yarı sönük yarı hırıltı bir sesle.

Bir kaç saniyelik bir beklemenin ardından Taehyung'ın sesini duydu. Melodik, soğuk, cesur...

" Neden geldin?"

Mark yutkundu. Bilmiyordu. Doğruyu söylemeye karar verdi.

" Bilmiyorum. "

Seven Deadly Sin' • got7 *Where stories live. Discover now