• XI •

367 43 27
                                        

• Plead For Death •

ⓙⓐⓔⓑⓤⓜ

Sabahın erken saatlerinde Lucas tekrar yanındaydı. Youngjae uyanmıştı, sakindi. Bu haber onu ne kadar rahatlatsa da Jaebum dün gece çok az uyuyabilmişti. Az uyuduğunda ise çok sinirli oluyordu. Gerçi çoğu zaman az uyurdu. Fakat bu sefer, uykusuzluğuna eşlik eden bir öfke yoktu. Yalnızca merak ve endişeyle dolu olduğunu fark etti. İlk iş, her şey yoluna koyulmalı ve Sung Kang'a detaylı bir rapor verilmeliydi.

Jaebum giyinirken, Lucas ona ne yapacağını soruyordu.

" Sorgu odasına götürmemi ister misiniz efendim? Ama bu onu korkutacaktır. "

Jaebum gömleğinin son düğmesini ilikledi.
" Hayır hayır. O tutsağımız değil. Misafirimiz. "

" Öyleyse ne yapayım? "

Jaebum ellerini bir kaç kez kuzgun saçlarından geçirdikten sonra, ensesini sıvazladı.

" Onu kahvaltıya indir."

Lucas hemen başıyla onayladı. O da Jaebum kadar olmasa da uykusuz kalmıştı ve yorgun görünüyordu.

" Emredersiniz. "

Lucas çıkmak için kapıya yönelmişti ki Jaebum, bir anda zihnine düşen görüntülerle irkildi. Şimdi neden bunu hatırlıyordu ki?Youngjae'in gözlerine düşen açık kahve perçemlerin ardındaki solgun, acı dolu ve güzel yüzü... Ağır ağır nefes alışı... Çığlıkları ve hıçkırıkları...

" Lucas! "

" Buyrun efendim. "

" Gözü için de bir şeyler ayarla. Fena şişmiş görünüyordu. " dedi.

" Elbette. " diye onayladı Lucas.

" Çıkabilirsin. "

◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑

Bir kaç saniyelik bir sessizliğin ardından, Youngjae kendine gelmiş gibi altın gözlerine baktı. Jaebum elinden geldiğince yumuşak fakat tebessümden yoksun bir ifadeyle tekrar dudaklarını araladı. Aralarındaki geniş masayı görmezden gelerek eliyle sandalyeyi işaret etti.

" Lütfen otur. "

Bunun bir emir gibi çıkmamış olmasını umuyordu. Lucas hemen kenara çekildi. Youngjae yavaş ama tereddütsüz adımlarla denileni yaptı. Jaebum tuttuğunu fark etmediği nefesini dışarı verdi. Onu, baygın olmadan, ilk kez sakin bir şekilde görüyordu. Bu durum biraz da olsa rahatlamasını sağlamıştı. Çünkü eğer onunla iletişime geçemezlerse geri kalan çoğu şeyi yapmak imkansız olacaktı. Neyse ki Youngjae uzlaşmaya hazır görünüyordu. Dün geceki gibi temiz ve duruydu. Fakat sanki bu sakinliği güzelliğini daha da ortaya çıkarmıştı. Saçları yüzüne düşmüyordu ve - sağ gözü dışında-  şişlikler biraz daha inmiş gibiydi. Jaebum ona bakmayı bırakıp, baştaki yerini almadan önce Lucas'a bir bakış atarak gidebileceğini beyan etti. Lucas başıyla onaylayıp hemen çekildi. Youngjae'in sakinliği onu, Lucas'ın gidebileceğine ikna etmişti ki Youngjae de Lucas'ı arayan herhangi bir harekette bulunmadı. Zaten bir cesetten fazla hayat belirtisi göstermiyordu. Yıkılmıştı.

Jaebum boğazını temizledi. Youngjae'in masada bir noktaya odaklanmış olan gözleri, bu sesle yeniden altın irislere sabitlendi. Jaebum'a garip bir dikkatle bakıyordu.

" Yemek istediğin herhangi bir şey var mı? " diye sordu.

Youngjae başını olumsuz anlamında salladı. Hiç konuşmayacak mıydı? Bu durum canını sıksa da Jaebum ses etmedi. Tekrar konuştu.

Seven Deadly Sin' • got7 *Where stories live. Discover now