• L •

306 34 144
                                        

• Satisfaction •

Adam sandalyeyle beraber sırt üstü devrilmişti. Başına geçirili olan çuvalda kıpkızıl bir iz vardı. Kan, yere oluk oluk boşalıyordu.
Jinyoung ayakkabıları kirlenmesin diye kaçınarak odanın öbür ucuna, Jackson'ın yanına vardı. Jackson onu belinden kavrayınca, Jinyoung ona vurarak geri çekildi. Jackson gülerken diğerlerinin dikkati Youngjae üzerindeydi.

Jaebum dümdüz ifadesiyle konuştu.

"Tebrik ederim, Youngjae. Artık gerçek bir katilsin."

Ardından büyük kapıdan çıktı. Mark ve Yugyeom onu takip ettiler. Daha sonra Jackson ve Jinyoung da odadan çıktı. Kan hâlâ akmaktaydı ve odanın yamuk zemininden dolayı Youngjae'in ayaklarına kadar ulaşmıştı. Youngjae, artık kanla lekelenmiş olan ayaklarına tiksintiyle baktı. Geri çekilmek istedi lakin donup kalmıştı. Uzuvları hareket etmiyordu. Kan göletinden aksi tarafa gitmek istiyor ama bir türlü beceremiyordu. Varlığını ancak sezebildiği Bambam ona uzandı.

"Hadi seni temizleyelim."

Bambam'in zarif parmakları, bileğine dolanınca buzu çözülen Youngjae nihayet ayaklarına söz geçirerek yürümeye başladı. Bambam deri ceketini Youngjae'in omuzlarına attı.

"Ben masum birini öldürdüm." dedi Youngjae. 

Artık her şey daha gerçek geliyordu. Ayaklarındaki kan, az önce aldığı canın somut kanıtıydı.

Bambam gülmeye başlayınca hayret ve öfkeyle ona döndü. Karanlık koridorda fazla ışık olmaksızın ilerliyorlardı. Bambam nereye gittiğini biliyor gibiydi.

"Youngjae." dedi ve bileğinden çekerek onu sola yönlendirdi.
"Kim masum değildir?"

Youngjae bu ani soru karşısında afalladı. Az önceki gülüşünden eser kalmayan Bambam kaskatı bir ifadeyle soruyu, onun yerine kendisi cevapladı. "Bize öldürme talimatı verilenler."

Youngjae idrak etmek için çabaladı ama zihni de ayakları kadar kirliydi. Koridor bitmiş ve aydınlık bir açıklığa varmışlardı. Genişçe demir dış kapılar görünüyordu. Bambam ilerledi. Çoktan o tanıdık rahat tavrına bürünmüştü.

"O adam."dedi arkasına dönmeden."SDS'e ihanet eden bir köstebekti. Choi suikastine katkısı bulunmuş bir haini öldürdün. Bunu bir tür mikro intikam sayabilirsin."

Youngjae elektrik çarpmış gibi hissetti. Omuzlarındaki tonlar ayak ucuna düşüverdi ve Youngjae onların üzerine basıp Bambam'i takip etti. Mikro intikam konseptinden hoşlanmıştı.

◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐

"Kendini çok daha zor duruma sokmuş olsan da kurtulmayı başardın. Çok çok daha kötüsünü bekliyordum."dedi Mark, ardından votkasından bir yudum aldı.

Youngjae bunun bir hakaret mi yoksa iltifat mı olduğunu anlayamadı. Elindeki bira şişesine rağmen hâlâ biraz gergin sayılırdı ve yanağının içini ısırıp duruyordu.

"Ne kadar dikkatli olursan o kadar çok vakit kaybedersin. Ve çok ses çıkardın."diyen Yugyeom, Youngjae'in moralini iyice yerle bir etti.

Youngjae sıkarak kırmaktan korktuğu bira şişesini dudaklarına götürdü. Maya tadı içini ısıttı. Artık daha temiz hissediyordu. Duş almış, üzerine temiz bir şeyler giymişti. Ayakkabı. Ayakkabı giyebildiği için çok memnundu.
Youngjae'i, bu gece içinde üçüncü kez çok şaşırtarak hepberaber bir bara gelmişlerdi. SDS ekibini, sanki az önce bir adamı öldürmemişler gibi sıkıcı işlerinden çıkıp birlikte içmeye giden bir arkadaş grubu olarak hiç düşünmemişti. Fakat bir aradayken, kimseyi katletmeseler bile oldukça doğal görünüyor ve hissettiriyorlardı. Youngjae, etrafım profesyonel katillerle çevriliyken rahat hissediyor olmak garibime gitmeli, diye düşündü ancak gitmiyordu. Normal geliyordu. Sıradan hissettiriyordu ve ısınmıştı. Bu yeni gerçekliğiydi. Bir saat önce bir adamı yere sermiş olan elleri artık soğuk değildi. Ölümün sağladığı bir aidiyet vardı ortamda. Herkesi birbirine bağlayan, bağımsız katliamların oluşturduğu görünmez köprüler...

Seven Deadly Sin' • got7 *Where stories live. Discover now