Bölüm 13

10.4K 475 56
                                    

Ertesi gün üzerimde büyük bir yorgunlukla uyandım. Her ne kadar sarhoş olmasam bile uyku sersemliğinden uyanır uyanmaz yerimi yadırgamış ve yanlış bir şey yapıp yapmadığımı düşünmüştüm.

Ama neyseki öyle bir şey olmamıştı.

Yataktan kalktım ve gözlerimi ovuşturarak dün gece fark ettiğim, odanın içindeki banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp bir miktar diş macununu parmağımla dişlerimde gezdirdim ve odaya geri girip şarjı bitmek üzere olan telefonumdan saate baktım, saat ona geliyordu.

Sadece dört saat kadar uyuduğumu düşünürsek muhtemelen Neymar uzun bir süre daha uyanmayacaktı.

Üzerimdekileri çıkarıp, dün giydiklerimi giydim ve aksesuarları çantama koydum.

Bir süre aşağı, salona inmek için tereddüt ettim. Yanlış anlamasını istemiyordum. Ama arkadaştık değil mi? Sadece koltuğuna oturup televizyon izlesem sorun olmazdı.

En sonunda inmeye karar verdim ve televizyon kumandasını alıp kendimi salondaki inanılmaz rahat görünen koltuğa attım.

Televizyonu açtım ve kanallarda biraz gezindim. Her şey İspanyolca'ydı ve o kadar hızlı konuşuyorlardı ki bildiğim şeyleri bile unutuyordum. Sonunda bir çizgi film kanalı bulduğumda durdum ve Sünger Bob'u izlemeye başladım.

Bir buçuk saate yakın sadece öylesine oturup çizgi film izledikten sonra merdivenlerden gelen tıkırtıyla başımı kaldırdım ve aşağı inen Neymar'a gülümsedim.

"Günaydın."

Kocaman esnedi ve gerinerek "Günaydın." diye mırıldandı. "Sen gece burada mı kaldın?"

"Evet," dedim sessizce. "Dün kalmamı sen istedin."

"Üzgünüm dün geceyle ilgili pek bir şey hatırlamıyorum."

Omuz silktim. Zaten hatırlanacak bir şey olmamıştı.

"Ben kahvaltıyı hazırlamaya gidiyorum, acıkmışsındır." dedi ve ayağa kalktı.

"Sana yardım edeyim." diye mırıldandım ve peşinden mutfağa girdim.

O buzdolabından kahvaltılıkları ve diğer dolaplardan tabakları çıkartmış, ben de yerleştirmiştim.

Sonunda kahvaltıya oturduğumuzda o yemeğiyle ilgilenirken sanırım ilk kez yüzüne bu kadar uzun süre bakmış olduğumu fark ettim. Her bir yüz hattını ezberlercesine bakıyordum ve bundan asla sıkılmazdım. O kadar kusursuzdu ki...

"Dün gece burada kalmanı ben mi istedim?" dedi kafasını yemeğinden ayırmadan, biraz da iğneleyici bir tonda.

Onaylayan bir ses çıkarttım ve kafamı kaldırıp ona baktım.

"Sanırım sadece yatmak istiyordum, belli ki istediğimi de almışım." dedi ve güldü.

O an vücudumun kaskatı kesildiğini hissettim. Gerçekten hakkımda böyle mi düşünüyordu? Sadece kullanıp atabileceği biri miydim?

"Biz yatmadık." dedim düz bir tonda.

Kırdığı potu anladığında yüzünü buruşturdu ama fazla takmayıp yemeğine geri döndü. Kahvaltımı bitirmeden iştahım kaçtığından bir süre tabakla oynadım ve Neymar da bitirdiğinde toplamaya yardım bile etmeden "Ben artık gideyim." deyip ayağa kalktım.

"Bırakmamı ister misin?"

"Hayır, yeterince şey yaptın zaten." dedim iğneleyici bir tonda.

Evinden çıkana kadar kendimi tutuyordum ama çıktıktan sonra sinirden gözlerim dolmuştu. Hangi aklı başında insan böyle bir şey derdi ki?

Bu şeyi sormanın da bir yolu vardı tabiki, o direk bodoslama konuya girmişti. Beni çok farklı tanımış olmalıydı. Belki kendini hayran olarak tanıtan başka kadınların amacı buydu ama biz Neymarzeteler onunla yatmaktansa, sevgisini kazanmaya ve onu daha çok tanımaya çalışırdık, eminim.

Issız caddede bir müddet yürüdüm ve bir taksi bulduğumda adeta yanına koştum. Taksiye binip adresi verdiğimde ellerim titremeye başlamıştı.

Krizimin geçmesi için camı açıp derin derin nefesler aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Belki de sadece akşamdan kalma olduğu için doğru düzgün düşünemiyor ve bir pislik gibi davranıyordu.

Ben, beni bir cinsel obje olarak görüyor olmasından ziyade onu yanlış tanımış olmaktan korkuyordum. İki yılımı altın kalpli sandığım Neymar'a vermiştim ama belki de o böyle değildi.

Araba otelimin önünde durduğunda parayı verip arabadan indim ve hızlıca odama çıktım.

Valizimden pijamalarımı çıkartıp perdeleri kapattıktan sonra telefonumu şarja taktım ve yatağa girip gözlerimi kapattım. Bir süre daha uyumak iyi gelecekti.

***

Tekrar uyandığımda saat üçü geçmişti. Tembelce yatağımdan kalktım ve banyoya girdim. Uzun bir duşun ardından rahat bir şeyler giyip saçlarımı kuruttum. Makyaj yapma gereği duymadım ve çantamı hazırladıktan sonra Isabella'yı aradım.

"Efendim?"

"Hey, merhaba Isabel." dedim sıcak bir tonda. Bu yaşadıklarımı birine anlatmam gerekiyordu ve Isabella uzun zamandır sahip olduğum tek arkadaştı. "Bugün müsait misin? Sana anlatmam gereken bir sürü şey var."

***

"Ve sonra çekip otele geldim." dedim iç çekerek. Son bir saattir dün gece ve bu sabah yaşananları anlatıyordum.

"Siktir, sana çok kötü davranmış."

"Biliyorum," dedim. "Hoş değildi."

"Takma kafana desem de takacağını biliyorum. Ama yine de, takma kafana."

Omuz silktim ve gözlerimi oturduğumuz kafede gezdirdim. "Belki de onu tamamen yanlış tanımışımdır." dedim ve kekimden bir dilimi ağzıma attım.

"Onu yeni yeni tanımaya başlıyorsun, Bixie. Evet iki yılını ona hayran olarak geçirdin ama onu tam olarak tanımıyordun ki? Bu pislik yanını nereden bilebilirdin?"

"Haklısın." diye mırıldandım.

Onu kendimden iyi tanıdığımı düşünürken, aslında daha yeni tanımaya başlıyordum.

Don't || Neymar Jr. Where stories live. Discover now