Bölüm 22

9.5K 433 22
                                    

10K'yız!

Sizleri çok seviyorum. Hepinizi çok çok çok seviyorum.

İyi okumalar!

Neymar'ın yatakta yanıma oturması ile homurdandım.

"Dizi izlemeyeceğiz." dedim dik bir şekilde ona bakarken.

Beni takmamış, yorganı kendine daha çok çekmişti.

"İzleyeceğimizi biliyorsun."

Başlat düğmesine bastım ve yastıklardan yaptığım kulemin Neymar tarafından işgal edilmesine karşın sinirle nefesimi verdim.

Yaslandığı iki yastıktan birini alıp yatak başlığına dayadım ve izlemeye devam ettim.

Neymar dehşetle ekrana bakıyordu.

"Ne biçim diziler izliyorsun sen?"

Heyecanlı bir bölüm olduğu için parmaklarımı dudaklarının üstüne koyup susmasını işaret ettim.

Heyecanla ekrana bakarken Neymar'ın parmaklarıma kısa bir öpücük bırakması ile elimi çektim.

Yine ellerim titriyordu.

"Şunu yapmayı kes!" diye bağırdım bir anda.

Merakla bana bakıyordu.

"Sürekli umut verip sonra hiç bir şey olmamış gibi devam etmeyi kes. Bana iyi davranmayı kes. Beni-"

Dudakları dudaklarımı kavradığında cümlem yarıda kalmıştı.

Hızla kafamı çektim.

"Oyuncağın olduğumu mu sanıyorsun?" dedim fısıltıyla. Diziden gelen arka plan müziği de gerçekten ortama uyum sağlamıştı.

Şu an kriz geçirmek ise en son istediğim şeydi.

Bilindik duygu vücudumu kapladığında nefesimi tuttum.

Ellerim titremeye, soğuk fırtına vücudumu ele geçirmeye başlamıştı.

Donmuştum. Bir fırtınanın ortasında kalmıştım.

Onun önünde kriz geçiriyor olmam ise daha çok sinirimi bozuyordu.

"E-ellerin..." dediğinde başımı biliyorum anlamında salladım.

İlk kez karşısında bu kadar savunmasız hissetmiştim kendimi.

Gözlerimdeki siyah perdenin geçip gitmesini bekledim.

Sinirimin yatışmasını bekledim.

Ama olmuyordu. Krizim son bulmuyordu.

"N-n-ney.." Nefes nefese kalmıştım.

"Bixie? İyi misin?" Sesindeki telaş beni mutlu etse de krizimin bu kadar uzun sürmesi beni de endişelendiriyordu.

"H-hiç bu kadar u-uzun sürmemişti." dedim bir çırpıda. Hava sonunda ciğerlerime dolmuştu ama hala göremiyordum.

"Korkuyorum.." diye fısıldadım ve başımı ellerimin arasına aldım.

Bana sarıldığında bir mucize olup bitmesini bekledim ama kalp atışlarım gittikçe hızlanıyordu.

Vücuduma saplanan keskin acıyla nefesimi tuttum.

Sonra ise, bayıldığımı umuyorum.

Çünkü sonsuz görünümlü karanlığın tek açıklaması bu olabilirdi değil mi?

Yine ve yine doğum günüydü.

Bıkmıştım artık. Kendi doğum günüm gelmek bilmezken onun doğum günü çok çabuk geliyordu sanki.

Ben aramızdaki yaşı kapattıkça o açıyordu.

Yine üzgündüm. Büyüyünce, evliliğe bir adım daha yaklaşıyordu.

Instagram'da paylaştığı fotoğraflara baktım. Ne kadar da mutluydu ama...

Tek istediğim, daha büyük ve Brezilyalı olarak doğmuş olmaktı.

Başka bir şey istemiyordum.

O zaman saçma sapan hayallerim anlamlı ve gerçek olurdu.

Neymar neden bana baksın ki, dedim kendi kendime.

Neden model sevgilisi Bruna'yı bırakıp benimle çıksın?

Nasıl elde edecektim ki onu?

Şu ana kadar kimse beni sevmemişti bile.

Salak, hasta, savunmasız bir kızdım ben.

Hayran, aşık, platonik...

Göz yaşlarım yanaklarımdan dökülürken hastanede olduğum için tekrar ve tekrar küfür ettim.

Hastane, ölmek isteyen birinin tıkılabileceği son yerdi.

Ne bir jilet, ne bir ip vardı.

Sinirle başımı yastığa gömdüm ve nefessiz kalıp ölmeyi diledim.

Kabus gördüğümü biliyordum.

Eskiye ait anıları görüyordum.

Hala uyanmamıştım. Sanırım sonsuz görünümlü karanlıkta, kabuslar peşimi bırakmayacaktı...

Don't || Neymar Jr. Where stories live. Discover now