Bölüm 55

7.7K 329 110
                                    

"Siz ikiniz tanışıyor musunuz?" Neymar merakla sorduğunda onu takmadım bile. Alexandra hala yüzünde bir sırıtmayla bana bakıyordu ve hala gerçek olabildiğine inanamıyordum. Nereden çıkmıştı o?

"Bu olamaz," diye mırıldandım sessizce. "İmkansız."

"Ben de seni gördüğüme sevindim Bixie." dedi ve göz kırptı. Hiç değişmediğini söylesem büyük bir yalan olurdu. Saçları eskisinden daha kısaydı, onu son gördüğümde bıkmış bir şekilde bakan yeşil gözleri daha canlı görünüyordu. Kaşlarını daha farklı bir şekilde almaya başlamış olmalıydı, çünkü yüz ifadesi değişmişti. Belki de eskiden hep somurtuyordu, bilemiyorum.

Giydiği siyah yarım tişört ve siyah dar pantolon, ona o kadar yakışmıştı ki. Beyaz tenine uygun, hafif bir makyaj yapmıştı ve bu, onu daha çok kıskanmamı sağlamıştı.

Ama hala gözlerine baktığımda o olduğunu anlayabiliyordum. Değişmeyen tek şeyi bakışlarıydı.

Ona doğru ufak bir adım attım ve ona sarıldım.

Kollarını belime yerleştirdiğinde kulağıma "Sana söylemiştim," diye fısıldadı. "Sana seni evine alacağını söylemiştim."

Kollarımı ondan çektim ve gülümsedim. Gözlerimi Neymar'a kaydırdığımda David ile kaşları çatık bir şekilde bize bakıyordu.

"Nereden tanışıyorsunuz?" dedi Neymar.

"İkisi de İngiliz, kesin okul arkadaşı falanlar." David güldüğünde gülümsedim.

"Havaalanındaydık, ben Barselona'ya o da Paris'e gidiyordu. Bir şey olmuştu ve krizim tutmuştu, bana yardım eden oydu."

"O zamanlar o hastalık bende de vardı. Gerçi, şimdi geçti.." dedi ve omuz silkti.

Onu onaylayan bir ses çıkarttım ve salona ilerleyen David ile Neymar'ı takip ettim.

O ikisi konuşurken bizi unutmuştu. Başka biri olsa kesin Neymar'a ölümcül bakışlar atardım ama Alexandra varken ben de Neymar'ı unutmuştum, ona her şeyi anlatmak istiyordum.

"Hangimiz başlayalım?" dedi Alexandra, sanki aklımı okumuş gibi. Tekrar anadilimi konuşuyor olmak bile beni mutlu etmişti.

"Sen," dedim. Uzun zamandır İngilizce konuşmadığım için aksanım yüzümü buruşturmama neden oldu. "Birden bire Amerikan oldum." dedim ve güldüm.

Bu sırada Neymar ve David en üst kattaki oyun odasına çıkacaklarına dair bir şeyler gevelemişlerdi. İkisi gözden kaybolunca Alexandra iç çekti ve başladı.

"Paris'teki ilk günüm ilginçti. İlk yaptığım şey Eyfel Kulesi'ne gidip hayranlıkla onu izlemek olmuştu. İlk bir, belki iki hafta parklarda yattım. Evsizlerle arkadaşlık kurdum. Pis, ucuz pansiyonlarda kaldım bazen. Kendime iş bulmak için baya uğraşmam gerekti," Duraksadı ve yüzünü ekşi bir şey yemiş gibi ekşitti. Aniden hapşırdığında kahkaha attım.

"Çok yaşa." dedim ve elimle devam etmesini söyledim.

"Sen de gör. Hava değişikliğine alışabilmiş değilim." dedi ve burnunu kırıştırdı. "Her neyse, dediğim gibi. İş bulamıyordum çünkü her yer deneyim istiyordu. İngiltere'deyken sadece annemin butiğinde çalışmıştım. Herkes moda ve tasarım konusunda yetenekli olduğumu söylerdi, butikte birkaç şeyi ben tasarlayıp dikmiştim. Zaten Paris'e gitme nedenim orada keşfedileceğimi düşünmemdi. Pek öyle olmadı." Omzunu silkti.

"Ee?" dedim merakla. "İş bulabildin mi?"

"Önüme gelen her mağazaya soruyordum. PSG'nin en büyük mağazasında iş buldum. Mağazada çalışmaya başladım. Sonra gezerken düşük kiralı bir ev buldum, iki oda bir salondu ve çalıştığım yere çok yakındı. Zaten yanımda biraz para getirmiştim ama daha fazlaya ihtiyacım vardı, eşyalar falan için. Mesailere kalmaya başladım. Bir gece maç vardı ve mesaiye kalmıştım. Bir çocuk gelip forma aldı, o sırada da bana ilk maçı olduğunu ve heyecandan formasını yanına almayı unuttuğunu söyledi. Çocuk alıp çıktıktan sonra kabinlere girdim ve telefonunu gördüm. Telefonunu ona geri götürmek için mağazayı benimle birlikte çalışan görevliye bırakıp çocuğa koşmaya başladım." Tekrar hapşırdı ve yüzünü buruşturdu. "Of, neyse. Stada direk giremeyeceğim için çöplerin atıldığı yerden girmeye çalıştım. Onca insanın arasından çocuğu nasıl bulacağım konusunda bir fikrim yoktu. Sonra kayboldum ve bum! Kendimi soyunma odalarının önünde buldum. Sanırım maç arası olmuştu, hiçbir görevli yoktu ve takımdan birkaç kişi soyunma odalarına yürüyordu. Korkudan ne yapacağımı bilemeyip öylece durmaya başladım."

Don't || Neymar Jr. Where stories live. Discover now