Bölüm 29

9.7K 411 102
                                    

İyi okumalar!

Pankek olduğunu düşündüğüm mükemmel bir kokuyla gözlerimi araladım.

Yan tarafım yine boştu. Neymar erken kalkıp kahvaltı hazırlıyor ve romantik sözler söylüyordu son iki gündür.

Yani, şeyden beri.

O geceden beri.

Açıkçası o konu hakkında hiç konuşmamıştık. Eskisi gibiydik, sadece artık kavga etmiyorduk. Hala yarın gittiğim gerçeğini de ona söyleyememiştim.

Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçalayıp aşağıya indim.

"Onlar pankek mi?" diye bağırdım ve ellerimi Neymar'ın kolunda birleştirdim.

"Sana da günaydın." dedi gülerek.

Masaya oturdum ve Neymar'ın pankekleri tabağıma koyuşunu izledim.

Çikolata sosunu döktüm ve pankeki kesip ağzıma attım.

Neymar gülerek kendi pankekini yemeye başladığında iç çektim.

"Hiç iyi bir aşçı değilsin." dedim yüzümü ekşitip.

"Başka şeylerde iyiyimdir." demesi üzerine gözlerimi kaçırdım.

"Bir de utanmıyorum diyorsun." dedi gülerek.

"Ha ha." dedim ve gözlerimi devirdim.

"Bir şey soracağım," Gözlerimi yüzüne sabitledim. "O gün neden küçük bir güven sorunu yaşadın?"

"Çünkü güven ruh gibidir, terkettiği bedene asla geri dönmez," Cevap vermediğinde devam ettim, "Çizgi, William Shakespeare."

"Vay canına, bizim kaslı, havalı sözler de biliyormuş." dedi ve güldü.

"Ne sandın." dedim bilmişçe.

"Yemeğini bitirdiysen," diye başladığı sırada pankekimin son parçasını çiğniyordum. "Yukarı çıkıp biraz baş başa vakit geçirebiliriz." dedi sırıtarak.

"Zaten son bir aydır beraberiz, Neymar." dedim ve gözlerimi devirdim.

"Uçmayı öğrendikten sonra, yürümek sıkıcı geliyor."

"Az önce Shakira'dan alıntı mı yaptın sen?" dedim gülerek.

"Bu da beni güzel yapan şey." dedi kahkahayla.

"Ve şimdi de One Direction." dedim ve ellerimle yüzümü kapatıp gülmeye devam ettim.

"Bir ay demişken," dedim sakinleşince. Sanırım şuan söylemek en iyisiydi. "Yarın, bir ay doluyor."

"Oh, ilk ayımız kutlu olsun partisi mi vermemiz gerekiyor." dedi gülerek.

"Hayır, ondan bahsetmiyorum."

"Ne demeye çalışıyorsun?" dedi ciddiyetle.

"Biliyorsun tatilim sonsuza kadar sürmeyecek..."

"Yarın gidiyorsun değil mi?" diye mırıldandı. Başımı olumlu anlamda salladım.

"Ne zaman söylemeyi planlıyordun?" diye bağırdığında yerimde sıçradım.

"Söyledim ya!"

"Son bir günün kala." Gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Bu kalbimi daha çok kırıyordu.

"Beni mahveden şey; bana yalan söylemiş olman değil. Sana bir daha inanamayacak olmam." diye mırıldandı.

"Victor Hugo." diye fısıldadım.

"Victor Hugo." diye fısıldadı, benim gibi sessizce.

"Sana yalan söylemedim.."

"Ölmek istememe neden oluyorsun, Bixie." dedi ve ayağa kalktı.

"Gitme," diye fısıldadım. "Seni uzaktan yeterince sevdim.." Gitmesini istemiyordum. Çıkıp gidecekti, ayrı kalacaktık, istemiyordum. Son günümüz ayrı geçsin istemiyordum.

"Ben gitmesem bile sen gideceksin."

Mutfaktan çıktı. Kısa süre sonra, ev kapısının kapanma sesini duydum.

Derince iç çektim ve odama çıkıp valizimi hazırlamaya başladım.

Yatağımı gördüğümde gözlerim dolmaya başlamıştı.

Gerçekten gidiyordum.

Bir söz vardı, 'Ve sonsuza kadar mutsuz yaşadılar. Birbirlerinden ayrı, farklı ülkelerde, farklı insanlarla...' diye.

Sonumuzun böyle olmasını istemiyordum.

Ondan ayrı olmak istemiyordum.

Onu kaybetmek istemiyordum...

Yov men!

Aslında final değil 30. bölümde sezon finalimsi bir şey olacak ve birkaç ay size Don't yok :(

Ya gitmekten hiç memnun değilim ama artık beynim durdu ve fikir toplayacağım. Ayrıca diğer hikayelerin üzerinde daha çok duracağım ve onları ilerleteceğim.

Ama yeniden geldiğimde her şey çok mükemmel olacak. Bir nevi 'sıfırdan başlayacağız'.

Bu kadar spoiler yeter, sizi seviyorum :)

Don't || Neymar Jr. Where stories live. Discover now