40-Plans

941 48 10
                                    

Yorum yapar mısınız? Azıcık...

İyi okumalar
~

"Alo Jimin?"

"Ne oldu Hoseok?"

"Ya ben Taehyung'ın doğum günü için özel bir şey yapmak istiyorum. Sence ne yapmalıyım?"

"Kutlama yapacağız ya hyung."

"Hayır ben ayrı bir şey daha yapacaktım ama Taehyung şu an bana trip atıyor. Ona fikrini sordum ondan herhalde."

Jeongguk yanında yatan sevgilisinin boynunu öpmeye başladı. "Dur Kook...ne önerdin çocuğa?"

"Doğum gününde lahmacuncuya gidelim mi dedim. Küstü şimdi. Müsait değilsen sonra konuşalım."

Jeongguk,Jimin'in boynunu yalamaya başladı. "Hayır hayır...Ahh-kook iki dakika durur musun? Bak hyung ona sprite al şimdilik düzelir. Doğum günü için de ben bir şeyler ayarlarım tamam mı? Sen sadece gönlünü al. Bir şey olursa beni ara."

"Tamam. İyi sevişmeler."

"HYUNG!"

Jimin sevgilisine döndü. "Duramadın iki dakika telefonla konuşayım. Ah kook boynumu yedin resmen. Acıyor."

Jeongguk, Jimin canının yandığını söyleyene kadar konuşma taraftarı değildi. "Çok mu acıttım? Özür dilerim. Yine canını yakıyorum." Kafasını boynuna gömüp yavaşça öpmeye başladı. Jimin onun bu aralar neden bu kadar hassas olduğunu bilmiyordu. "Saçmalama lütfen sevgilim." Jimin saçlarını öptü güzelinin. Ne kadar o şekilde sonsuza kadar kalmak istese de Taehyung'ın doğum günü için işleri vardı.

"Hadi sevgilim, çıkmamız lazım." Yavaşça kalktı. Ardından sevgilisinin kaslı kolundan tutup onu çekiştirmeye başladı.

~

"Jimin, üşüyor musun?" Jimin sevgilisine döndü. İçinin ısınması için bu yetmişti. "Hayır, sadece hala bir şey bulamadık ve stres olmaya başladım." Jimin ona çok güzel bakıyordu. Şu an yataklarında olmayı çok isterdi Jeongguk.

"Acaba kafe yerine sinema salonu mu kapattırsak? Daha eğlenceli olur belki?" Bu fikir Jimin'e dehşet mantıklı gelmişti. Çünkü kendisinin ve Hoseok'un ne alacağını bulmuş, geriye bir tek mekan kalmıştı. Uzanıp sevgilisinin burnuna bir öpücük kondurdu. Öpücüğü dudaklarına bekleyen Jeongguk şaşırıp büzülmüş dudaklarıyla öylece kaldı. Jimin onun erkeksi vücuduna tezat olan ama mükemmel bir uyum sağlayan bu görüntüsüne karşı koyamayıp bu sefer dudaklarını buluşturdu.

~

"Hoseok açmıyor."

"Belki de barışmak için kolay yolu seçmiştir." Jeongguk omuz silkip önündeki kahveye uzandı. Jimin de zorlamayıp tatlısından bir çatal aldı.

"Yarın gider ve hediyemizi alırız. Hoseok'a da ulaşamazsak evlerine baskın yaparız." Jeongguk'un böyle şeyleri onun yerine planlaması Jimin'in çok hoşuna gidiyordu. Gülümsedi ve sevgilisine doya doya bakarken telefonu çaldı.

"Jimin, senin bir tane tişörtün vardı ya hani..."

"Anne? Hangi tişörtüm? Neredesin sen?"

"Oğlum evdeyim işte. Babanla geldik ve ona giymesi için senin tişörtlerinden vereyim dedim. Hani şu attack on Titan baskılı olan."

"Eeee..."

"Hah işte o tişört...eee yırtıldı."

"NE?!" Jimin ayağa fırladı. Aynı anda da Jeongguk. Jeongguk etrafına bakındı. Galiba Jimin kafede olduklarını unutmuştu. Sevgilisinin çığrından çıkacağını anlayıp masadaki ıvır zıvırları aldı ve masaya bir miktar para bırakarak hala bağırıp çağırmakta olan sevgilisini dışarı çıkardı. Hemen arabaya soktu ve kapısını kapattı. Kendisi de oturduktan sonra artık onun söylenmelerini dinleyip ardından onu sakinleştirme zamanıydı. Jeongguk bundan bile zevk alıyordu.

"Anne ne demek koskoca adama benim tişörtümü vermek ya? Ben kaç beden giyiyorum haberin var mı? Ayrıca kendi kıyafeti yok muydu üstünde neden benim kıyafetim ya neden..."

Annesi onu geçiştirip telefonu kapattı. Jimin arabada olduğunu o an fark ederken onu izleyen Jeongguk'a baktı.

"Aşkım inanabiliyor musun ya en sevdiğim tişörtüm yırtılmış. Hem de baban yırtmış."

Jeongguk kullandığı sıfatla istemsizce sırıtmaya başlamıştı. Ama karşısında patlamaya hazır tehlikede bir Park Jimin varken bu hataya düşmeşi talihsizlikti. Sevgilisi ona dönerken kendini toparladı ve hazırladı.

"Ne gülüyorsun ya? Küçük beden olmam çok mu komik? Beni minik sevgilim diye seven sen değil miydin yoksa? Ayrıca ben o Levi baskılı tişörtü Amerika'dan getirtmiştim." Hafifçe Jeongguk'un koluna vurdu.

Jeongguk kolunu tutarak bağırdı. "Ahh kolum! Kırıldı galiba. Ölümüm kaçınılmaz olabilir." Jimin anında ona doğru hamle edince gülmeye başladı ve Jimin'i dudaklarıyla yakaladı. Şimdi sakinleştirmeyi başarmıştı işte.

~
Selam Canlar.

Bu bölüm tatlış ve softtu.

Anne ve babaları görüşmeye devam ediyorlar ve sevgili gibi kalmalarına karar verdim.

Yarın yeni single'ımızın ilk spoilerı geliyor çoooook heyecanlıyım Twitter'dan çıkamıyorum.

Oylarsanız çok sevinirim.

-liovin

BE TO(GETHER) ~Jikook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin