39-For Our Kids

984 49 3
                                    

Geciktiği için özür dilerim.

~

"Jimin neredesin? Neyse önemli değil. Mahkeme kararı çıkmış ama sizin gelmenize gerek yok. Biz gideceğiz siz birbirinizi bırakmayın."

Jimin çapaklı gözlerini ovuşturarak konuştu. "Anne Jeongguk'la olduğumu nereden biliyorsun?"

"Biliyorum işte Jimin. Sen sadece sözümü dinle. Biz yola çıkıyoruz."

"Tamam anne, dikkat et."

"Seni seviyorum oğlum. Senin için her şeyi yaparım."

"Ben de seni anne."

Jimin telefonu kapatıp sevgilisine baktı. Jeongguk ona sokulup yüzünü boynuna gömdü. Dün için hala kendine çok sinirliydi. Jimin'den defalarca özür dilemiş, daha sonra yorgunluktan Jimin'in göğsüne yatıp özürlerini fısıldamaya devam ederek uykuya dalmıştı.

"Ne oldu sevgilim?"

"Mahkeme, bugünmüş. Ama bizim gitmemize gerek yokmuş. İkisi gidecekler."

Jeongguk başını sallayıp Jimin'in beline sarılarak esnedi. Jimin'in uykusu kaçmıştı ancak sevgilisini rahatsız etmek istemiyordu.

"Sevgilim, eğer kalkmak istiyorsan bunu bana söyleyebilirsin." Jeongguk Jimin'in üstünden kalktı.

Jimin sabah kalktığı gibi dişini fırçalardı bu yüzden hemen tuvalete yöneldi. tuvalete girip dişlerini fırçalamaya başladı. Jeongguk'sa onu beklerken lavabonun yanındaki mermere oturdu ve sevgilisini izlemeye başladı.

Jimin de dişlerini fırçalarken elini onun bacağına koydu ve hafifçe sıktı. Daha sonra elini ne kadar yukarı çıkarmak istese de sevgilisini zor duruma sokmak istemediği için aynı yerde oyalandı.

Normalde aşağı indiklerinde hemen kendini mutfağa atan Jimin bu sefer salondaki koltuğa çöktü.

"Sevgilim, iyi misin? Benim yüzümdense özür dilerim. Hepsi benim yüzümden."

"Hayır sevgilim. Ben sadece... mahkemenin sonucu için biraz...eee endişeliyim o kadar."

Jeongguk yanına gelip sevgilisine kollarını sardı. Onu sakinleştirdiğini biliyordu. Bir süre sonra onu elinden tutup mutfağa doğru çekmeye başladı.

"Eğer bana hemen yemek yapmazsan bir yerlerini ısırabilirim."

~

"Biz ayrılıyoruz ama çocuklarımız mutlu olacak. Tekrar görüşecek miyiz?" Jeongguk'un babası annesinin elini tutmuştu.

"Görüşeceğimize eminim. Kendine iyi bak olur mu?" Bayan Park duygulanmıştı.

"Sen de... Her şey çocuklarımız için."

İkisi de birbirine gülümsedi. "Her şey onlar için."

~

"Jimin, kapıya bakar mısın?"

"Kook, şu an işim var görmüyor musun ya?"

"Aaa ben de televizyonun önünde PlayStation bağlamaya çalışan bu kedi de kim diyordum. Senmişsin meğer."

"JEON JEONGGUK!"

Jeongguk gülümseyip kapıya gitti. Kapıda üvey annesi ve babasını görünce şaşırdı. Aslında beklemesi gerekirdi. Ama minik sevgilisi dikkatini oldukça dağıtıyordu.

"Kook, Jimin nerede?" Jeongguk yana kayıp onları içeri buyur etti. "Oyun oynayacaktık da, içeride onu halletmeye çalışıyor."

Annesi aceleyle içeri girdi. Babası ise onu tam gidecekken durdurup kendine çekti. Jeongguk babasına sarılırken onu ne kadar özlediğini fark etti. Babası ikisini ayırırken ıslak gözlerle konuştu. "Her şey senin için oğlum. Şimdi git, mutlu ol. Ama senden tek bir isteğim var. Onu da Jimin'in babasının annesine yaptığı gibi üzme. Ona iyi bak, çok sev onu olur mu?" Jeongguk babasına mutlulukla sarılırken hepsine kafa salladı. "Çok seviyorum onu baba."

"Oğlum!"

"Anne! Nasıl geçti. Yani sonuç ne?"

"Sonuç sizsiniz Jimin. Sevgilin ve sen."

~

Eh, sonunda birilerine kıymak zorundaydım.

Anne ve babayı küs ayırmak istemedim.

Olaylar henüz bitmedi

50 bölüm yapıp bitireceğim.

-liovin

BE TO(GETHER) ~Jikook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin