"Şey dağınıklık için kusura bakma. Doris işte her zaman ki gibi dağınık ," dedi ve oldukça utanmış bir şekilde bana baktı.

" Doris olduğuna pek emin değilim ama neyse" dedim ve yüzüne baktım. Tanrım yanakları mı kızarmıştı onun ?!

Dayanamayıp güldüm. Utangaç halini ilk defa görüyordum ve inanılmaz komikti. O koca cüssenin altında gizli bir çocuk yatıyordu sanki.

"Peki itiraf ediyorum benim tarafım.Ama her zaman böyle değil. Sadece şu sıralar kafam çok doluydu .Ve zaman bulamadım ," dedi.

" Önemli değil merak etme ,"dedim. Ortamdaki havayı dağıtan şey birinin kapıyı aniden açıp içeri dalmasıydı.

Bana inanamaz gözlerle bakan çocuk "Aman Tanrım sen gerçek misin? Ama sen kapıdan geçip gittin. Oradan neden dönesin ki ? Oradan geçenler bir daha dönmezler !" dedi ve yavaş yavaş yaklaşıp kolumu dürttü.

İnanamamış olacak ki bu kez de diğer koluma dokundu. " Doris rahat bırak kızı. Gerçek işte görmüyor musun ?" dedi ve Doris 'e baktı.

Bunun üzerine birkaç kere öksürüp "Evet Doris , görmüyor musun gerçeğim işte , " deyip tek kaşımı kaldırarak Helios 'a baktım .Sanki dün dakikalarca inanamamış olan kendisi değildi. Bana tehditkar bir bakış attı .Ben de omuz silkerek karşılık verdim.

"Doris bize iki kişilik yiyecek bir şeyler getirir misin ?" bana bir bakış atıp "Üç kişilik olsun, " dedi .

"Ayrıca Liam 'ı da bul buraya gelin. Carmen 'e anlatacağımız şeyler ve onun da bize anlatacakları var ," dedi.

Doris son kez bana bir bakış atıp hızlıca çıktı. Açılan kapıdan dışardakilerin buraya bakmaya çalıştığını görebiliyordum. Özellikle vurulduğum gün Helios geldiğinde ona yapışan kızın kıpkırmızı bir suratla kapının önünde tur atması dikkatimi çekmişti.

Kapı kapanınca o tarafa bakmayı bırakıp tekrar Helios 'a döndüm. Keşke dönmeseymişim." Helios ne yaptığını sanıyorsun ?" deyip gözlerimi kapattım.

" Tişörtümü değiştiriyorum. Ne var bunda ?" dedi. 

" Banyonuz falan yok mu orada giyinsen olmuyor muydu ?" diye sordum.

"Yani biz burada birbirimize alıştığımız için böyle şeyler artık garip gelmiyor. Senin utanıyor olabileceğini unuttum üzgünüm."

" Ne utanacağım ben ya? Utanmıyorum."

Yaklaştığını hissedebiliyordum. Gözümdeki ellerimi çekip " O zaman artık bakabilirsin ," dedi .

Daha önce nasıl farketmediğimi bilmiyorum ama gamzesi vardı. Ve Tanrı 'ya şükür ki giyinmişti bu sefer .

Konuyu değiştirmek için "Neden üç kişilik dedin? " diye sordum.

"Ne kadar kilo verdiğinin farkında mısın? İlk geldiğin günle şu an arasında oldukça fark var. Tenin oldukça hastalıklı gözüküyor.Her an bayılacakmış gibisin. Ayrıca en son ne zaman gerçek anlamıyla yemek yedin ? Ha ormanda bir restorant bulduysan o ayrı yerini söyle de biz de gidelim ," dedi. Son cümlesinde bayağı bir alaya almıştı beni.

"Belki oradayken yemek yedim nerden biliyorsun ?" diye sordum.

" Oradayken yemek yedin mi Carmen ?"

"Tamam yemedim.Sadece damardan besin verdiklerini biliyorum. Tam  hatırlamıyorum ama sanki kurşunun mideme zarar vermiş olabileceğini falan duydum."

Bazen bilincim açılıp kapanıyordu. O anlarda etrafımdaki şeyleri duyabiliyordum.

" Midene mi zarar vermiş ? Peki şimdi yiyebilecek misin?" diye sordu.

KARMADonde viven las historias. Descúbrelo ahora