20.BÖLÜM: ❝Sıcak Kalpler❞

Zacznij od początku
                                    

"Pasta deyince aklıma geldi, babam emekli biliyorsun. Aklında bir pastane açma fikri var. Kafa dağıtacağını düşündü. Benimde hoşuma gitti bu fikir. Artık bizim pastanemizde yersin hım?"

"Tabi gelirim, çok güzel bir fikir gerçekten."

"O zaman bekliyoruz Eylül, en kısa zamanda."

"Düzenlemeye ve taşınmaya da yardım ederim. Ara beni olur mu? Benimde yardımım bulunsun pastanede."

"Yormayalım seni. Hem daha bir mekan bulabilmiş de değiliz."

"Bir dakika, bir arkadaşımın vardı mekanı. Hatırladığım kadarıyla satılık dükkandı. Bahçeli ve tek katlı ufak bir yerdi ama gerçekten çok güzeldi. Bahçeye masaları kurarsınız,içerisi de çok güzel. Evinize de yakın. Gayet de işlek bir yerde." Çınar sevinmiş görünürken heyecanla konuşmaya başladı.

"Zahmet olmazsa numarasını verir misin? Çünkü bahçeli bir yer olması daha güzel olur. Hem sen güzel diyorsan kesin güzeldir."

"Tabi, tabi. Hemen telefonuma bakayım. Umarım satmamıştır." Telefonumu çantamdan çıkarıp, hızla Yelda'nın numarasına girdim. Telefon birkaç çalmadan sonra açıldı.

Oh, çok şükür!

"Alo, merhaba Yelda. Nasılsın?"

"İyiyim sen nasılsın? Hilal teyzeler nasıl?"

"Çok şükür iyiyim,annemler de iyi. Ben sana bir şey soracaktım da. Senin hani şu bahçeli mekan vardı ya, eski pastane. O pastane hala satılık mı?."

"Yok canım nerde? Bir müşteri mi buldun yoksa?"

"Evet,bir arkadaşım. Sen bana pastanenin resimlerini bir atta arkadaşıma göstereyim."

Çınar,'satmış mı' bakışları atarken başımı hayır anlamında salladım.

"Çok güzel, ben hemen atıyorum. Size özel de ilanları kaldırıyorum. Arkadaşına da sevdir ha mekanı. Yoksa bozuşuruz." Yelda gülerken başımı salladım.

"Olur canım,hadi at sen ben bekliyorum. Görüşmek üzere"

Telefonu kapatttım, mutlulukla "Oldu bu iş, satmamış." dedim ve Yelda'nın attığı fotoğraflara baktım.

"Bak Çınar, şöyle bir bahçe. İçerisi de böyle."

Çınar telefona dikkatle baktı. "Ben de babama göstereyim. Ama güzele benziyor, sanırım alırız."

"Hadi inşallah."

Çınar gönderileri babasına da attığında beraber yaş pastalarımızı da yedik ve kafeden çıktık. Az da olsa gülmesi, içimi ısıtmıştı.

"Mezarlığa da gidelim istersen."

"Olur, çok iyi olur. Çok teşekkür ederim Eylül. Dün gidememiştim zaten"

"Ne demek, bende ziyaret etmeliyim mezarı."

Otobüs durağına beraber gittik ve otobüse bindik. Mezarlığın yakınlarında otobüsten inip mezarlığa kadar yürüdük. Bende saçlarımı topladım ve çantamdan eşarbı çıkarıp, güzelce kafama yerleştirdim.

Çınar annesinin mezar taşına otururken bende yanına gittim. Bir süre dualar ettik ve Çınar annesiyle konuştu. Daha sonraysa Yağmur'un mezarına geçiş yaptık. Ona da dualar ettik. Ufak mezar taşı, içimi acıtırken Çınar da topraklarına su verdi mezarların. Aldığımız çiçek buketlerini de mezarlara yerleştirdik.

"Sizi çok erken kaybettim ama iziniz kalbimde olduğu için her saniye benimlesiniz. Hayatıma gelen en güzel şeylersiniz. Görüşürüz yarın güzellerim benim." Çınar elini öptü ve el salladı ailesine. Gülümsedim, aynı zamanda gözlerim doldu ve birkaç damla yaş aktı.

Engelsiz Engeller Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz