20.BÖLÜM: ❝Sıcak Kalpler❞

1.6K 221 338
                                    

*Yukarıdaki şarkıyı açalım ve bölümümüzü öyle okuyalım.

Keyifli ve güzel okumalar dilerim.*

20.BÖLÜM: Sıcak Kalpler❞

"Ben kurşungeçirmezim, kaybedecek hiçbir şeyim yok..."

|Bölüm Şarkısı: Sia-Titanium|

|Bölüm Şarkısı: Sia-Titanium|

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İçim çok acıyor Eylül, ben.. ben hiçbir zaman böyle bir duygu yaşamadım."

Çınar'la bir kafeye gelmiş, sessiz sakin olan bir köşeye geçmiştik. Ocak ayının soğukluğu vurmuştu havaya,bizde sıcak çikolatayla beraber konuşuyorduk. Beraber önce mezara sonra sinemaya gidecektik. Yani umarım onun için iyi olurdu bunlar.

"Senin için çok ağır biliyorum. Ama bazen de hayata alışmak gerekiyor. Çünkü hiçbir zaman ne olacağını bilemeyiz."

"Altı gün oldu, hala evde seslerini duyuyorum." Başına ellerini koydu ve kafasını eğdi. Bu haliyle hafifçe ona doğru eğildim ve elimi koluna dokundurdum. "İstersen rahatlamak için bir psikoloğa gidebilirsin. Bende düşünüyorum. İstersen beraber gideriz."

Başını kaldırıp bana baktı. "Yok, yani gerek yok."

"Emin misin, rahatlatır. Hem Rana çok memnun, birçok şey için iyi geldiğini söyledi. Yaşadıklarını da bir nebze de olsun unutturduğunu ve kendini rahatlattığını söyledi." dediğimde omzunu silkti.

"Bilmiyorum, ben.. zaten seninle konuşunca rahatlıyorum ki." Gülümsedim ve başımı öne eğdim. Sıcak çikolatamdan bir yudum aldım ve içimi ısıtmasıyla boynumdaki atkıyı kenara koydum. "Utan diye söylemedim ki, gerçekten beni rahatlatan tek kişisin. Yani, şey.. sen varken içim ısınıyor." Çınar mimikleriyle bu duyguyu anlatmaya çalışırken biraz daha güldüm. Ama bu sefer sesli.

"Neden gülüyorsun? Komik bir şey mi yaptım bilmeden?"

Başımı hayır anlamında salladım. "Yok yok, sadece konuşman yani.. konuşman çok"

Keşke konuşabilsen Eylül!

"Tamam tamam." Çınar hafifçe güldü. "Ben anladım."

"Konuşamadım ki zaten. Anlaman çok iyi oldu." dediğimde Çınar arkasına yaslandı ve saçlarını karıştırdı.

"Bir üzülüyorum bir gülüyorum, üzülürken beni güldürüyorsun Eylül. Bu.. çok garip" Bir şey diyemediğimde bir süre ikimizde konuşmadık. Konuşamadık.

Daha sonraysa Çınar ilerideki pastaları gösterip,"Ben yemeyeceğim ama bir tatlı ister misin? Ben ısmarlayacağım." diye mırıldandı.

"Alalım alalım ama sende yiyeceksin." Çocuk gibi inatlaşmaya başladığımda Çınar başını olmaz anlamında salladı. "Yok canım istemiyor."

"İtiraz yok,yoksa ben öderim ha." Çınar güldü ve başını salladı. "Napalım mecbur. Sen yiyeceksen eğer bizde yeriz." Garsonu çağırdık ve iki tane yaş pasta siparişi verdik. Ben kazanmış bir edayla gülerken Çınar da benim bu halime hem garip garip bakıyor hem de gülüyordu.

Engelsiz Engeller Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin