❄️31.Bölüm❄️

9.6K 708 511
                                    

❄️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❄️

Şimdi benim için geçmişle yüzleşme zamanıydı. Korkusuzca ve acımasızca.. Dayın'ın mekanına gitmeliydim. Ölmeden önce bir sandık hazırlamıştı. İçinde spor salonunun anahtarı ve benim üstüme hazırladığı tapu vardı. O sandığı bankadan bir kasa kiralayarak içine koymuştum. Eğer evdekiler den biri o sandığı bulursa başımın ağrıyacağını biliyordum. Yıllar sonra ilk defa oraya gidecek olmak beni gerse de artık vakit gelmişti.

Önüme ilk gelen taksi ile bankaya doğru yola çıkmıştım. O mekanı dayı her ne kadar bana bırakmış olsa da orayı hiçbir zaman benim olarak görememiştim. Yaşadığım bütün maddi sorunlarda bir an için bile aklıma gelmemişti. Ve gelmeyecekti. Bankanın yanında taksi durunca ücreti ödeyip çıktım. Derin bir nefesi ciğerlerime yolladıktan sonra bankaya doğru adımlamaya başladım. Yetkili personelle aramızda kısa ve rutin bir konuşma geçtikten sonra beni dolapların oraya götürdü. Büyük bir kararlılıkla dolabın kapağını açtım ve minik kutuyu avuçlarımın arasına aldım. Bakışlarım kutunun altındaki kâğıda kayınca onu önemsemeden yanımdaki görevliye "Bu kadar" dedim. Adam başını sallayıp dolabın kapağını kapattı ve beni odada yalnız bıraktı.

Kutunun içini açmak ve açmamak arasında kalırken kutudan bakışlarımı çektim ve verdiğim ani kararla kutuyu çantamın içine attım. Bankadan çıktıktan sonra mekana geçebilmek için taksi ararken bir çöp konteynerinin yanından geçiyordum. Elimdeki poşet üzerimde taşıdığım bir yük gibi gelmeye başlayınca hiç düşünmeden poşeti çöp konteynerinin
içine attım. Kendimi böyle daha rahat hissederken biraz daha ilerledikten sonra bir taksi çevirip araca bindim. Mekanın adresini verdikten sonra altımdan kayıp giden yolu izlemeye başladım.

Bir süre sonra araç durduğunda aracın içinden mekana bakmaya başladım. Mekanın dışından bile dayının yokluğunu hissederken içeri girmek beni korkutuyordu. Adamın sesiyle bakışlarımı ona doğru çevirdim. "Başka bir yere geçecek miyiz?" sorduğu soruya cevap vermeden taksimetre de yazan miktarı adama verdim ve aşağı indim. Esen soğuk rüzgar sanki içimdeki yangını hafifletmek ister gibi bedenimi esiri altına aldı. Bakışlarım cadde boyunca boydan boya gezinirken yıllar içinde sadece bir kaç dükkanın kapattığını farkettim. Mekanın bitişiğine açılmış tekel mağazası dikkatimi çektiğinde mekana bakmadan tekele doğru yürüdüm.

İçeri girdiğimde yoğun alkol kokusu yüzümü buruşturmama neden olurken bakışlarım adamın arkasında dizilmiş olan sigara paketlerine kaydı. Savaş 'ın içtiği marka gözümün önüne gelince adama markasını söyledim ve yanına çakmak alıp ücreti ödedim. Daha önce bunu hiç denememiştim. Sahi bu gün yaptığım şeyleri daha önce ne zaman denemiştim ki?

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Where stories live. Discover now