31| seni bırakıp gitmem

3.7K 421 480
                                    


Yetişkin içerik????? Kind of ??? smut yok en
baştan uyarayım da, bir de inş tuhaf olmamıştır.

Ariana Grande-One Last Time (yazarken bunu  dinledim)

Uyuyamadım.

Kendimi yatakta dönüp dururken buldum. Beni uyutmayan şey hissettiğim suçluluk muydu yoksa öfkem, kırgınlığım ya da bunlarla birlikte hissettiğim bir sürü şey miydi, bilmiyordum. Yoongi hyung ile konuşmaya çalışmıştım yatağa geçmeden önce ancak o da kendini kapatmıştı, benimle konuşmamıştı, suçlu hissettiğini biliyordum ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Olan olmuştu ve bunu kabullenmesi, düzeltmek istiyorsa bunun için çabalaması gerekiyordu. Genelde dibe batan ben olduğum için onun battığı bir anı görmek çok tuhaftı. Alışkın olmadığım bir şeydi ve bence o da alışkın değildi dibe batmaya.

Gözlerimi ovalayarak ayağa kalktım. Susamıştım ve biraz dolanmak istemiştim, madem uyuyamıyordum, en azından yatakta kalmaktansa ayakta olmak iyi olur gibiydi. Pencerelerden birini sonuna kadar açıp kafamı dışarı çıkarmak da istemiştim. Hava alsam iyi olurdu. Koridorun ışığını açtım. Yoongi hyungun salonda uyuyor olması gerekiyordu, en son öyle konuşmuştuk ancak salonun kapısının önünden geçerken üçlü koltuktaki battaniyenin altında hyunga kıyasla daha geniş bir beden gördüğümde duraksadım. Ona yatağını vermiş olmalıydı. Yoongi hyungdan pek hoşlanmazdı ancak Kim Taehyung her zaman kendinden önce başkalarını düşünürdü. Kim olduğunun bir önemi yoktu onun için.

İçeri doğru sessiz bir adım attım. Uyuyordu. Yüzü bu tarafa doğru dönüktü ve dışarı sarkan elleri gevşek bir yumruk şeklindeydi. Saçları dağınıktı, yüz ifadesini tam göremiyordum ancak huzurlu görünmediğini söyleyebilirdim. Uyuyor olmasını fırsat bilerek yanına ilerledim. Kim Taehyung'un terden dolayı ıslanmış saç telleri alnına yapışmıştı, kaşları arada daha sert bir şekilde çatılıyordu ancak daha sonrasında kasları gevşiyor ve serbest kalıyordu. Koltuğun yanına, yere çöktüm.

Acaba şu an rüyasında ne görüyordu?

İyi bir şey olmasa gerekti, rahatsızmış gibi duruyordu. Uyandırsam mı daha iyi olurdu yoksa uyandırmasam mı, bilmiyordum. Onu böyle acı çekiyor gibi görmek hoşuma gitmemişti, beni rahatsız etmişti. Kim Taehyung yumruklarından birini sıktığında fark ettim hareket ettiğini. Gerçekten--

Elini tuttum. Taehyung'un elleri gevşeyiverdi sonra, bilmiyorum, uyanıp uyanmadığını kontrol ettim ama hala gözleri kapalıydı. Parmaklarımı parmaklarına geçirdim, gözlerine baktım bir süre. Bir anda uyandı. Gözleri dehşet içinde büyümüştü, kocaman gözlerle bana odaklanmaya çalışıyordu ancak kendine gelemediği belliydi. Elini elimden çekti sonra.

"Kork-" Ben lafımı bitiremeden Taehyung koltuktan sarkarak beni nefes alamayacağım kadar sıkı bir sarılışın içine çekti. Onun sesli ve sık nefesleri arasında neye uğradığımı şaşırmakla meşguldüm, boynuma dolanan kolları beni koltuğa doğru çekmişti ve kendisi de üzerime eğilmişti. Sanki dakikalardır koşuyormuş gibi nefesler alıyordu.

"Jimin," dedi, sesi bir garip geldi. Gözlerine bakmak istedim ama mümkün değildi. "Jimin."

Sessiz kaldım.

"Sakın gitme tekrar," dedi sonra.

Kim Taehyung ben geri döndüğümde birbirimizin ellerini tutarken ya da birbirimize sarılırken ağlayacağımızı beklemişti, ben döneli neredeyse dört ay oluyordu ve... geç olmuştu biraz ama sarılışın ve o kelimelerin ağırlığının altında kalmaya dayanamayarak gözlerim doldu.

"Gitmiyorum ki," dedim sessizce. Konuşmaya niyetli değildim ama onu böyle görmekten nefret etmiştim. Eskisi gibi. Çocukken olduğu gibi görmekten. Korkak, zayıf, kırılgan ve bana düşkün bir çocuk olarak. Oysa ben onun dönüştüğü güçlü ve cesur adama hayrandım, o üzülmez, kendini üzmez gibi gelmişti. Ben olmadan da yaşar, başının çaresine bakar.

Someone You Loved | vminWhere stories live. Discover now