16| sen istedin

3.2K 471 358
                                    


Bir kez geliyoruz dünyaya
BANNERS-Got It In You

Tamam.

Taehyung'a her bakmamdan önce birkaç saniyelik alıştırma araları veriyordum kendime. Gözlerimi kapatıp derin nefesler alıyor ve gözlerimi açtığımda hoşlandığım birine bakacağımı biliyordum. Böyle hissetmeyeli çok olduğundan tam bir acemi gibi kaldığımdan elim ayağım birbirine dolanıyordu ve ne yapacağımı şaşırıyordum. Haliyle aynı evde yaşamak da zordu.

Zaman geçiyordu, biz birbirimize bazen alışmış gibi davranıyorduk ama bazen de hiç tanımıyor gibi tartışıyorduk ama nihayetinde Taehyung benim onu öptüğüm ve bundan zerre pişmanlık duymadığım gerçeğini fark ettiğinde her şey benim için daha da kolaylaştı.

Artık kaçmıyordu mesela ama bu konuyu açtırmamaya da devam ediyordu. Uzun uzun ona baktığımda neden baktığımı sormaktan vazgeçmişti, muhtemelen ondan hoşlandığımın da farkındaydı ancak hiçbir şey söylemiyordu bu konu hakkında da. Ben de artık zorlamıyordum açıkçası. Ona kendini rahatsız hissettirmek istememiştim, bunu hiç istemedim.

"Hadi yine iyisin."

Uysal birkaç hafta geçirdim. Kaçmadım, gitmedim, eve birini getirmedim ya da birilerine bakmadım. İşe gidip geldim, tamam, birkaç kez sarhoş da oldum ama döndüğümde tavanımdaki yıldızları izleyeceğimi hatırlattım kendime her seferinde.

"Ellerimle yemek yapıyorum sana." Maşayı ona doğru uzattığımda Taehyung garip bir ifadeyle bana bakıyordu. Yaptığım şeyden pek emin olamamış gibiydi.

"Daha önce yemek yaptığına eminsin, değil mi?" Yanıma gelip tezgaha yaslandığında kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"Gordon Ramsay'den özel ders almadığım kaldı bir."

"Sen bilirsin..." dedi imalı bir tonda, ayağımla bacağına vurdum hafifçe.

"Çok konuştun, git de pirinç koy bari makineye."

"Ben mi çok konuştum?" Pirinçler koyduğumuz kavanozu çıkarırken hayretle baktı bana. Dehşete düşmüş gibi görünüyordu.

"Haewon büyüdüğünde, yani yemek yemeye başladığında ona yemekler yapacağım. Sana da hep babacığım, Jimin amcaya gidelim diyecek. Sonsuza kadar benden kurtulamayacaksın."

"Hah!" Pirinçlerin bir kısmını dışarı dökerek makineye koyduğunda gözlerimi devirdim. Gerçekten yemek yapmaktan zerre anlamıyordu. "Haewon'a seninle konuşmayı yasaklarım ben de. Yaşlı ve çatlak bir amca derim."

"Yasak mı? Sen ne ilkel insansın öyle! Medeniyet sana uğramadan pas geçmiş herhalde."

"Aman, medeniyet sensen istemiyorum." Somurttu ve kavanozu kapatıp masaya koydu.

"Öyle deme." Üzerimdeki mutfak önlüğünü ve önümdeki tavayı gösterdim ona. "Bu medeni insan karnını doyuruyor. Nasıl ama, sokakta beyefendi, mutfakta aşçı, yatakta-"

"Hey, hey, hey!" Panikle beni susturduğunda güldüm, kahkaha attım hem de. Kim Taehyung'un panik dolu ifadesi bana bakarken yumuşadı, gülümsedim ona. "Hem hanımefendi değil miydi o?"

"Kendime hanımefendi dememi mi istersin?"

"Kendine kötü bir şey demek üzereydin," dedi makineye suyu doldururken. Tavadakileri yanmasın diye çevirirken gülümsedim. Onunla bu şekilde atışıyor olmak beni rahatlatıyordu.

"Kötü olup olmadığını sana sorardım, eğer denemiş olsaydın."

"Yine ahlaksızlaşıyorsun."

Someone You Loved | vminWhere stories live. Discover now