12| ben buyum

3.6K 485 312
                                    

Şimdi her gün bölüm atıyoduk, malumunuz, benim dersler başladı online monline saçma sapan altmış kişi görüntülü konuşcaz akdkakdkwk neyse, bi hikayem daha var benim şimdilik eğer yazmaya devam edeebilirsem bugün bunu yarın onu falan diye devam etcem alllahım innşallah

Neyse iyi okumalarR

Aerosmith-Hole In My Soul

Hayatımda hep belli bir yere ulaşmak için bir yolu takip ettiğimi düşünürdüm. Yani o okullar, o yıllar, her şey, işin ucunda neresi olduğunu bilmediğim o noktaya ulaşmak içindi. Yine, o noktanın olmak istediğim yer olduğunu sanmıştım, ne olduğunu bilmiyordum, ama düşününce o nokta benim için bir iş miydi, insanların beni olduğum gibi kabullenmesi mi, yoksa sadece tek bir kişiye mi ulaşmam gerekiyordu gibi sorularla karşılaşıyordum. Okullarla kazandığım bir işim yok, kimse beni kabullenmedi, hayatımda o tek kişi de yok.

Sanırım hiçbir şeye ulaşamadım. Ya da yalnızca ulaşacağım bir yer yoktu, yani bütün hayatım sadece bir yoldu ve o yolda farklı yerler görecektim ve bitiş noktası herkes için aynıydı. Bitiş noktasından sonra geriye dönüş olmayacaktı tabii ama şu an ölüm hakkında düşünüp de kendimi depresif nöbetlere sokmak anlamsız geldi, yapmam gereken tek şey yaşadığım hayatla ilgilenmekti. Tabii bir hayatım varsa.

Babam beni aradı.

Taehyung ile evdeydim, ona bakıcılık yapıyordum. Yemeği yatağına götürüp getiriyor, üzerini değiştirmesine yardım ediyordum (söylemeliyim ki o gömleklerin altında çok şey saklıyormuş), ona palyaçoluk bile yapıyordum. Sırf o asla düzeltmediği suratı düzelsin, hafifçe gülümsesin diyeydi. Ama Kim Taehyung gerçekten hastayken aşırı çekilmez bir adam oluyordu, her şeyden şikayet ediyor ve hiçbir şeyi beğenmiyordu. Yani babamla uğraşacak en iyi halimde değildim.

Konuşma benim öyle bir pozisyonda çalışarak aile itibarını zedelemeye çalıştığımdan başladı, birilerini kışkırtarak Taehyung'un hayatını tehlikeye atmamla sonlandı. Sesler ve tansiyon da yükselmişti tabii ki ama telefonu kapattığımda sildim konuşmayı aklımdan. Umurumda da değildi, bana zorla bir şey yaptıramazdı artık, onu dinleyecek değildim. Bu yüzden de kafama takmamayı kendime hatırlatıp durmuştum.

Tam bir hayatsız olmama rağmen yine de çabam takdir edilmeliydi. Çünkü şöyle bir düşününce, aslında hiçbir şey için yaşıyordum. Ne doğru düzgün bir işim ne sevgilim ne de herhangi bir amacım vardı ama ben yine de mücadele ediyor ve bir şeyler başarmaya çalışıyordum ya da her günüm aynı geçse de bir sonraki güne uyanıyordum. Belki de pes etmem gerekiyordu, bilmiyordum, belki de gerçekten geri dönüp hiçbir şey düşünmeden bana sunulan fırsatları kullanmam, rahat bir hayat yaşayıp gerisi için düşünmemem gerekiyordu. Bilmiyorum.

Taehyung'un yanında oturuyordum. İki gün olmuştu, onu yatağında tutmak o kadar zordu ki... Uzanması için ona baskı yapıp duruyordum ve kontrol etmek için yanında kalıyordum gündüz boyu. Kitap okumuştum dün, bugün için herhangi bir planım yoktu ama onu oturması için ikna etmek zaten bütün günümü alacak gibiydi. Belli, sıkılmıştı.

Onun telefonu çalmaya başladı, masasına kadar gidip telefonu eline bıraktım ve bana hiçbir şey demeden açtı telefonu. Beyefendi beni uşağı olarak kullanmakta hiçbir gariplik görmüyordu, insan en azından bir teşekkür ederdi!

"Sana," dedi telefonu bana uzatırken. Kaşlarımı kaldırarak aldım yine de telefonu elinden, saçma gelmişti.

"Evet?"

"Merhaba, zengin dostum."

Ses bir yerlerden tanıdıktı ama muhtemelen bu sesi duyduğum anlarda hep sarhoş olduğum için hatırlamakta güçlük çekiyordum ismini.

Someone You Loved | vminWhere stories live. Discover now