3| sadece yaralar

3.7K 514 141
                                    

Johnny Cash-The Man Comes Around

Buraya ne umutlarla geldiğimi bilmiyorum. Kendimce beklentimi yükseltmeyeceğim hakkında kesin olduğumu düşünmüştüm. Ne kadar çok umut edersem hayal kırıklığının o kadar yüksek olurdu ve hayal kurmamam gerektiğini biliyordum. Öğrenmiştim. Daha doğrusu öğretilmişti. Elimde olanlarla oldukça mantıklı bir plan yapabilirdim ama hayal...

"Biliyor musun, burası hijyen onayını zar zor almış." Bardağı ileri doğru ittim. Ne kadar içtiğimden emin değildim.

"O zaman evden önce bir hastaneye uğrasak daha iyi olabilir." Yanımdaki tabureye oturdu ve bana döndü, saçları neredeyse gözlerini kapatacaktı. Şimdi zar zor görebiliyordum gözlerini.

"Babamın beni göndermesinin sebeplerinden biri de sensin, biliyordun sanırım." Dudaklarımı ıslattım. "Kız gibi demiş bana. Sence de öyle miyim?"

Gözleri kısıldı, bana kendini hatırlatan o olmasına rağmen asıl anılara önem vermeyen kişi de o gibi görünüyordu. Bir kucaklama beklediğimden değil, hatta bunu istemiyordum ama sanki arkadaşlığımız adı altında nutuk atmaya kalkan da ben değildim, anıları hatırlaması için gözlerinin içine içine bakan da.

"Bilmem, öyle misiniz?" dedi alayla, dudakları kıvrıldı. "Bunu önemsemediğinizi düşünürdüm."

"Hey, bir baksana!" Barmene doğru elimi kaldırdığımda bana döndü. Gerçekten meşgul gibi görünüyordu. "Adın ne senin?"

"Jeon Jungkook," dedi ama emin olamayarak Taehyung ve bana bakıyordu.

"Pekala, Jungkook, bir saniye--" Elimi Taehyung'a uzattım. "Bana cüzdanını ver." Taehyung anlamamış gibi bakıyordu ama elini ceketinin iç cebine attığında gülümsedim. Cüzdanı avcuma bıraktı.

"Vay, iyi ödeme alıyorsun herhalde." Nakit parasına göz gezdirdiğimde kaşlarını çattı. Cüzdanındaki nakitin yarısından biraz fazlasını çıkardım ve tezgaha bıraktım. "Üstü kalsın, belki yeni bir iş bulursun. Bu da..." Taehyung'un adının ve numarasının bulunduğu kartvizitini çıkardım. "Bir şeye ihtiyacın olursa bu numarayı ara. Ve... boş bir şişe istiyorum. Şurayı biraz hareketlendirmenin vakti geldi."

Bana tezgahın altından bir şişe çıkardığında ince kısmının etrafına parmaklarımı sardım. Gerçekten ağır bir şişeydi.

"Hayır, hayır, hayır." Taehyung ne yapacağımı anlamış gibi benimle birlikte ayağa kalktığında, geldiğimden beri yanındaki kadını rahatsız ettiğini gördüğüm adama doğru ilerlemeye başladım. "Jimin, hayır-"

"Neden gidip kendini becermiyorsun?"

Ve şişeyi adamın kafasına geçirdim.

Her şey çok hızlı gerçekleşti. Kadının çığlık atmasıyla birlikte masada oturan adamlardan biri masayı bana doğru devirdi ve bardaklardaki içkilerin bir kısmı üzerime döküldü. Nereden geldiğini görmediğim bir yumruk yediğimde geriye doğru sendeledim ama hissetmemiştim. O kadar sarhoştum ki çenemi zaten hissedemiyordum. Birine daha vurmak için de çok sarhoştum, zaten insanlar o kadar hızlı hareket ediyordu ki seçemiyordum ama birisi daha bana vurdu, bu da beni yere düşürdü. Gülmeye başladım, manyak gibi gülmeye başladım. Sabaha kadar bana vursalar umurumda değildi, beni döverek öldürseler de umurumda değildi.

Birisi koltukaltlarımdan tutarak kaldırdı beni, ortalık hala karışıktı ve insanlar birbirine saldırıyordu, sanırım kimse kime ne için vurduğunun farkında değildi. Sürüklendim dışarıya doğru, itiraz da etmedim. Belime dolanan kolun sahibine itiraz etsem de gücüm yetmezdi ki zaten.

Someone You Loved | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin