23| yıkmak, yakmak ve bir sürü kırıklık

3.8K 480 151
                                    

Harry Styles-Adore You

İstiyorum.

Yani...

Nasıl?

Nasıl anlatacağım hakkında hiçbir fikrim yok, hiçbir şey bilmiyorum ben sadece... sanırım öldüm. Taehyung bunu söylemeseydi de, yani beni öpmeseydi ya da ne bileyim bu itirafı yapmamış olsaydı bile ben zaten onu her şekilde öpecektim ve muhtemelen bana karşılık vermeye devam edecekti ama dudakları arasından bu kelime dürüstçe çıktığında... ah, bu hale geleceğimi hiç tahmin etmemiştim.

Sonra da... benden gayet beklenilir bir tepki verdim. Üzerine atladım, öyle çok aşırı bir şey yapmadım canım. Kollarımı boynuna, bacaklarımı beline sardım, sıkı bir şekilde sarıldım ona.

"Düşeceksin!" dedi ellerini bacaklarıma yerleştirirken, tamam, ben bir koala gibi sarılmış olabilirdim ama o beni böyle sıkı tutarken düşmeme imkan yoktu.

"Beni tutarsın."

"Buna bu kadar sevineceğini bilseydim-"

"Söylemezdim falan deme," dedim, ona laf yetiştireyim derken dengemi kaybetmiştim. Boynuna sarılı kollarım gevşediğinde o, bir kolunu sırtıma sarmak zorunda kaldı. Eh, diğeri de... Görmek istediği hayali dövmenin oralarda bir yerlerdeydi.

"Daha erken söylerdim."

"Taehyung, kalp krizi geçirmemi istiyorsan konuşmaya devam edebilirsin ya da mesela, sağ elin bulunduğu yerd-"

Beni bir anda bıraktı.

*

"Harika! Gerçekten harika." Elim arkamda ayakta dikilirken gerçekten çok büyük somurttum. Taehyung beni panikle yere bıraktığında elbette düştüm, ardından yüzlerce özür sıralamaya devam etse de kalçam feci acıyordu. İşin kötü yanı Taehyung bir şey olmuş mu diye muhtemelen farkında olmadan dokunup durmuştu ve ağzımı kapalı tutmam gerektiğini biliyordum, ona bunu fark ettirecek bir şey söyleseydim kim bilir kime zarar verirdi panikle.

"Özür diledim ya!" Hala büyük bir mahcubiyetle bana bakıyor ve yanımda duruyordu, oturmayı aklıma bile getiremezdim bu acıyla.

"Özrün beni daha iyi yapmıyor ama."

"Ne yapmam gerekiyor, bir anda boş bulundum. Öyle şeyler söyleme sen de!"

"Öpersen geçer bel-"

"Söyleme dedim ya!" Dirseğiyle koluma vurdu.

"Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?" Kolumu çok acıyormuş gibi kendime çektiğimde gözleri açıldı kocaman.

"Acıdı mı? Özür dilerim. Çok mu-- neden gülüy-- sen yalancının tekisin, Park Jimin."  Homurdanarak kollarını göğsünde birleştirdiğinde ellerimi onun omzuna yerleştirerek yanağını öptüm. Dudaklarına çok yakın bir yerleri ama.

"Şakaydı."

"Güldürmedi." Gözlerini başka bir tarafa çevirdi.

"Özür dilerim, acımıyor. En azından kolum. Diğerine bir göz atılmalı bence."

"Röntgen falan-"

"Senin tarafından."

"Arsız, arsızsın!"

Onun tavırlarına güldüğümde suratı olabilirmiş gibi daha çok asıldı. Üzerine çok gitmiştim bugün, yaklaşacağı varsa da yaklaşmazdı artık. Durmaya karar verdim, çok zorlamanın anlamı da yoktu.

"Bara geçiyorum ben, Jungkook'un yanına. Bir şey ister misin?"

"Hayır," homurdandı.

"Sen bilirsin. Umarım otururken bir yerlerim acımaz."

Someone You Loved | vminحيث تعيش القصص. اكتشف الآن