🍂2.2 Veda🍂

24.6K 1.3K 114
                                    

sevsevil234 ile bir röportaj gerçekleştirdik merak edenler bakabilirler ♥️

busrabozkurt__2002 ♥️ vedayla karışık bir bölüm. Her veda bir başlangıç mıydı peki?

İyi okumalar :)

Söyleyecek sözüm yoktu. Suçlayacak düşüncelerim yoktu. Planlamadığım ama istediğim cevabı vermişti. Eski karısına ait alyansı taşımıyordu. Kıskanmaya hakkım yoktu ya da eğer hâlâ takıyor olsaydı ondan çıkarmasını istemeye...
Benim bu hikayede hiçbir söz hakkına yerim yoktu. Benim masalım değildi...bu adam benim değildi. Bana her güldüğünde her dokunduğunda her baktığında gördüğü ben değildim. Olmak istediği insan değildim. Ölen karısıyla olan anılarını bana her baktığında hatırlayan adama aslında yabancıydım. Katlanmasının tek nedeni karısıydı. Bana ben olduğum için değil Bade'ye benzediğim için değer  veriyordu. Her ne kadar isteklerimi düşünüp yerine getirmiş olsa bile altında yatan neden farklıydı. İnsan bir yabancıyı sevebilir miydi? Ben bu adamı tanımadığım halde seviyordum. Kokusuna mest oluyor bakışlarıyla eriyip gidiyordum. Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiydim aslında. Nereden bilebilecektim beni bir daha benzetmeyeceğini? Ya da gözüne tekrardan Bade'nin görüntüsünün gelmeyeceğini...
Bu sorularımın cevapları yoktu...olsa bile Servan'da ebediyen saklı kalacaktı.

"Kazağım neden burada?" Elimde sıkıca tuttuğum kazağı hatırladım. Neden almıştı benim olan eşyayı?
Bakışları yüzümden yavaşça elime kaydı tekrardan.

"Senden bana bir hatıra kalsın istedim." Sesini zor duyuyordum. Oysaki dibimdeydi ama sanki çok uzak bir yerden konuşuyor gibiydi.

"Ne cüretle?" Ne diye istiyordu hatıra? Bakıp bakıp karısını hatırlamak için miydi?

"Ne duymak istiyorsun?" Elimdeki kazağı tutup kendisine çekerken ona doğru savruldum. Aradaki küçücük mesafeyi ortadan kaldırmıştı.
Göğsüm bedenine çarparken diğer eliyle çenemi yakaladı ve ona bakmam için  zorladı.

"Cevap ver! Ne duymak istiyorsun?" Sesini artık gayet iyi duyuyordum. Hatta bu kargaşa ortamında Okan'ın neden ortalıkta olmadığını merak etmiyor değildim. Gitmiş miydi yoksa? Eğer evde yoksa bu denli yakınlıkta Servan'la sonumuz ne olacaktı?

"Bu benim kazağım Servan! Bade'nin değil...neden aldığını merak ediyorum." Nefesim yüzüne çarparken bakışlarında ifade aradım. Herhangi bir duygu belirtisi aradım.

"Senin kazağın olduğunu biliyorum. Kokunun sana ait olduğunu biliyorum. Dokunduğum kişinin sen olduğunu biliyorum Esin!" Bağırmıyordu ama sesi kaba ve gür çıkıyordu.
"Senden bir parça olsun istedim...sana veda edemedim ve ben..." Konuşmasına devam etmedi. Sustu...
Bir şeyler demek için kendisini zorluyor gibiydi ama diyecek lafı yoktu. Çok büyük bir laf beklemiyordum zaten kendisinden.

"Bana veda etmek zorunda değildin Servan." Kırgındım. Fazlasıyla kırılmıştım ona karşı. Bu olayları bana en başında anlatsaydı belki de ona aşık olmazdım. Belki de kalbim bu yalan oyununa aldanmazdı.
Çenemdeki elini boynuma götürdü. Varla yok arası okşayıp ensemi kavradığı gibi kafamı kendisine doğru çekti ve alnını alnıma dayadı.

"Çok zor..." Gözlerini kapatmış öylece duruyordu. Kafamı çekmeye çalıştım ama ensemdeki eli buna müsaade etmedi. Zor olan neydi?
"Beni asla kabul etmeyeceksin ve ben...ben seni hissetmek istiyorum. Dokunsam ya da öpsem kaçacaksın ve ben seni özgür bırakmak istemiyorum." Ilık nefesi yüzümün her yerine dokunurken alnıma batan sakalları gıdıklıyordu aslında. Onu kabul eder miydim? Henüz gerçekler yeni yeni yüzüme çarparken affetme düşüncesi aklımda yoktu. Kabullenmek gibi bir düşüncem yoktu. Bu kadar kolay olamazdı! Bana söylediği yalanlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi yapamazdım.

"Veda et bana Esin! Seni başka türlü bırakamam." Nefesini sıkıntıyla verdi. Ona veda edememiştim ama etmeyi de istemiyordum. Birine nasıl veda edilirdi ki? İstemeyerek bırakmak kadar zor bir durum yoktu. Burnumu burnuna sürttüm. Minik bir veda öpücüğü bırakabilirdim...hem kendime hem ona.

Dudağının kenarına küçük bir öpücük kondurdum. Dudaklarım tenine değdiği vakit derince nefes aldı. Ensemdeki eli sabit kalırken parmak uçlarıyla saç diplerimi okşadı. Veda istemişti benden ve buna hazır olup olmadığımı sormamıştı bile. Ellerim kendiliğinden yüzüne gitti ve uzun zamandır dokunmak istediğim sakallara dokundum. Varlığını hissetmek o kadar güzel bir duyguydu ki...kelimelerim kifayetsiz kalıyordu. Yaptığım gibi o da diğer elini yanağıma götürdü ve hamlemi bekledi. Asla adım atmıyordu öpmek için çünkü cesareti yoktu. Benim de yoktu ama büyük görevi bana vermişti ve noktayı koymam lazımdı bu hikayeye. Yalandan başladığım ve sonunun asla böyle olacağını tahmin etmediğim hikayeme...
Yavaşça dudağına küçük bir buse kondurdum. Kalbim ağzımda atıyor gibiydi ve tatlı telaş hem üzüntülü hem de sevgi doluydu.
Hiçbir şekilde küçük öpücüğüme karşılık vermemişti. Kıpırdamıyor sadece beni bekliyordu. Tekrardan küçük bir öpücük kondurdum eskisine oranla uzun bir buse.
Elini ensemden çekip tekrardan derin bir nefes aldı. Kokumu unutmamak için derin derin içine çekiyor gibiydi. Ya da ben yine kendimi kandırıyordum.
Geri çekilip yüzüne bakmak istedim ama ensemden çektiği elini belime götürüp dudaklarıma kapandı. Hırçındı...fazlasıyla hırçın öpüyordu. Karşılık vermekte zorlansam bile geri çekilmedim. Dudaklarım aralanıp dudaklarını kabul ettiğinde belimi daha sıkı kavradı. Sanki beni bıraksa ondan uzaklaşacağımı düşünüyordu. Dili ağzımın içinde büyük bir savaşa girerken elimdeki kazak yere düştü. Tutunmak adına omuzlarından destek aldım. Alt dudağımı kendisine doğru çektiği an dudaklarımdan dökülen inlemeyle utandım. Okan'ın evde olmamasını diliyordum. Çünkü bu halimizi görmesini hiç istemezdim. Ellerim tişörtünün yakalarını sıkıca kavrarken dişlediği dudaklarıma telafi amaçlı küçük küçük öpücükler bırakıyordu.
Uzun soluklu öpücüğün ardından kafasını hızlıca boynuma gömdü. Dudaklarım sızlıyordu ve şikayetçi değildim. Ellerimi tişörtünün yakasından çektim ve iki yanıma indirdim. O bana sarılırken benim ona sarılmaya gücüm yoktu. Öpmeye de gücüm yoktu ama veda etmem gerekmişti. Eğer sarılırsam kolay kolay veda edemezdim. Bu acıyı kendime yaşatamazdım. Gözlerimi kapatıp sadece bekledim. Şimdi de onun veda etmesine izin vermeliydim. Kalbim hızlı hızlı atarken elini kaldırıp göğsüme koydu.

"Kalp atışını hisset çok güzel." Boğuk gelen ses tonu Servan'da ayrı bir çekici geliyordu. Adama duyduğum ve beslediğim hisler yüzünden her hareketini her özelliğini hoş buluyordum. Ellerimi saçlarına götüreceğim vakit duyduğum öksürük sesi ile sıçrayarak geri çekildim. Okan'ın varlığını tamamiyle unutmuştum. Kendimi toparlayıp son kez  Servan'a baktıktan sonra Okan'a döndüm ancak Servan'ın kısık sesli küfürünü çok iyi ü

"Ben mutfakta çayın yerini bulamadım da o yüzden rahatsız ediyorum sizi." Ciddi olmaya çalışıyordu ama kesinlikle beceremiyordu. Servan homurdanarak yanımdan geçip Okan'a doğru ilerlerken utançtan kıpkırmızı olduğumu biliyordum.
Servan , Okan'ı da geçip salondan ayrılırken bakışlarım bana gülen adama kaydı. Okan'ın imali göz kırpmasından sonra Servan'ın arkasından ilerleyişini izledim. Kalbim hâlâ deli gibi hızlı atarken nefeslerimi kontrol altına almaya çalıştım. Okan'ın biraz daha geç gelmesini isterdim. Yerde duran kazağımı alıp geri odaya giderken bedenim hâlâ titriyordu. Servan'ın üzerimde yarattığı etki çok fazlaydı ve ben bu etkiden kolay kolay kurtulamayacaktım.

Kader Bağı (Tamamlandı)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora