🍂1.9 Kim bu Yekta?🍂

25.2K 1.4K 289
                                    


İyi okumalar :)

Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir histi ve ben bu hissi iliklerime kadar yaşıyordum. Öylece durmuş beni izlerken ilk kez ondan korktuğumu fark ettim. Bu korku bana zarar vereceği anlamında değildi. Ruhsal olarak beni iyice yok edeceğini düşünüyordum. Tek bir lafı ya da bir benzetmesi beni yıkmaya yeterdi. Arkamı dönüp demir kapıya tutunacağım sırada iki iri yarı takım elbiseli adamın bana doğru geldiğini gördüm. Bakışlarım Servan'a kaydı. Ona Yekta demeye alışamayacaktım. Benim için Servan'dı çünkü.
Bana son kez bakış atıp içeriye geri giderken her iki kolumu tutan adamlara şaşkınlıkla bakakaldım. Çok ürkütücü duruyorlardı. Kollarımdan tuttukları gibi sürüklenmem bir oldu. İstem dışı bedenim evin içine götürülüyordu. Tek fark yerde sürüklemedikleriydi. İtiraz etmeye vakit bulamadan salonun içine bırakıldığım gibi kolumdaki eller yok oldu. Evin dış kapısının kilitlenme sesiyle birlikte panikledim. Salonun içinde etrafıma bakınırken Servan'ı aradı gözlerim. Ağzının ortasına bir tane geçirmek için bekliyordum.

"Ne içersiniz efendim?" Aniden gelen sesle sıçrayarak arkamı döndüm ve eve ilk geldiğimde bana kapıyı açan kadını gördüm. Bu evdeki herkesin problemi vardı!

"Bütün kapıları kilitlediler...lütfen yardım et bana. Yardım et bu evden çıkmama." Yalvarırcasına kadına baktım ve ona doğru ilerledim. Acıyor gibi bakıyordu ve biraz daha etkili konuşursam yardım edecek gibiydi.

"Ihlamur getir ve içinde limon dilimi olsun." Kaba sesin sahibini gördüğümde sabır dileyerek gözlerimi kısa süreli kapatıp açtım. Kadın hızlıca giderken bana bakmadan önümden geçen ve içerideki vitrinin alt dolabından içki çıkaran adamı izledim.

"Açtır kapıları!" Sakindim. Eğer sakin kalmazsam kriz geçirirdim ve bu benim için sağlıklı bir durum olmazdı.

"Konuşmamız bitmedi." İçkisini az önce içtiği bardağına koyarken tek kaşını kaldırmış ve bana uyarıcı bakış atmıştı.

"Kim karar veriyor buna? Sen mi?" Ellerimi saçlarımdan geçirip geriye iterken alnımı ovaladım.
"Kendini ne sanıyorsun sen? Bu yaptığın zorbalık!" Sakinliğim geçmeye başlıyordu. Birazdan çıldıracaktım ve odada kimin sağ kalacağını kestiremiyordum.

"Ölümü intahar yüzündendi." Bana cevap vermeyip işaret ettiği yere baktım. Fotoğrafları gösteriyordu. İntahar edecek kadar ne yaşamıştı?

"Kendini öldürdüğünde hamileydi." Servan'ın gülmesiyle hızlıca ona baktım. Acı çekiyordu...fazlasıyla acı çekiyordu. Ona karşı sinirli ve kırgın olmasam boynuna sarılırdım.

"Ama bebek benden değildi." Sesi sonlara doğru yok olmuştu. Kaşlarımı çatıp teker teker her bir hareketini izledim. İçkisini içişini, adem elmasının oynayışını, yutkunmasını...gözümü kırpmadan izledim.

"Güzel bir evliliğimiz vardı. Arkadaşlıktan doğan bir evlilikti ve aşkımız sonsuza kadar gitmedi. Vefatından bir kaç ay önce fark ettim hal hareketlerindeki değişiklikleri...mesela sarılarak uyumaktan nefret ederdi ama o uyuduktan sonra sarılmama bir şey demezdi. Ama son zamanlarda iyice uzaklaşmıştı benden." Kendisine tekrardan içki doldurup tek yudumla içti. Bu gidişle kendisine zarar vermesinden korktum. Ya da sarhoş olup saçmalamasından...
kadınla aramdaki en büyük farktı belki de bu sarılma olayı. O sevmiyordu ama ben sarılmayı seviyordum. Servan da bu yüzden istemiyordu ona sarılmamı... Ama 2 gece önce hem o sarılmama izin vermişti hem de bana sarılarak uyumuştu.

Kader Bağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now