9.BÖLÜM: ❝Çınar ve Akça❞

Start from the beginning
                                    

Aklımda, bir haftadır Uraz'ın attığı mesajlar dolanırken, bundan ya anneme ya da arkadaşlarıma bahsetmemiştim. Ecrin sürekli benim durgunluğumu sorgularken, ona hiçbir cevap vermiyordum...

Uraz, ilk gün hastanedeki gibi değildi...

Kendini kaybetmişti sanki, ilk gün esprilerle beni güldürmeye çalışan Uraz yerine sert, sinirli ve nasıl denir ki..biraz korkutucu biri gelmişti...

Ben ona arkadaşça yaklaşırken, o tamamen farklıydı...

İsteğini kabul etmem üzerine, günlerce mesajlar yazmıştı... Engellememe rağmen durmamış telefon numaramı bulmuştu...

Engelliyordum, yeni bir hata geçiyordu. Engelliyordum, durmuyordu...

Aynı zamanda bunları anneme belli etmemeye çalışıyordum... Annem bendeki tedirginliği fark etmişti...

Konuşmuştu, ama bir şey dememiştim...

Ama annem anlardı.. Ondan ne zaman bir şey saklasam onu anlardı...

Babam arabayı durdurduğunda annemin kolundan tutundum ve ayağımı hafifçe yere basıp, eve doğru adımladım. Sitenin içerisine girip, evimize geçtiğimizde annem kapıyı açtı.

"Hadi geç kızım."

Ayakkabılarımı çıkarıp evimize girdiğimde yavaş adımlarla, duvarlardan tutunarak odama doğru ilerledim.

"Eylül, balkona geçsene kızım."

"Anne bir duş alacağım."

"Yardım lazım olursa söyle."

"Tamam."

Odama girip kapıyı kapattım ve yatağıma oturup derin bir nefes aldım.

Aklıma geldikçe napacağımı düşünüyordum... Belki de birisine anlatmak en iyisiydi?

🍁

Üzerime bordo kazağımı geçirip, altıma siyah bir tayt giydim ve yavaşça yatağıma oturdum. Islak saçlarımı havluyla yavaş bir şekilde kuruturken kapımın çalınması ile beraber 'Gel' diye bağırdım.Gözlerimi kapıya diktiğimde elinde güllerle beraber bana bakan Çınar'la karşılaştım. Utançla gözlerini yere çevirdiğinde elimdeki havluyu bıraktım.

"Sana bunları verecektim."

"Çok sağol." Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile çiçekleri bana verdi ve bir anda kapıya yönelerek, kapıyı kapatıp yatağımın karşısındaki koltuğa oturdu.

"Bir his var içimde. Garip bir his..."

"Ne gibi?"

"Annemi her gün rüyalarımda görürken dün gece görmedim..."

"Hatırlamıyorsundur belki?"

"Hayır, Eylül. Rüyamı hatırlıyorum... Siyahlara bürünmüştü her şey."

"Nasıl yani?"

"Ağlayan insan sesleri vardı... Ve her şey simsiyahtı... Bu ne demek Eylül?"

"Belki..."diye mırıldandım güçlükle. "Belki yanlış hatırlıyorsundur rüyanı?"

"Hayır."

"Öyle rüyalar genelde... Genelde iyiye yöneliktir." diye saçma sapan şeyler söylediğimde ellerini dizlerine koydu.

Belli ki içine doğmuştu...

"İyiye yönelikse neden herkes ağlıyordu?"

"Mutluluk..." diye mırıldandım. "Acı olmadan gelmez,gelemez... Her mutluluğun ardında bir acı vardır. Her acının ardında ise bir mutluluk... Hem rüyaları bilemezsin ki... Mesela benimkiler hep tersine çıkar."

Engelsiz Engeller Where stories live. Discover now