b e ş

5.9K 526 124
                                    

yalnız arkadaşlar çaktırmayın yatak beyaz ewfhbffgfwyg


"Dediğim gibi, ona iyi bakmalıydım ki, çabuk iyileşebilsin, ben de çabuk buradan gidebileyim."

"neden uzaylı görmüş bir tavşan gibi bakıyorsunuz?" dedim tek kaşımı kaldırıp. Zaten sinirliydim bir de böyle bakıyor olması sinirimi arşa çıkarmıştı.

"ne bileyim, bana kızgınsın sanmıştım.." dediğinde kaşığı çorbanın içine geri koydum. Yaptığım aptallıktı, zaten yiyeceği de yoktu.

"evet kızgınım." dedim kaşlarımı çatmadan önce. "elimde olsa size şuracıkta tokat atardım," kollarımı göğsümde birleştirdim. "şükredin ki hastasınız. Böyle de açık sözlü bir insanım işte."

"waow, bu kadar da açık sözlü olmanı beklemiyordum, Hae Young. Hem.. sen hastalarına böyle mi davranırsın?" dediğinde kollarımı çözüp yatağa dayadım avuç içlerimi.

"normal hastalarıma normal davranırım, anormallere de anormal." dedim ve ayaklandım.

Sang Min hala kapıda bekliyordu. "mutfak nerede?" diye sordum.

"alt katta koridorun sonunda sağda." dediğinde teşekkür edeip ayrıldım oradan.

Salak Hae Young.. Çok fazla iyi kalplisin.

Başımı sağa sola sallayarak merdivenlerden inmiş ve direkt mutfağa girmiştim. Duvarların siyah, duvar dışındakilerin de beyaz olmasına kesinlikle şaşırmamıştım tabii ki.

Asla bu evde yaşayamazdım, içimi bayıyordu. Şu bir haftayı nasıl geçirecektim, buna dair hiçbir fikrim yoktu.

Oflayarak buzdolabına yöneldim ve yiyecek bir şeyler aradım. Bulduğumdaysa hiç vakit kaybetmeden hazırlayıp yemeye başlamıştım. En son sabah kahvaltıyı geçiştirmek için bir şeyler yemiştim.

Karnımı bir güzelce doyurduktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim.

"hey, doktor! Telefonun çalıyor!!" Üst kattaki Sang Min'in sesini duyduktan sonra hızlıca ayaklandım ve merdivenlere yöneldim.

Çekmeyen telefonum çekmeye başlamıştı!

Deri koltukta kalmıştı telefonum, hızlıca alıp arayana baktım. Hastanenin başhekimi arıyordu! Tanrım ne diyecektim ben şimdi?

Hemen aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm.

"Alo, Hae Young?"

"buyrun efendim?" stresten kalbimin atışları hızlanmıştı, hissedebiliyordum.

"neredesin sen? Hastaneden acilen ayrılmışsın hem de bize haber vermeden?"

Hekimin sesi kızgın geliyordu, haklıydı da haber veremeden apar topar götürmüşlerdi beni hastaneden, hastalarımı da yalnız bırakmıştım. Aklım hep onlardaydı, özellikle de Yoon teyzede. Taburcu olurken yanında olamamıştım, bu miktar beni üzmüştü.

"Hae Young?" Hekimin sesini tekrar duymamla başımı sağa sola salladım, düşümcelerimden ayrılmak için.

"şey.. efendim." dedim ve Jungkook'a döndüm. Kaşlarını çatmış yüzümü inceliyor neler diyeceğimi merak ediyordu. Bu adam da hep kaşlarını çatıyordu, buna rağmen alnında bir tane bile iz olmaması şaşırtıcıydı.

"haber veremediğim için çok özür dilerim ama teyzem rahatsızlanmış. Onun için apar topar çıktım."

"güvenlik kameralarında yanında yabancı bir erkek gözüküyor, teyzenin rahatsızlandığına emin misin?"

black swan ⚘ jeon jungkookWhere stories live. Discover now