"bunu neden yapıyorsun?"
Kaşlarını çattı.
"neyi?"
"beni koruyorsun, köpek alıyorsun. Bunu neden yapıyorsun?" dediğimde duruşunu düzeltti ve omuzlarını kaldırıp indirdi.
"çünkü.. -sanki yalan ararmışçasına bahçeyi inceledi, daha sonrasında bana döndü- sana can borcum var çünkü."
"hazır mısın?" arkamdan Jungkook'un sesini işittiğimde sesli bir şekilde iç çektim.
"benimle gelecek misin cidden?" me tepki vereceğini merak ettiğim için topuğumun üstünde yüz seksen derece döndüm.
Ellerini iki yana açtı ve tek kalını kaldırdı.
"her an sana saldırabilir?"
Birkaç adımda yanına yaklaştım ve gözlerimi kısıp ona bakmaya devam ettim. "can borcun için yapıyorsan buna hiç gerek yok, Jungkook. Kendi başımın çaresine bakabilecek yaştayım çünkü." dediğimde başını olumsuz bir şekilde sala sola salladı.
"biliyorum ama seni bu duruma ben sürükledim, seni korumak da benim görevim. İtiraz yok." deyip komodinin üstünde duran anahtarlarımı alıp önden ilerlemeye başladı. Ona ısınmam gerekirken, beni sinir çukuruna atıp durması fena moralimi bozuyordu. Bu hareketine göz devirdim ve arkasından ben de dışarıya doğru ilerledim. Bugün cumaydı, o yüzden normal hasta kabul edecektim gün boyu.
Arabaya bindikten sonra hastaneye doğru ilerlemeye başladık.
"ne yapacaksın tüm gün?"
"işime gideceğim."
"aaa?" diye şaşırdım. İşi mi vardı onun?
"senin de mi işin vardı?" diyerek ona döndüm. "ne işiymiş bu?"
Kahkaha atmaya başladı. "tefeci falan da değilim, Hae Young. Şirketime gideceğim." dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
"ne üzerine bu holding?"
"hayırdır, bugün neden bu kadar meraklıyız?" dediğinde omuzlarımı kaldırıp indirdim bu sefer.
"bilmem. Sohbet olur falan diye düşündüm." dedim önüme dönmeden önce. Yolculuk sessiz olduğunda çok sıkıcı oluyordu, bir nebze olsun bu sıkıcılığı atmak istedim.
Ya da gerçekten onu merak mı ediyordum?
Başımı sağa sola sallayarak bu düşünceden sıyrıldım ve hastaneye vardığımızı fark ettim.
"çıkışta almaya geleceksin galiba?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"otoparkta bekliyor olurum." dediğinde başımı olumlu anlamda sallayıp arabadan indim ve "görüşürüz." deyip kapıyı kapattım.
Jungkook'un şirketinin olması normaldi, başka türlü nasıl böylesine büyük bir ev, son model arabaya sahip olacaktı ki? Ya mafya, ya tefeci ya da şirket sahibi olmalıydı.
Her zamanki gibi çalışanlara selam verip odama ilerledim ve askılıkta duran önlüğümü giyip mesai saatimi başlattım.
Mesai saatimin bitmesine yakın dünki, Jungkook'un bahsettiği adam içeriye girdiğinde gözlerimi kısıp ve direkt göz altına sabitledim bakışlarımı. Gerçekten de küçük bir ben vardı, Jungkook doğru söylüyor olmalıydı. Ya da sırada beklerken görmüştü ve böyle bir yalan uydurmuştu?
Ama neden böyle bir şey yapsındı ki?
"buyrun doktor, ultrason sonucum." diyerek uzattığı kağıdı bir çırpıda aldım. Ellerim terlemişti, sanırım bir de titriyorlardı. Korkudan olsa gerekti, ona fark ettirmeden derince bir nefes aldım ve gözlerimi kağıtta gezdirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
black swan ⚘ jeon jungkook
Fanfiction"eğer beni kurtaramazsan seni de benimle beraber cehenneme götürürüm, doktor."