y i r m i

4.5K 499 244
                                    

"söz veriyorum bebeğim, canını asla yakmayacağım."

Sabah gözlerimi açtım, birkaç saniye tavanla bakışmıştım. Dün gece olanlar aklıma düştüğünde yanaklarımın yanmaya başlamasına engel olamamıştım, aynı zamanda gülümsedim. Harika bir geceydi! Jungkook'un bu tarafını da görmek hem beni sevindirmiş hem de memnun etmişti.

Gerindim ve derin bir nefes aldım. Mutlu bir şekilde sağıma döndüğümde Jungkook'u yanımda görememiştim. Kaşlarım eş zamanda çatılırken oturur pozisyona geldim ve sağa sola bakındım. Çıt dahi yoktu. Ayaklandım ve üstümü giyindikten sonra sırayla bütün odaları dolaştım.

"jungkook, neredesin?" mutfağa adımımı attığım anda jungkook'un dışarıya çıkması bir olmuştu, çarpışacağımız zaman belimden tuttuğu gibi kendine çekti ve ateşli dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

"mutfağa şu anlık girmen yasak, o yüzden..." dedi ve beni yüz seksen derece döndürüp ittirmeye başladı. "şimdi geri dönüyorsun."

Kıkırdadım. "neler çeviriyorsun?"

"sadece küçük sürpriz..."

"kahvaltı hazırlamak bir sürpriz mi?" diye sordum beni banyoya sokarken.

"hmm, evet?" dedi ve beni kendisine çevirip göz kırptı. "sen banyonu yaparken ben de sürprizini hazırlayıp geliyoruum!" dedi ve banyodan çıkıp kapıyı kapattı.

Başımı sağa sola salladım ve üstümdekiler kurtulup sıcak suyla duşumu aldım. Sıcak su o kadar iyi gelmişti ki bedenime, bir saat daha ekstradan içeride durabilirdim fakat guruldayan karnım buna izin vermiyordu. Ha bir de Jungkook'un davetkar sesi...

Hızlıca bornozu üstüme geçirdim ve iplerini sıkıca bağlayıp banyodan çıktım. Jungkook, kapıda beni bekliyormuş, anında elimi yakaladı ve küçük öpücük kondurup kokumu içine çekti.

"günaydın, majesteleri. Ben Jeon Jungkook, tüm gün emrinizdeyim." dediğinde hafif memnun mırıltılar döküldü dudaklarımın arasından.

"teşekkürler." deyip bornozumun eteğini hafif kaldırarak eğildim. Gülümsedi. Yatağa ilerledik.

"kahvaltınızı getirdim." dedi ve ayaklı küçük masayı bacaklarımın üstüne koydu.

Meyve suyu sıkmıştı, pankek, tost, burgerine kadar her şey vardı.

"bu kadar yetenkli olduğunuzu bilmiyordum." tosttan kocaman bir ısırık aldım. ardından meyve suyunu da midemle buluşturmuştum.

"bende daha ne cevherler var bir bilseniz..." deyip göz kırptığında ne demek istediğini anlamıştım. Ki zaten ben bunu dün gece anlamamış mıydım?

Küçük pankeki ağzına sıkıştırdım ve kolundan çekerek yanıma oturttum.

"ben yerken bana bakacak mısın?"

"ben daha çok kahvaltı değil de seninle ilgileniyorum."

"yapma ya, doymadın mı daha?" dediğimde "cık." diye ses çıkararak yanıt vermişti bana.

"uzun bir süre doyacağımı düşünmüyorum."

Bunları utanmam için söylüyordu ama ben de geri adım atmayacak, arsız bir kız olacaktım.

"karnımı doyurunca icabına bakarım." deyip meyve suyumu yudumladıktan sonra birlikte kahvaltımızı yapmıştık.

"hazırlandın mıı?!" diye bağıran Jungkook'a karşılık olarak "ben hazırım da Maggie'yi hazırlıyorum!" diye bağırdım. Bugün hem Murphy hem de Maggie'yi yürüyüşe çıkaracaktık. Yürüyüş takımlarını giydirdikten sonra odadan çıktık ve bizi bekleyen Murphy ve Jungkook ikilisinin yanına ilerledik.

Jungkook saçlarını dağınık bırakmıştı, böyle çok çekici ve seksi görünüyordu. Bol siyah tişört ve altına da siyah bol eşofman giymişti. Bir de zincir kolyeyi iliştirmişti kombinine, ona tekrar aşık olmama neden olmuştu.

"biraz daha öyle bakarsan dışarıya çıkmaktan vazgeçeceğim." dediğinde hemen gözlerimi gözlerine çıkardım.

"ha, çok güzel olmuşsun ben ne yapayım? Gözlerim bayram ediyor sana bakınca." göz kırptım.

"vay vay, doktor hanım, sizden böylesine iltifatlar almak büyük şeref."

Boş elini bana uzattı, hiç vakit kaybetmeden tuttum ve evden çıktık.

Şansımıza bugün hava oldukça güzeldi, hem kendimiz yürüyüş yapacak hem de köpeklerimiz de bu durumdan yararlanmış olacaklardı.

Arabaya bindik ve yürüyüş yapacağımız yere doğru ilerlemeye başladık. Güzel bir yer biliyordum, hem hayvan parkı da vardı orada. Maggie ve Murphy'nin günü olacaktı bugün.

Aynadan hem Murphy hem de Maggie'ye bakıyordum, ikisi de dillerini çıkarmış camdan dışarısını izliyordu. Onları çok seviyordum, evlatlarımdı.

Yürüyüş yapacağımız alana gelmiştik, Jungkook arabayı park edecek yer arayacaktı, biz erken inmiş ve Köpek parkında Jungkook'u bekliyorduk.

Hem Murphy'i hem Maggie'yi saldım, ve arkalarından onları izlemeye başladım. Murphy, yüksek halkadan atlamaya çalışırken Maggie ise kaydıraktan kayıyordu. Bu haline güldüm. Benim küçücük kızım kaydıraktan kayıyordu!

Jungkook beş dakika sonra gelmişti. "koskoca yerde park edecek yer bulamadım." diye hayıflanıyordu.

"bugün hava güzel ya, herkes biz gibi değerlendirmek istiyor demek ki. Şu parka baksana, onu geçik hayvan var." dediğimde başını salladı ve bizimkileri izlemeye başladı.

Maggie kendine bir arkadaş bulmuştu bile, Murphy de onu kıskandığı için Maggie'nin arkadaşına sataşıyordu.

"hey, Murphy! Yapma oğlum bırak!" diye bağırarak yanına gittim, sesimi duyunca durdu ve o da bana doğru koşmaya başladı. Çömeldim ve onu sevmeye başladım. Öpücük kondurdum.

"hayır bebeğim, sataşma. Sen de kendine başka bir arkadaş bul." deyip kalktım ve onu oynamaya bıraktım. Arkamı döndüğümde Jungkook telefonla konuşuyordu.

"tamam tamam halledeceğim." yanına gittiğimde telefonunu kapattı.

"neyi halledeceksin?" diye sordum. Normalde merak etmezdim fakat kendime engel olamamıştım. "ne? Ha, işle ilgili ya. O kadar önemli değil." başımı salladım.

"sen neden Murphy'e kızmıştın?"

"Maggie'yi kıskanıyor. Yanındaki arkadaşına sataşıyordu." dedim gülerek, o da gülümsedi.

"Murphy'e bak sen, büyümüş de kardeşini kıskanıyor bir de!"

Biraz daha onları parkta oynattıktan sonra elime Murphy'nin yürüyüş ipini doladım, yürüyüşe çıkmıştık.

"akşam üstümüzü değiştirdikten sonra dışarıda yemek yiyelim." Jungkook'u onayladım.

"çok iyi olur." telefonuma gelen bildirim sesiyle beraber boşta kalan elimle kilidini açtım ve gelen bildirime baktım. "yarın bana nöbet yazmışlar-" dememe kalmadan Murphy bağırdı ve beni çekiştirmeye başladı. Boşluğuma geldiği için dizginleyemrmişti de. Peşinden beni koşturmaya başladığında hatırladığım en son şey Jungkook'un ismimle bağırması ve üzerime doğru son sürat gelen aracın olduğuydu.

 Peşinden beni koşturmaya başladığında hatırladığım en son şey Jungkook'un ismimle bağırması ve üzerime doğru son sürat gelen aracın olduğuydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

uzun bir aradan sonra merhabalarrr~
sizleri özledim, siz de özlediniz mmmi🥺🤧

yeni bölüm için 200 oy ve yorum

black swan ⚘ jeon jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin