“Film izlemeliyiz”
Ashton homurdanarak “Film izlemekten yoruldum” dedi. Omuzlarımdan tutarak beni geriye doğru kanepeye yatırdı.
“Donmuş yoğurt yiyebiliriz”
“Yoğurt yiyecek havamda değilim” Dudaklarını boynumda gezdirirken aklıma Luke un dedikleri gelmişti. Ashton bunu kesinlikle istiyordu.
“Pizza?”
“Pizzayı sonra hallederiz” dedi Ashton mırıltılarla, dudakları hala kulağımın altında kitlenmiş gibiydi.
En az Ashton kadar hoşuma gitti ama bunu istemediğime eminim. Ashton büyük ihtimalle birçok kızla birlikte olmuştur. Ashton la birlikte olmak isterim ama kesinlikle şuan olmaz. Sadece korkuyorum. Bunun için hazır değilim ve umarım Ashton bunu anlayışla karşılar.
“Bir şeyler yapabilir miyiz acaba?” Yattığım yerden doğruldum.
“Bütün hafta sonu evde tekiz ne yapabiliriz acaba? Parti falan mı?” Ash bana küçük bir çocukmuşum da konuşulan hiçbir şeyi anlamıyormuşum gibi gülümsedi.
“Evet!” Kanepenin üstünde zıpladım, umarım Ashton da benim kadar isteklidir. Hiç istemediğim kadar istekliyim çünkü.
“Ciddi misin?” Ashton kaşlarını kaldırarak bana baktı.
“Neden olmasın? Daha önce hiçbir partiye gitmedim. Ve kendin dedin bütün hafta sonu birlikteyiz” Doğruyu söylüyordum, daha önce hiç bir partiye gitmemiştim ve hiç deneyimim yoktu.
“Gerçekten parti mi yapmak istiyorsun?” Saçlarını kirlenmiş saçlarında dolaştırarak dağıttı.
“Yani neden olmasın ki?” Gözlerimi devirerek ona baktım. Ashton ın bunu neden yapmak istememesini anlamıyorum, kararsız duruyordu ama önceden harika partiler düzenlediğini duymuştum. Biraz kırılmış gibiydi ama benim bu gece için harika planlarım vardı.
“Tamam, pekala. Hadi parti yapalım.” Ashton cebinden telefonunu çıkardı ve hızlıca belki birazda sinirli bir şeyler yazmaya başladı.
“Peki.” Etrafta oyalanacak şeylere baktım. “Şimdi ne yapıyoruz?”
“Birkaç arkadaşıma gelirken içecek almasını söyleyeceğim, şimdi herkesi haberdar etmeliyiz.” Bu konular hakkında hiçbir bilgim olmamasından dolayı kendimi salak gibi hissetmiştim. Bana bırakın, kimse daha önce böyle bir parti görmedi. İşte ilk kural bu
“Bu mu yani?”
“Evet, yiyeceğimiz yok çünkü bu durumu daha berbat hale getirir.” Hala telefonunda bir şeyler yazıyordu. “Kırılabilir eşyaları bodruma kaldırmamız gerek bir süre onlara ihtiyacımız olmayacak.”
“Ah, o kolaymış, ben yaparım.”
“Ben bu işte uzmanım Stella” Ashton bana doğru gülümsedi. Telefonunu arka cebine koydu ve bana doğru yaklaştı.
Ellerini kalçama koydu ve beni daha yakınına çekerek vücutlarımızı birleştirdi. Ellerimi onun kaslı göğsüne koydum ve ona doğru başımı kaldırdım. Bir süre bakıştıktan sonra dudaklarını yavaşça dudaklarıma değdirdi.
Aramızda daha samimi bir şeyler hissettim, ellerimi saçlarına götürdüm. Kimi öptüğümün bir önemi yok bunu yapmayı seviyorum. Ashton dudaklarını yumuşak hareketler yaparak hareket ettiriyordu, ne çok hızlı ne çok yavaş tam kıvamında. Bu yeni bir şey yada değil ama bunu sevdim.
Ashton ın telefonu cebinden titreşti, ayrılmakta zorluk çeksek de telefonundaki bilinmeyen numaraya baktı. Yüzü şaşkınlık ve endişeliydi, sonra bana baktı
YOU ARE READING
Fall. |Türkçe Çeviri
Fanfiction"Düşmekle ilgili bir sorunun var, değil mi?" "Hiç bir fikrin yok." Okuyucu sayısı on yedi milyonu geçen bir fanfiction hikayesi. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; fivesaucewhoopr'e çeviri hakkı, kişisel olarak sahibimdir.
