Bölüm 16.

1.2K 126 14
                                    

Geçen bölümde yine çok az yorum vardı, yorumlar artsın lütfen.

İyi okumalar...

-----

"Sır tutmakta iyi misindir?" Luke her zaman oturduğumuz yere yemek tepsisini koydu.

"Sanırım." Dedim sorgulayarak.

"Tamam, yarın bize gel." Luke başını salladı. Kutu kolasını açıp bir yudum alarak, gülümsedi. 

"Ne?" Diye sordum neden bahsettiğini anlamayarak. 

"Soru sorma." Luke beni durdurmak için elini kaldırdı. 

"Kafam karıştı." Kahkahamın dudaklarımdan dökülmesine izin verdim. Ne olduğunu cidden anlamamıştım.

"Eğer bunu şimdi söylersem eğlenceli olmaz." Luke gözlerini devirdi. Kafasının arkasına kollarını koyarak, sandalyesinde geriye yaslandı. 

"Eğer senin planlandığın şey hakkında karar verirsem?" Luke'a tek kaşımı kaldırarak sordum.

Luke dudağını ısırarak yere batı ve takrardan gözlerini bana çevirdi. Kaşlarını kaldırıp dudağını ısırmasına dayanamamıştım. Hiç bir çabada bulunmadan bu kadar çekici görünmesinden nefret ediyordum. Gerçi bu onun her zaman ki haliydi.

"Memnun olacaksın, seni tanıyorum." Luke zorlukla başını salladı.

Kollarını geriye atınca geçen haftaki çürükleri açığa çıktı.

"Nasıl olduğunu hiç bir zaman anlatmayacaksın, değil mi?" Bileğini işaret ettim.

"Zaten sana bunu anlattım." Yüzüne endişeli bir ifade yayıldı.

"Hayır, bana doğruyu söylemeni istiyorum," dedim. Luke'a her şeyden çok inanmak istiyordum ama bir şeyler sakladığınında farkındaydım. Bunu ona yapanın Ashton olmadığını biliyordum.

"Sana doğruyu söylüyorum. İsa, Stel. Bunu daha önce konuştuğumuzu düşünüyordum." Luke bileğini kapatarak titrek bir nefes dışarıya verdi.

"Sana inanmıyorum." Masanın üzerinden Luke'a uzanarak eğildim. Kolunu geri çekti ve sandalyesinde yaslanarak benden uzaklaştı.

Luke başını salladı. "Lütfen bana güvenebilir misin?" Diye fısıldadı. 

"İsterdim, ama bunu zorlaştırıyorsun. Uyuşmuyorlar. Bunları Ashton yapmadı." Vazgeçerek geriye çekildim.

"Lütfen, Stel. Ben iyiyim." Luke mırıldandı. Sandalyesini öne doğru çekti, bir kaç saniye öncesine göre sakinleşmiş gibiydi.

"Hayır, değilsin." Bir kaç saniye önce söylediklerini hatırlayarak cevap verdim. Luke hiç bir zaman gerçekten iyi olmamıştı.

"Evet, iyiyim, Stel! Sen benim bakıcım falan değilsin, benimle ilgilenmene ihtiyacım yok!" Sandalyesini tekmeleyerek ayağa kalktı. Bana uzun süre bakarken ayağa kalkmadan bende onun bakışlarına karşılık verdim. Bir süre arkasını döndü ve yemekhaneden çıkarak beni yalnız bıraktı.

Peşinden gidip gitmemekle ilgili kendimle bir iç savaş halindeyken sandalyemde oturmaya devam ettim. Luke'un peşinden gitmek için bir şansım vardı ama o sırada birinin yanıma oturduğunu hissettim.

"Selam, geciktiğim için üzgünüm. Öğretmenlerden biriyle bir araya gelmek zorunda kaldım da." Sanki buraya gelmek için koşturmuş gibi soludu Ashton. Sandalyemin arkasına kolunu koydu ve yavaşça belime kaydırdı.

Fall. |Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now