Bölüm 17.

1.1K 106 8
                                    

"Ashton kes şunu, gıdıklanıyorum." Gülerek Ashton'ın karnımdaki ellerini ittirmeye çaıştım.

Ashton sessizce gülerek devam etti. "Hoşuna gidiyor."

"Kendine bunu söylemeye devam et." Diye fısıldadım. Ashton'a bakarak, gülümsedim.

Ben bile ne kadar süredir yatağımda bu şekildeydik bilmiyordum. Sonuna Ashton vakit geçirmemimizi uygun bulmuştu ve evime gelip yatağımda mümkün olduğunca çok film izleyip, geceyi burada geçirebileceğimizi düşünmüştük.

Ashton ile zaman geçirmek güzel olmuştu. Aramız eskisi gibi kötü değildi ve bütün geceyi onunla geçireceğim için mutluydum.

"Hiç uyuyacak mıyız?" Ashton etrafıma sardığı kollarını sıkıştırdı.

"Neden? Yorgun musun?" Surat asarak sordum.

"Hayır ama senin olduğuna bahse girerim." Diyerek sırıttı. Saçları gözlerinin önüne düşünce hızla başını salladı.

"Ben asla yorulmam."  Karşılık vererek gülümsedim.

"Eminim öyledir. Her telefonla konuşmamızda uyuya kalıyorsun." Alay etti.

"Çünkü beni sıkıyorsun." Dedim, bende alayla.

"Ah, ben mi?" Ashton bir kaşını kaldırdı. Daha sonra, hafifçe güldü, rahat bir pozisyona geçmek için ağırlığımızı değiştirdik. Başımı Ashton'ın kucağına koydum ve o da bana sarıldı.

"Hep video oyunlarından bahsediyorsun. Bunun için Michael'ı arayabilirsin." Şaka yaparak söyledim. Ashton ve Michael'ın kişisel konuları hakkında konuşmak gibi problemleri vardı.

"Michael benim kız arkadaşım değil." Gülerek eğildi ve başımı öptü.

"Ah, kapa çeneni." Koluna vurup gözlerimi devirdim.

"Bekle, bunu duydun mu?" Ashton sordu. Kalkıp oturarak odanın etrafında baktı. 

"Neden bahsediyorsun?" Ben de oturarak sordum. 

"Kapıda biri var gibi geliyordu." Ashton dedi. 

"Sanmı-" Ashton ben daha cümlemi bitiremeden parmağını dudaklarıma koyup beni susturdu.

"Birisi kapıyı çaşıyor." Diye fısıdadı. Sessizlik hakim olunca sesi bende duymuştum.

"İddiasına girerim ki sadece beni korkutmaya çalışıyorsun." Pek de rahat olmayan bir şekilde içimi çektim. Bunu yapmak için saat gerçekten geçti.

"Çalışmıyorum! Bir şey duydum!" Ashton savundu. "Git kapıya bak!"

"Hayır, yapmam! Kapıyı açmayacağım. Saat sabah iki gibi." Başımı salladım.

"Stella, git kapıya bak. Muhtemelen Michael'dır ve merdivenlerden konuştuklarımızı dinliyordur." Ashton güldü ve kalkmam için kollarını çekti.

Ashton büyük bir nefes verdi ve yattağımdan tırmandığında bende kalktım. Ashton'ın beni yalnız bırakmayacağını biliyordum, düşünüyordum, kapı tekrar çaldığında Ashton ile tartışmaya hazır gibi görünüyorduk.

Rahatsız ve birazda sinirli bir şekilde diğer tarafından geçtim ve kapıya ürüdüm. Bu saatte gelmesini beklediğim son kişi Luke'du.

Luke'un beni görünce yüzünde büyük bir sırıtma oluştu. Daha sonra onu buraya getiren şeyin ne olduğunu hatırlamış gibi yüzü düştü. Yanında hiç bir şey yoktu. Sadece üstünde kapşonlu bir polar ve ceket, altında ise eşofman vardı. Uykulu görünüyordu. Mavi parlak gözleri bu sefer kızarmış ve şişmişti. Onu buraya getiren ne olursa olsun, iyi değildi.

Fall. |Türkçe ÇeviriOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz