Bölüm 15.

1.4K 128 6
                                    

Hepinize iyi bayramlar! Bu bölüm geciktiği için özür dilerim. Bu hafta ilk okul günümdü. Yetiştiremedim bu yüzden. Bilgisayara girmeye bile vaktim olmadı. Tekrar özür dilerim bunun için. Hepinize tekrardan iyi bayramlar dilerim.

Keyifli okumalar...

-----

Genellikle Cumartesi gecesi yaptığımın aksine yani Ashton'la onun evinde takılmak yerine Luke ile sinemaya gitmiştik. Ashton sabah aramıştı ve ailesi işi olduğu için ailesi ile birlikte takılması gerektiğini söylemişti. Pek umursamamıştım çünkü Ashton ile "takılmaktan" gerçekten yorulmuştum.

Normalde Ashton'ın işleri çıktığında Michael'la takılırdım ama bu sefer kararımı değiştirmiştim. O son zamanlarda gerçekten çok uzaktı ve bu tuhaftı. O herkesten ziyade Ashton ile yakın görünüyordu. Bu yüzden dairemde annem ve abimle tek başıma zaman geçirmek istemediğim için Luke'u arayıp neler yapabileceğimize bakmıştım. Çalışmasına rağmen beni gelip onunla birlikte oturmaya davet etmişti.

Bir taburenin üzerinde sırtımı duvara yaslamış bir şekilde oturuyordum. Luke da yanımdaki taburede oturuyordu. Son 20 dakika boyunca ayaklaıyla beni itmeye çalıştığı için artık ayaklarını sandalyeme desteklemişti. Geç olmuştu, neredeyse kapatış saatiydi. Uzun zamandır burada oturuyorduk ve sonunda gideceğim için mutluydum.

"Lütfen Stel, sadece tabureyi itmek istiyorum." Luke kahkasını bastırarak yalvardı.

"Neden?" Diye sordum. Kendimi tutmak için tabureye tutundum.

"Çünkü düşüşünü görmek eğlenceli olacak." Luke omuz silkerek taburemi tekmelemeye devam etti. Dudaklarını yalayarak ayaklarına yoğunlaştı.

"Düşmek istemiyorum." Gülerek, başımı salladım. 

"Evet, bunu anladım."  Luke gözlerini devirdi. "Zaten bunun için bu kadar uğraşmamın sebebi de bu."

"Çok gülünçsün." Güldüm. Luke beni yanıltarak ayaklarıyla sandalyeyi çekti ve onun ayaklarını tekmeledim.

"Sadece senin için." Dudaklarında büyük bir sırıtma oluşurken bana baktı. Gömleğini düzeltti ve tekrar ayağa kalktı.

Luke, boğazını temizledi. "Şey, peki Ashton nasıl?"

Aşhton deyice yüzümdeki gülümseme birden durdu. Herşeyin harika gittiğini söylemek istedim ama bu mümkün değildi. Ashton  ile ilişkimiz garip bir evredeydi ve o garip davranıyordu, ama neler olup bittiğini düşünmemiştim. Ashton'la ilgili bir şeylerin olduğunu hissediyordum ki buna parmak basamazdım.

"Ah..." Cevap vermeden önce gözlerimi Luke ve zemin arasında hareket ettirdim. "O iyi."

Luke usulca güldü. "O kadarda emin görünmüyorsun."

"Bilmiyorum, Luke. Sadece... o-o söylediği kişi değilmiş gibi... hissediyorum." Bunu açığa vurarak içimi çektim.

"Evet," Luke alay etti. "Değil."

"Ne demek istiyorsun?" Diye sordum ve Luke gözlerini büyüttü.

Artık onun bir şeyler gizlediğini biliyordum.

"Demek istediğim şey," Luke öksürdü. "Bana gerçekten davranış şekli tam bir pislik, ama sana karşı değil. Senden çok hoşlanıyor."

"Benden henüz hoşlanıyor, benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor." Luke'a baktım. Gergince alt dudağını ısırarak ayaklarına bakıyordu. Dudağı ve gözü daha iyi görünüyordu, Ashton ve Luke'un o kavgasından beri bir hafta geçmişti. Onun incindiğini söyleyebilirdik.

Fall. |Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now