Bölüm 5.

2.2K 148 15
                                    

 Başka bir cumartesi, öğleden sonra yine oturma odamızda Luke ile matematik ödevi üzerinde çalışıyorduk.

Bu ders çalışma olayı iki ay önce başlamıştı ve nihayet Luke'la biraz da olsa arkadaş olmaya başlamıştık. Sadece Calum'un tavsiyelerini dinleyerek Luke'a zaman vermeye karar vermiştim. Onun arkadaşlıklarla sorun yaşadığı besbelli açıktı, bunun için onu buna itmek gerekiyordu. Gerçekten o kadar kötü değildi, bana yavaş yavaş ısınıyordu ve ne kadar zaman aldığı gerçekten umrumda değildi.

"Hayır, Stel," Luke kıkırdadı. Kucağımdaki deftere elindeki kalemle vurdu. "Her şeyi 3 ile çarpmalısın."

"Bu çok aptalca." Defteri yere attım. Daha önce bir kez daha bu dersi almıştım ve yine hayal kırıklığına uğramıştım.

"Onu al." Luke inledi. Ağırlığını değiştirdi ve bacaklarını koltukta yukarı uzattı.

"Şimdi biraz ara verebilir miyiz?" dediğimde kafama yastık attı.

"O kadar da zor değil." Luke hafifçe güldü. "Otur."

Yasığı aldım ve Luke'a baktım, "Senin için zor değil. Sen matematikte harikasın!"

"Eh, Stel. Herkesin doğal olarak beceri düzeyleri vardır ve ben sadece matematikte doğal olarak iyiyim. Seninde yalnızca biraz yardıma ihtiyacın var." Bana dokunacak gibi elini ileri getirdi ama hemen geri çekti.

"Matematik aptalca. Bunu gerçek dünyada ne zaman kullacağız ki?" Ellerimi havaya kaldırdım.

"Ben matematiği işte kullanı-" dediğinde Luke'u kestim. Sorduğum soru söylemseldi. Okulda geometri sınıfımda bu soruyu soranlar olurdu ama öğretmen hiç bir zaman tam olarak cevaplamazdı. Çünkü gerçekten verecek cevabının olmadığını biliyordum.

"Aslında istediğim cevap bu değildi." Güldüm. Luke omuz silkti ve gözlerini devirdi.

"Eğer hergün matematik kullanmak zorunda kalacağın bir mesleğin olursa?" Luke sordu.

"Yapmayacağım." Henüz ne olmak istediğimi bilmiyordum ama kesinlikle matemaik dahil olmayacaktı.

Luke konuşmadan önce birkaç dakika sessizlik geçti. "Tamam, iyi. Bir ara verelim."

"Yaşasın!" Coşkuyla televizyonu açmak için ilerleyeceğim sırada Luke beni durdurdu.

"Hayır, benimle gel." Bileğimden tuttu ve beni mont ve ayakkabılarımızın olduğu ön kapıya götürdü.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordum. 

"Eşyalarını giy." Luke beni bıraktı ve ayakkabılarını giymeye başladı.

"Nereye gidiyoruz?" Oturdum ve ayakkabı bağzıklarımı bağlamaya başladım.

"Yüce İsa, Stel. Bu kadar çok soru sormayı kes." Luke başını salladı. Luke'un sorduğum sorulardan rahatsız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim ama bunu durduramıyordum.

"Şey, üzgünüm ama biri beni bilmediğim bir yere götürünce 100% rahat hissetmiyorum ne yazık ki!" Kalkıp kendi ceketimi giydim ve Luke'unkini de ona attım.

"Sen bana güvenmiyor musun?" Luke sordu. Elimi yakaldı ve yere doğru çekti. Leke elime dokunduğunda hissettiğim kıvılcımı görmezden gelmeye çalıştım.

"Demek istediğim tam olarak bu değil." 'Tam olarak' kısmını vurguladım. Luke'a güvenip güvenmediğimden emin değildim. İkimiz sadece daha samimi olmaya başlamıştık ve Luke beni hiç incitmemişti. Ama beni götüreceği yer güvenilirmiydi, bilmiyordum.

Fall. |Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now