Sonunda son ders bitmişti ve eve gidebilecektim. Birisi omzuma dokunduğunda kitaplarımı düşürdüm. Arkamı döndüm ve karşımdaki insan beni şaşırtmıştı
“Selam” dedi Luke, hafifçe gülümsedi. Onu 4 gündür görmüyordum, pazar sabahı evimden ayrıldığından beri okula gelmemişti. Onun hakkında endişenlenmeye başlıyordum. Onu son gördüğümden beri aynıydı; gözleri kırmızı, kıyafeti ve saçları dağılmış halde, günlerdir uyumamış gibiydi. Bana neler olduğunu söylemesini umuyordum.
“Selam, nerelerdeydin?” diye sordum. Luke la aynı anda kitaplarımı toplamak için eğildik, parmaklarımız birbirine değdi ve o hızlıca geri çekti.
“Evde” diyerek omuz silkti. “Bugunde evdeydim, buraya seni götürmeye geldim.”
“Neden? Bir şey mi oldu? Sen iyi misin?” Her zamanki gibi soru bombardımına tuttum. Luke un sorunlarını çaktırmamasına şaşırmıştım.
“Eğer sana dürüstçe cevap verirsem gene bana bağırmaya başlayacaksın” Yere bakarak konuştu.
“O zaman yalan söyle” dedim, son kitabımıda çantama sıkıştırırken.
“Harikayım, her şey güzel ve endişelenmeni gerektirecek bir şey yok.” Başını kaldırdı, yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.
“Luke” dedim. Luke elimi alıp parmaklarımızı kenetledi.
“Efendim?” diye mırıldandı. Tekrar aşağı bakmaya çalıştı.
“Bu kadar çok çalışmayı bırakmalısın” dedim başımı sallayarak.
“Özür dilerim.” Luke un sesi sanki ciyaklamış gibiydi.
“Özür dilemene gerek yok.”
“Özür dilemek istiyorum çünkü sen ve Ashton kavga ettiniz. Aranız şimdi iyi mi?” diye sordu. Luke parmaklarımla oynarken elimi çekmiştim.
“Biz iyiyiz. Sadece küçük bi kavgaydı, diğerlerinden kötü değildi.”
“Bu iyi.” dedi, zorlukla duyulabilir bir sesle.
“Beni nereye götüreceksin? Sen bana cevap ver bende senle geleyim.” Konu Ashton olunca konuyu değiştirdim, Luke bunun hakkında konuşmak istemezdi.
“Sadece seni görmek istedim.” diye mırıldandı.
“Ayy, beni mi özledin yoksa?” Luke a takıldım.
“Off, hayır.” diye dalga geçti. “Eğer benim için hiç matematik ödevin varsa, seni görmek isteyebilirim, dört gündür okulda yoktum. Mahrum bırakıldım.”
“Gerçekten matematik ödevim için teklifte mi bulunuyorsun?” Gülmüştüm. Her ne zaman Luke bana matematik için yardım edecek olsa bunu sadece benim için yapıyordu.
“Ya da sadece yardım etmek istiyorumdur.” dedi, Luke sırıtıyordu.
“Eminim ki bundan daha fazlası.” Güldüm.
“Kütüphaneye mi gitmek istersin, yada başka bir yere?” Fısıltıyla konuştu. Alnıma doğru yaklaştı ve alınlarımızı birleştirdi. Kulaklarımdan aşağı doğru boynuma indi ve küçük öpücükler kondurdu.
Etrafıma baktım ve Ashton ın koridorda olup olmadığını kontrol ettim. Okuldan sonra dolabımın önünde buluşacaktık. Sanırım Luke ve beni böyle görmekten pek hoşnut kalacağı söylenemez. Zaten Luke ve benim koltukta uyumamıza bile aptalca davranmıştı. Bunu hayal bile edemiyorum. Ama ona zarar vereceğini sanmam.
“Pekala, istersen bizim eve gidelim.” Dedim. Luke hemen ellerimizi ayırdı. Bunun toplum içinde olduğumuz için bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum.
YOU ARE READING
Fall. |Türkçe Çeviri
Fanfiction"Düşmekle ilgili bir sorunun var, değil mi?" "Hiç bir fikrin yok." Okuyucu sayısı on yedi milyonu geçen bir fanfiction hikayesi. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; fivesaucewhoopr'e çeviri hakkı, kişisel olarak sahibimdir.