Veda

229 38 8
                                    

Medyadaki şarkı bölüme cuk 👌 yani.

Onu tanıdığıma, her şeyini bildiğime çok emindim ama dediğim gibi, o ardı arkası kesilmeyen bir matruşkaydı. 

Cenazeden sonra o işe yaramaz ve aslında benim yaşamıma değil de ölümüme sebep olan akciğerleri bana takmışlardı. Tanrı şahit ya, ondan bir parça taşıyor olmam ancak bu kadar yakardı canımı. Onun ölümü olan akciğerler bana tamamen uyum sağlamıştı, yalvarmıştım tanrıya ama olmamıştı, yaşıyordum. Bu da normaldi çünkü akciğer aslında bana göre seçilmişti zaten.

Kendimi toparlayabildiğimde -ki inanın bu aylar sürmüştü.- kendimde odasına girecek kadar güç topladım. Adımlarım aşındırdığım 305 numaralı odaya doğru yaklaştığında büyük bir tereddütle odasına girdim.

Aylardır odası hala duruyordu çünkü ben ailemin gücünü ilk defa kullanmış ve bu odayı kullanım dışı bırakmıştım. Tüm eşyaları hala buradaydı ve ben odanın boşaltılmaması için büyük uğraşlar versem de ilk kez geliyordum.

Adımlarım bu sefer hiç tereddüt etmeden bilgisayarına doğru gitti ve ben aylar önce onun oturduğu sandalyeye oturdum. Neredeyse bambaşka olan görünüşümün bir önemi yoktu, annem tarafından kesilmiş saçlarım, oldukça zayıflamış bedenimle aslında aynı kişiydim ama bir o kadar da farklıydım. Elimi uzatıp bilgisayarını açtım ve şifresini girerek dediği gibi son sekmeyi açtım.

Her şeyi bekliyordum, inanın bana her şeyi bekliyordum ancak ekranda birden güzel yüzünü görmeyi beklemiyordum. Şokla sandalyeden geriye yaslandım ve elimi kalbimin üzerine koydum. Tanrım, size yemin ederim bedenim özlemden yanmış, kalbim teklemişti. O hep nefes kesiciydi zaten, yine ve yine onu gördüğümde bedenim kontrolünü kaybediyordu.

Titreyen ellerimi klavyeye götürdüm ve videoyu başlattım.

"Merhaba hyung!" dedi coşkulu sesiyle. Her zamanki gibi yaşam doluydu, her zamanki gibi çok güzeldi. 

"Bu videoyu aldıysan, ben o ameliyata girmişim demektir. Yükleyip yüklememekte çok kararsızım çünkü." Tam oturduğum yerde oturuyordu. Arkasında düğünümüzden kalan süslemeler hala duruyordu ve bu bana videonun o gece çekilmiş olduğunu düşündürdü. 

"Sonucunu bilmiyorum, risklerden elbette haberim var ama hyung denemek istiyorum. Senin için, bizim için ve geleceğimiz için denemek istiyorum. Üzgünüm, bu konuda bencillik yapacağım." Gözüne kadar giren uzun saçı çekmek için elini kaldırdığında şu anda boynumda olan ancak o zamanlarda parmağında taşıdığı yüzüğü gördüm. Birden çoktan vücut ısıma alışmış kolye cayır cayır yandı sanki. Benim gibi kameradan kendini izlerken o da yüzüğünü görmüş olmalı ki güzel yüzü birden apaydınlık oldu. O taptığım dişleri göründü ve heyecanla elini kameraya gösterdi.

 "Evlendik! Hyung, rüya gibi ama evlendik biz. Tamamen benimsin, tamamen seninim. Şuna bak, aynısı sende var değil mi? Tanrım... çok güzel."

Sanki görüyormuş gibi başımı salladığımda bir yandan gözlerimden yaşlar akıyor ancak bir yandan da gülümsüyordum. Hala parmağımda olan yüzüklü elimi ekrandaki eliyle birleştirdim. Sanki hissetmiş gibi yeniden gülümsedi ve utangaç bir şekilde dudağını ısırdı.

Biraz yana kayarak odasını eliyle gösterdi. "Burası cennet gibi hyung, uyuyamıyorum bile etrafı incelemekten. Yıllardır bu odadayım, ilk defa gözüme bu kadar güzel geliyor." Çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordum ama kendimi tutamıyordum. Tekrar başımı salladım, onun olduğu her yer benim cennetimdi. Aslına bakarsanız o cennetin ta kendisiydi. 

Star Of My Life|YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin