Acıları 'Paylaşmak'?

278 43 1
                                    

Hastanede kaçıncı geçirdiğim gündü bilmiyordum, bir süre sonra saymayı da bırakmıştım zaten.

Babam hastanedeki piyanoyu aşağı, hastaların sesten rahatsız olmayacağı bir yere kaldırtmıştı burada olduğum süre boyunca sıkılmamam ve çalmam için. Ben de günümün bir kısmını Jeongguk'la geçirirken onun dinlenmek için yanımdan ayrıldığı zamanlarda da bu bana özel alana gelip piyano çalıyordum.

Şimdiden çok bunalmıştım, sürekli birileri gelip solunumumu falan kontrol ediyordu, sigarayı bırak içmeyi ağzıma alamıyordum ama yine de bunlara katlanıyordum. Savaşmak için söz vermiş olmama rağmen iyileşmek için özel bir çaba sarf etmiyordum ancak yapılanlara da sesimi çıkarmıyordum en azından.

Küçüklüğümden beri çaldığım bir bestem vardı. Ne zaman annem ve babam yanımda olmasa, kendimi o notaları çalarken bulurdum ve o zamanki aklımla bu besteye 'yalnızlık' adını vermiştim.

Yine o notaları çalarken yanıma birinin oturduğunu hissettim, parmaklarım olduğu yerde dururken Jeongguk'a döndüm. Biraz şaşırmıştım, burayı benden başka bilen biri olduğunu sanmıyordum bile.

"Sen nereden buldun burayı?"

Gülümseyerek birkaç notaya dokundu. Öylesine elini gezdirdi notalarda ve ardından bana dönüp omuz silkti. "Hep buraya geliyorsun, fark etmeyeceğimi mi sandın?"

Beni mi izliyordu yani? Bunca zamandır, yalnızlık adını verdiğim besteyi çalarken bundan haberi var mıydı? Size onun ne kadar özel olduğunu anlatmak için daha ne yapabilirim? O tamamı ile mükemmel biriydi. İnsan olamayacak kadar kusursuzdu ama melek olamayacak kadar da gerçekti.

"Yakalandım demek." dedim onun gibi gülümserken.

Yüzümde gezen bakışları bir an hüzünlü bir hal aldı. "Hyung, hep hüzünlü şeyler çalıyorsun. Seni mutlu eden hiçbir şey yok mu?"

İç çektim ve cevap vermek yerine onu da elinden tutup kaldırdım. "Odandan bu kadar uzun süreli ayrılmamalısın. Gidelim hadi." İtiraz etmeden kalktı ve ben geldiğini görmeme rağmen elini bırakmadım. O ve onun sıcaklığı benim cennetimdi, buna aciz bir şekilde muhtaçtım.

Onun odasına ilk girişim, hayatını geçirdiği o 305 numaralı odayı ilk görüşüm de o gün oldu. Genelde benim odamda takılırdık çünkü benim kadar uykucu değildi o. Ben uyandığımda o çoktan işlerini halletmiş oluyordu bu yüzden benim odama ilk o geliyordu. Hastanenin diğer yerleri de sterildi, ailem buna özellikle dikkat ediyordu ama bizim odalarımızda sürekli temiz hava akışı vardı. Sonuçta ikimiz de işe yaramaz akciğerlere sahiptik.

Odasına girdiğimde bir süre etrafı inceledim. Camın yanında bir masa,masanın üzerinde de bir sürü kitaplar vardı, odada küçük bir kitaplık da mevcuttu ve ona dair bir şeyi daha öğrenmiştim o gün. Kitapları seviyordu, yaşamayı sevdiği kadar.

Bir diğer öğrendiğim şey tam bir düzen takıntısı oluşuydu. Her şey milimetrik oranlarla etrafa yerleştirilmişti, her yer düzenli ve ferah duruyordu.

Yavaşça gidip yatağına oturdu ve kenarda duran oksijen maskesini takarak aptal akciğerlerine temiz hava gönderdi. Bir süre onu izledim, ardından maskeyi bana uzattı ama kabul etmedim. Ben alışıktım sonuçta.

"Sana bir soru sordum ama hala cevap vermedin." dedi maskeyi tekrar yerine asarken. Masasının sandalyesine oturdum yavaşça. Hareketlerimi bile kısıtlamaya başlamıştı bu sikik hastalık. (Üzgünüm sevgilim, daha dikkat edeceğim küfür etmemek için.)

"Sana öyle denk gelmiş, hem piyano dediğin hüzünlü olur. Rock değil ya." dedim biraz da geçiştirerek onu. Bunun için daha sonra çok pişman oldum zaten, elimde olsa tüm vaktimi onunla geçirirdim ama o an açıklama yapmaktan korkarak geçiştirdim onu.

"O çaldığın parça kime ait?" diye sordu onu geçiştirmemi görmezden gelerek.

Omuzlarımı silktim ve, "Ben besteledim ama sana verebilirim. Hem de ücretsiz." dedim göz kırparak.

Söylediklerime güldü ve yorgun bir şekilde yatağındaki küçük, şekilli yastığı bana attı. Yere düşmesine fırsat bırakmadan yakalayıp sarıldım yastığına. O kokan her şeye zaafım vardı zaten.

"O zaman bu parça benimse, bunu yalnızken çalma bir daha. Sadece ben yanındayken çal, tamam mı?" O an bunu neden söylediğini anlamadım ama, dediğini yaptım. O yanımda değilken bir daha asla çalmadım o besteyi.

Sebebini ise çok sonradan öğrendim. Notaları çalarken ki yüz ifadem, biraz hüzünlüydü sanki. Dedim ya, o tanrının dünya üzerine gönderdiği melekti. Yalnızken acı çekmemi istemedi. Biliyorsunuz ben de bayağı aptaldım, yalnızlık adını verdiğim bu parçayı onunla paylaştım ve o yokken çalmadım. Onunla acımı paylaştım, sanki kendi acıları ona yetmiyormuş gibi.

ficin tamamını medyaya koyduğum melodi ile okuyabilirsiniz aslında

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ficin tamamını medyaya koyduğum melodi ile okuyabilirsiniz aslında. Ben yazarken çoğunlukla onu dinledim ve benim yarattığım bu yoonkook evreninde, Yoongi'nin yalnızlık adını vererek daha sonra aşkıyla paylaştığı beste, bu.

Şimdiye kadar onların 'hastalıklı' evrenindeydiniz, tekrar görüşene kadar sağlıkla kalın.

-iksvorasay

Star Of My Life|YoonkookWhere stories live. Discover now