İlk Söz Verişim

325 43 10
                                    

Burada ne yaptığımı sorguluyor olmalısınız. Bazen ben de sorguluyorum ama yine de gelip size bunları anlatıyorum. Sebebini en sonunda söyleyeceğim.

O gece Jeongguk'la sabaha kadar konuştuk. Ondan etkilenmiştim ki aksi mümkün değildi zaten. Siz de ondan etkilenmemiş olsanız, burada olmazdınız sonuçta.

Ertesi gün, ben taburcu olacağımı ve boktan hayatıma geri döneceğimi düşünüyordum ama öyle olmadı. Tedavi planıyla birlikte babam girdi odaya, ciddiydi her zamanki gibi. Ona söylememem, gizlemem onu çok sinirlendirmiş olmalıydı ama benim üzerime de gelemiyordu. Herhangi bir krizi bedenim kaldıramayabilirdi.

Planı odadaki masaya koydu ve bana bundan sonra, iyileşene kadar orada duracağımı söyledi. Hadi ama, kabul edeceğimi düşünmüş olamazsınız, başından beri hastanelerden ne kadar nefret ettiğimden bahsediyordum. Üstelik benim iyileşmem imkansızdı bana göre, o çürük akciğerlerle ne kadar daha yaşabilirdim ki? Son günlerimi de dört duvar arasında mı geçirseydim?

Babamla büyük bir tartışma yaşadık ama o dediğim dedik, disiplinli ve kuralcı bir adamdı. Söyleyeceklerini söyledikten sonra beni takmadan odadan çıktı.

Onun için hayal kırıklığı olduğumu biliyordum. Kaç nesildir doktor olan ailenin sonuncu üyesi olan ben, hastanelerden nefret eden ve sırf bu baskı yüzünden üniversite bile okumayan biriydim.

O gittikten sonra bir çeşit sinir krizi geçirdim ve etrafı bir hayli dağıttım. Benim hayatımda, benim nefeslerimi bile kontrol etmeye çalışıyorlardı ve ben bundan çok yorulmuştum.

Odaya hemşirelerle birlikte o da girdi. Halledeceğini söyleyerek onları dışarı çıkardı ve ben köşede oturmuş ağlarken yanıma çöktü. Sesli sesli, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ve bu utanç vericiydi. Gülmeden, dalga geçmeden yanıma oturdu ve başımı göğsüne yasladı. Orada, ben sakinleşene kadar saçlarımı okşadı ve beni yatağıma yatırdıktan sonra etraftaki tüm dağınıklığı temizledi.

Çabuk yoruluyordu, nefesleri çabuk tekliyordu ve o bunu hiç umursamamıştı o gün. Bir günlük tanıdığı bir yabancı uğruna acı çekti. O da böyleydi işte, her zaman etrafını umursardı. Kendisinin yardıma ihtiyacı olmasına rağmen başkalarına yardım edebilmek için doktor olmak isteyen bir çocuktu, şaşırmamıştım yaptığına.

Daha sonra yatağıma oturdu ve bir süre kendine cesaret vermiş olmalı ki, yavaşça yanıma uzandı sonrasında. Tek kişilik hastane yatağına iki koca beden zar zor sığmıştık.

"Neden tedavi olmak istemiyorsun?" diye sordu bir süre sonra aramızdaki sessizliği bozarak.

Omuzlarımı silktim. "Hastaneleri sevmiyorum, tedavileri, ilaçları ve sürekli aynı yerde makinelere bağlı olmayı sevmiyorum. Burası beni iyileştiremez, ben burada daha çabuk ölürüm."

O ölüm kelimesinden nefret ediyordu. Onu da o an öğrendim zaten. Parmaklarıyla acıtmayarak ağzıma vurmuştu hafifçe. "Söyleme o kelimeyi. Hem, hyung neden pes ediyorsun ki? Savaşırsan, yaşarsın belki."

Jeon Jeongguk o kırılgan, saf ve masum bedeninin içinde aslında çok güçlüydü. Benden de, tanıdığım herkesten de daha güçlü.

Küçücük yaşında hastaneye mahkum edilmişti. Belki de hiç arkadaşı olmamış, doğru düzgün dışarı çıkamamıştı. Kirlenerek oyun oynayamamıştı ve nefesi kesilene kadar koşmanın o özgürlüğünü hiç hissedememişti. Hiç düşerek dizini yaralamadı belki, belki de hiç top oynayamadı.

Ellerimi başımın altına aldım ve derin bir nefes aldım. "Bana nasıl savaşabileceğimi öğretirsen, neden olmasın?"

Yüzünde güzel bir gülümseme oluştu ve serçe parmağını bana uzattı. "Söz ver, son ana kadar savaşacağız. Biz bu hastalıktan daha güçlüyüz, onu alt edebiliriz."

O an, parmağımı parmağına geçirirken neye söz verdiğimi pek umursamadım. Benim akciğerlerim çürümüştü çoktan, pek umudum yoktu yani ama yine de söz verdim ona. Savaşmak için, güçlü olmak için. Ama içten içe bildiğim bir şeydi öleceğim, doktorların, ısrarla çabalayan anne ve babamın da çok iyi bildiği bir şeydi.

Bu da ona söylediğim ilk yalandı kendimce. Özür dilerim sevgilim, senin kadar güçlü olamayıp savaşmak için çok geç kaldığımdan dolayı.

 Özür dilerim sevgilim, senin kadar güçlü olamayıp savaşmak için çok geç kaldığımdan dolayı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-iksvorasay

Star Of My Life|YoonkookWhere stories live. Discover now