"Gerçekler acıtır."

1.6K 112 91
                                    


Medya'da: Draco...
(Kendisi hem en sevdiğim karakter hem de en üzüldüğüm karakter olur.)

Herkes buraya en sevdiği karakteri yazsın bakalım neler çıkacak? 👉🏻👉🏻👉🏻👉🏻

___________________________________________

Göz yaşlarımın durmasına yardımcı olmayınca orada bulunan ağaçlardan birinin gövdesine sırtımı yasladım. Derken bir adım sesi duydum, bakışlarımı yukarı doğru kaldırdım. Biri bana doğru ilerliyordu...

☆☆

Gelen kişiyi daha önce gördüğümü pek sanmıyordum, şu kısa ömrümde toplamda kaç kişi görmüştüm ki zaten? Bir kez daha derin düşüncelere dalmak üzere olduğumun farkına vardığımda silkelenip ona doğru baktım.

Karşımda gördüğüm kişi muhtemelen benim yaşlarımda olan bir erkekti. Fazlasıyla parlak sarı saçlarıyla hiç uyuşmayan kızgın bakışları kendi içimde onu sorgulamama sebep oldu. Kimdi bu? Neden bana böyle bakıyordu? Neye olabilirdi gözlerindeki bu nefret? Bu çocukta bir şeylerin olduğunu hissediyordum ama bunun ne olduğu hakkında bir fikrim de yoktu.

Göz bebeklerim hızlı bir şekilde saçlarından tekrar bakışlarına indiğinde onun da beni göz hapsine aldığını fark ettim, gözlerini benimkilerden çekmeyince ben de çekme zahmetinde bulunmamıştım. Arkadan gelen kalın ses ikimizin de aynı anda sesin geldiği tarafa dönmemize neden oldu:

"Draco, gitme zamanı."

Adının Draco olduğunu öğrendiğim çocuk, sesin sahibi olan adam tarafından kolundan tutularak ona doğru çevrilmişti. Adamın saçları da aynı onunkiler gibi platin sarısıydı ama çok daha uzundu. Görünüşü ise muggle filmlerindeki kötü karakter imajını veriyordu.

Onlar beni görmelerine rağmen hiçbir tepki vermeden uzaklaşırken ben de havanın kararmaya başlaması sebebiyle eve gitmeye karar verdim. Anne ve babamı görme heyecanı yerini derin bir endişeye bırakmıştı artık, kendimi denizin üzerindeki başı boş bir sandal gibi hissediyordum. Sanırım tek yapacağım şey rüzgar beni nereye yönlendirirse oraya gitmek olacaktı, gerçi bunu sürdüremeyeceğimden adım gibi emindim ya...

Odamın hemen yanında bulunan ve evin diğer kapılarına oranla hem en hem boy olarak daha küçük olan kapıyı açarak içeri girdim, derin bir nefes aldım. Burası benim resim odamdı, ne zaman kendimi kötü hissetsem ya da bir çıkmaza girsem buraya gelir, büyü yaparken asam yerine tuvalimi ve fırçamı kullanırdım. Duvarda asılı duran aile portremizi gördüğümde yutkundum, bunu geçen yıl yapmıştım. O zaman için kendi kendime düşünmüş, madem anne ve babamı göremiyorum onları niye buraya getirmiyorum diyerek üçümüzü de resmetmiştim. En azından bir tabloda mutlu bir aileydik. Resmi duvardan indirdim, bir an onu parçalamak istesem de bunu yaparsam kendime saygısızlık edeceğimi düşündüm ve köşeye koyup üzerini bir bez parçasıyla örttüm. Artık burası çok daha iç açıcı görünüyordu.

Ardından gün içinde yaşadıklarım göz kapaklarıma koca bir ağırlık gibi çöktüğünde odama gidip cam kenarında bulunan geniş yatağıma uzandım. Sanırım aradan çok zaman geçmemişti ya da uykunun etkisiyle geçen zamanı algılayamamıştım bilmiyorum, uyandığımda diğer odadan kadın ve erkek sesleri geliyordu. Çok net duyulmasa da kelimelerin çoğunu seçebiliyordum. Annem ve babam çoktan gelmişti.

Sabah gördüğüm gazete haberleri aklıma geldiğinde bedenimi kaplayan gerginlik hissiyle pür dikkat onları dinlemeye başladım.

"Samuel'e kızını vermediğimizde bize sorun çıkaracağını düşünüyor musunuz Lordum? İsterseniz o yaşlı bunağın işini hemen bitirebilirim."

ᏰİᏒ ᏒİᎠᎠᏝᎬ ᎻİᏦᎯᎽᎬᏕİWhere stories live. Discover now