"İzlerini saklama çünkü onlar anılarının yansımalarıdır."

409 40 5
                                    


Linda odada oturmuş, güneşin batmasını bekliyordu. Gözlerini pencereden ayırıp sesin geldiği tarafa yani kapıya dikti. Günlerdir ne bu odadan çıkmış ne de başka bir şey yapmıştı. Bellatrix'in içeri girmesiyle sessizce bir of çekti. Onun soğuk ifadesine karşın Bellatrix her zamankinden daha mutlu ve heyecanlı görünüyordu.

"Biraz neşelen, Lord'umuz bugün dönüyor, yapılacak toplantıya senin de katılmanı emretti. Cissy ile sana birkaç kıyafet göndereceğim."

"Yine bir maskeyle mi?"

"Hayır, beklediğin gün geldi."

Bellatrix masanın üzerinde duran yemeğe baktı.

"Yine bir şey yememişsin. Bu şekilde bizi cezalandırmak istediğini düşüneceğim ama geçen gün iyi iş çıkardın Linda her ne kadar biraz geç olsa da."

"Birini öldürmem iyi bir şey mi sence?"

Bellatrix kendisine yöneltilen soruya cevap vermeden önce yavaşça ilerledi. Ardından suskunluğunu bozup cevap verdi.

"Henüz gençsin, kısa bir süre olsa da eskiden ben de böyle düşünürdüm. Fakat bunun üzerine geçen her gün bir tık daha alışacaksın ve gün gelecek yaptıklarının amacına ne kadar uyum sağladığını, seni ne kadar tatmin ettiğini fark edeceksin Linda."

Bellatrix'in ağzından çıkan laflarla gözleri dolan Linda annesine fark ettirmeden onları geri gönderdi. Belki de kendisiyle ilk defa babası hakkında olmayan bir konuyu konuşuyordu. Bellatrix kızının yüzünden bu ani duygu değişimini anlamıştı.

"Biliyor musun, bazen senin gerçek annem olmadığını düşünmeden edemiyorum. Benden nefret ediyor musun anne? Çünkü ben bu sorunun cevabını deli gibi merak ediyorum."

Bellatrix duyduğu sözcüklerin etkisiyle donup kaldı, yıllar sonra ilk defa bir cümle bir şeyler hissetmesine sebep oldu. O Linda'dan hiçbir zaman nefret etmemişti aslında, yalnıza onu hep kendinden uzak tutmaya çalışmıştı. Onu karnında taşıdığını fark ettiği günü hatırladı, Karanlık Lord'un varisinin annesi olduğunu fark ettiği günü... Ne kadar çok sevinmişti fakat ondan sonraki her gün bebeğinden biraz daha uzaklaşmıştı. Çünkü bu bebek onun hayattaki başarısızlığının bir göstergesiydi. Çok daha gençken Lord Voldemort'un ya da diğer bir deyişle Tom Riddle'a takıntılı derecede hisler beslemeye başlamıştı. Oysa o kusursuz yüz ve yeşil gözlere sahip olan Lord ona hiçbir zaman karşılık vermemişti, yalnızca ondan bir çocuğu olmasını teklif ettiği anı hatırlıyordu Bellatrix, o da safkan bir aileden geldiği içindi.

Linda karnındayken ona kendini tam yakın hissedememesinin bir diğer nedeni de bu çocuğu ne için doğurduğuydu, tek bir amaç için var olacaktı. Aynı zamanda da diğer hiçbir büyücü ya da cadıya benzemeyecekti. Bu durumda nasıl ona normal bir annelik yapabilirdi? Annelik kelimesinden bile ne anlamasını gerektiğini bilmiyordu o zamanlar. Belki kardeşleri Narcissa ve Andromeda bu iş için çok daha uygundular çünkü Bella her zaman duygularını saklayan ve sert biri olmuştu.

"Senden nefret etmiyorum çünkü ben senin annenim."

Linda'nın gözleri umutla ışıldadı bir an, annesinin hiçbir cevap vermeden çekip gitmesini beklemişti. Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu, işte içindeki küçük kız çocuğunu mutlu etmek bu kadar kolaydı. Bellatrix ne söylediğini fark edince kendine kızdı.

"Şimdi gitmeliyim, Lord'um birazdan gelir."

Söylediklerinin getirdiği telaşeyle odadan çıktı, Linda ise tekrar ayağa kalktı. Yaklaşık on dakika sonra tekrar kapı açıldı ve içeri Narcissa Malfoy girdi. Elinde birkaç kıyafet vardı, yavaşça odaya göz attı önce, sonra da Linda'ya tabii. Hiçbir zaman asil duruşunu bozmuyordu Narcissa, Linda neden bilmiyordu ama kendini bu kadına çok yakın hissediyordu.

ᏰİᏒ ᏒİᎠᎠᏝᎬ ᎻİᏦᎯᎽᎬᏕİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin