42.BÖLÜM "GİTMELER"

En başından başla
                                    

Seni öyle bir sevdim ki aslında... Kendime düşman oldum, belki sana düşman oldum, belki kardeşine; belki hayatımdaki herkese. Ama sen benim boktan hayatımdaki tek güzel şeydin Kuvars.

Hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım.

Sen beni sevmesen de bütün hayatım boyunca içimde taşıyacak kadar çok seviyorum seni ben...

Kelimeler lal olup aramıza sessizliği mühürlerken Kuvars ellerini başının arasına aldı. Saniyeler dakikalar, dakikalar belki saatlere evrildi ama başını kaldırıp gözlerimin içine bakmadı.

Ona tek kelime anlatmama izin vermedi.

En sonunda başını kaldırırken kan sinmiş gözleri öyle kötü görünüyordu ki, onun sağlığı için korktum. "Bunu yapmış olamazsın, hayır de, istemeden oldu, tehdit edildim de. Bilmiyordum de."

"Özür dilerim..."

Kuvars'ın hayal kırıklığının tadı boğazıma saplanıp kalırken öylece içimde kendime karşı olan birazcık öz saygıyı da yitirdim. Bilincim yitip gitmek üzereyken acı acı gözlerimi yumdum. "Nasıl öğrendin?"

"İhalede verdiğim değerin çok az üzerinde bir sayı söyleyerek K&E Partnership kazanınca, Haldun denen erkek orospusu bana başarısının sırrını söyleyiverdi, sen ve Eliza'nın yardımıyla."

Acı dengemi sarstı. "Biri kardeşim, biri sevdiğim kadın!" Kuvars inanamıyormuş gibi elleriyle yüzünü kapadı. "Aklım almıyor. Neden?"

Kuvars'ın ona bahaneler sıralamamı, hiçbir şeyi yapmadığımı söylememi istediğini biliyordum. Sonunda benden nefret edeceğini de biliyordum ama artık sadece gerçekleri anlatacaktım.

Ona sarılmak, onu parçaladığım gibi birleştirmek istedim ama buna yüzüm olmadığı için öylece durmaya devam ettim.

"Her şeye baştan başlamam gerekiyor."

Yüksek ateşten dolayı titreyen bacaklarımla zar zor yürüyüp kenardaki orta sehpaya zorlukla oturdum ve Kuvars'ın tam gözlerinin içine bakarken ağlama isteğimi hiçe saydım.

Kendim ettim, kendim buldum...

"Her şey benim yüzümden oldu aslında..." Yüksek ateşten dolayı bilincim gelip giderken hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım. Artık her şeyi itiraf etmenin zamanı gelmişti ve geçiyordu bile.

"Eliza'nın beni işten gönderdiği zamanı biliyorsun, hani Yiğit'in evindeyken gelip bulmuştun beni..." Kuvars'ın bakışları koyulaşırken zorlukla devam ettim. "Ondan sonra buraya yerleşti, aramızdaki mesele çözülmemişti, bana kötü davranıyordu."

Ellerim titredi. Şimdi Kuvars bütünüyle benden nefret edecekti.

''Birlikte katıldığımız ilk daveti hatırlarsın, orada, onu gördüm Eliza'yı..." Duraksadıktan sonra gözümden dökülen bir damla gözyaşıyla beraber Kuvars'a açıkladım. "Kılıç Keskiner'le birlikteydi. Onlar berabermiş..."

Kuvars'ın gözlerinden geçen ölümün sessizliğini gördüm. Elleri yumruk olurken sinirle ayağa kalktı. "Bana bana nasıl söylemezsin!"

Kuvars yumruğunu sertçe duvara geçirirken olduğum yerde korkuyla sıçrayarak ona baktım. "Sen Keskiner'leri biliyor musun, o şerefsizlerin tek bir tane legal işleri mi var? Nasıl gelip anlatmazsın lan bana bunu?"

Bilincimin kapanmaması için zorlukla çenemi sıkarken ona baktım. Söyleyecek tek kelimem yoktu.

"Yapamadım..."

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin