FİNAL : Vedanın Çağrısı

En başından başla
                                    

Cevap vermek yerine akan gözyaşlarını izlerken devam etti. "Eğer gerçekleri öğrenirsen, canının daha çok yanacağını düşündüm. Kendimi feda ettim."

Bir adım gerileyip söylediklerinden uzaklaşmaya çalıştım. Derin nefesler alıp daraldığım odada, kendime gelmek için çabaladım. Neredeyse ağlamaktan konuşamadığı bir hale geldiğini gördüğümde şaşkınlıktan hareket edemedim.

"Yemin ederim ki her zaman seni sevdim." Nefesi tıkanırken hıçkırıyordu. "Sadece sen mutlu ol diye iğrenç bir yalanın parçası oldum. Ama artık dayanamıyorum."

Gözlerinde öfkenin ateşi parladığında bana yaklaştı. "O şerefsizin senin yanında olmasına, hiçbir şey olmamış gibi sana bakmasına tahammül edemiyorum."

Kimden bahsettiğini anlamaya çalışırken deliriyormuş gibi hissettim. "Ben, Eylül ve onun yediği pislik yüzünden kendimi feda ederken o senin yanında hayatına devam ediyor. Kaldıramıyorum artık." Sesi gittikçe kesilirken gözyaşları asla durmuyordu. "Seni deli gibi severken senden kilometrelerce uzakta olmak canımı nasıl acıtıyor bilemezsin." Aramızdaki mesafeyi gösterdi. "Şu an bu kadar yakınında olmama rağmen herkesten daha uzağım."

Susması için elimi havaya kaldırdım. Yutkunmaya çalıştığım sırada konuşmaya devam etti. "Sensiz geçirdiğim her günün beni nasıl parçaladığını bilemezsin. Seni severken iğrenç bir yalanın altında her gün ezilmek beni nasıl yerle bir ediyor bilemezsin."

Cümlelerini kesen hıçkırıklar kalbimi delerken sessizdim. "Biliyorum. Çok acı çektin. Seni aldattığımı düşündün. Ama benim açımdan bak, hiçbir şey yapmamışken bu suçu üstlendim. Hatam yok iken hatalı gibi davranmak zorunda kaldım." Hıçkırdı. "Sen gözyaşları içinde "Yapmadım de" diye yalvarırken sana arkamı dönüp gitmek zorunda kaldım!"

Kollarıma yapışıp ellerimi tuttuğunda kendimi ona teslim ettim. Gözyaşları kollarıma akarken onu dinledim. "Yemin ederim böyle olmasını istemezdim. Sana yalan söylemek istemezdim. Nasıl bu hale geldik, neden böyle oldu bilmiyorum. Lütfen,  affet beni!"

Ener, perişan bir halde yüzüme bakıyordu. Gözlerinde umudun kırıntıları vardı. Dokunup, "Affettim," desem kırıldığı parçaları toplanacaktı. Bedeninde ve ruhunda altında kaldığı enkazın hasarlarını net bir şekilde görürken kalbimde çatlaklar oluştu.

İlk defa kalbimde bıraktığı kabuk bağlamış yaralar tekrar açılmadı. Sözleri beni derinden sarssada inancım kalmamıştı. Anlattığı şeylerin artık umurumda olmadığını fark ettim. Deniz aklıma gelirken ellerimi tiksinerek ellerinden çektim. Bir adım gerileyip kapıya yaklaşırken fısıldadım.

"Umurumda değilsin."

Gözleri şaşkınlıkla açılırken konuşmasına izin vermedim. "Ne sana ne senin söylediklerine inanmıyorum. Her şeyi geçtim inansam bile ne değişecek? Yaptıklarını affedeceğimi mi sandın?"

Olanlara inanamıyormuş gibi kafamı sağa sola salladım. "Kalbime yeni birini aldım. Deniz'i çok seviyorum. Sizin ihanetiniz bana bu kadar tecrübe olurken başkasına ihanet edebileceğimi mi düşünüyorsun?"

"Sana hiçbir zaman ihanet etmedim," dediğinde öfkeyle bağırdım.

"Ettin!" İşaret parmağımı suçlar gibi ona doğrulttum. "Sen ihaneti sadece aldatmak mı sanıyorsun?"

ASELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin