24. Bölüm: İhanetin Saplantısı

41.2K 2.5K 3.5K
                                    

''Hayatın, her zaman haklı çıkmasına...''

BÖLÜM 24

🎼 Little Mix - Little Me 🎼

Günümüz

İnsanların zihinlerini okuyamadığımız bu dünyada güvenebileceğimiz şey söyledikleriydi. Ağzımızdan çıkan her kelimenin gücü, insanlarla olan bağımıza göre değişirdi. Kelimeler, en sevdiğimiz insanların ağzından çıktığında çok güçlü olurdu. Kimisinin söylediklerini umursamazken kiminin bir kelimesi bizi yerle bir edebilirdi. Bazı hatalar için yapılan somut olaylara değil, ağzımızdan çıkan kelimelere bakmak yeterliydi.

Eylül, merdivenlerden düştüğünde ona olan öfkemin ve söylediğim kelimelerin zarar verdiğini düşünmüştüm. Kasıtlı olarak bir şey yapmamış olsam da sevdiğim birinin kalbinin kırılması için çabalarken, bebeğini kaybetmesinde kendimi suçlamıştım. Çok sevdiğiniz bir yakınınızın öldüğünü hayal edin. Düşündüğünüz ilk şeyin onunla yaşadığınız son an olacağına eminim. O an yaşadıklarınız bir an da o kadar değerlenirdi ki başka zaman önemsemeyeceğiniz bir kelimenin aslında ne kadar güçlü olduğunu fark ederdiniz.

Kalbimde hissetmediğim, öfkeyle ağzımdan çıkardığım kelimeler Eylül'ün bebeğinin ölmesine sebep oldu sanmıştım. Çevremdeki herkes ona bir an olsa bile inanmış, ''Asel gerçekten yaptı mı?'' diye düşünmüştü. İnsanlar bana, ''Bebek katili, canavar'' derken parçalara ayrılmış, onlardan kaçmaya çalışmıştım. Okulu bırakmış, aylarca evde düşünceler arasında boğulmuştum. Canımdan çok sevdiklerim bana inanmazken kendime olan güvenimi kaybetmiş, onu geri getirmek için benliğimi feda etmiştim.

Şu an öğrendiğim şeyin bebeğin o gün merdivenlerden düştüğünde ölmediğiydi. Kendi rızası ile bir sedyeye yatmış, kendisi bebeğini öldürmüştü. Sadece bana zarar vermek için kürtaj olmuş bedenini dinlendirmek yerine okula gelip bu zavallı planı gerçekleştirmişti. Beş yıl boyunca her anınızı beraber geçirdiğiniz, kardeş dediğiniz birinin bu kadar acımasız olabilmesini aklım almıyordu. Bunun için geçerli bir sebep bulamıyordum.

Karşımda dakikalardır beni izleyen Deniz ve Yağız'ın endişelendiğinin farkındaydım. Şaşkın bakışlarımı yerden kaldırıp ikisini izledim. Deniz'in kolumdan tutup bana seslendiğini yeni duydum.

''Asel!''

Onu duyduğumu anlaması için gözlerinin içine baktım. ''İyi misin?''

Bakışlarımı Yağız'a çevirdim. ''Yalan söylüyorsun?''

Bu sefer şaşırma sırası ondaymış gibi gözlerini açtı. ''Böyle bir konuda nasıl yalan söylememi bekliyorsun?''

Ellerimi saçlarıma götürdüm. ''Neden?'' Fısıldıyordum. Neden bana böyle bir komployu kuracak öfke ile yaşamıştı? Neden bebeğini aldırıp kendine bu acıyı çektirmişti? Neden?

Topuzumu tutan tokaları tek tek çıkarıp saçlarımı açtım. Diplerine masaj yaparken yüksek sesle konuştum. ''Neden? Neden böyle bir şeyi yapsın?''

''Sana gerçekleri anlatmak istediğim günü hatırlıyor musun?''

Cevap vermek yerine sadece kafamı salladım. ''O gün odada Ener ve Eylül kavga ederken söylediklerini duydum. Bana anlatmak zorunda kaldılar.''

Ağlayacak gibi hissediyordum. ''Hiçbir şey anlamıyorum, Yağız! Her şeyi baştan anlat.''

''Eylül, merdivenlerden düştüğü gün zaten kürtaj olmuş. Kendi doktoruna gitmek istediğini söyleyip duruyordu. Büyük ihtimalle anlaştılar ve böyle bir yalan söylediler. Hepimizi kandırmayı başardılar.''

ASELWhere stories live. Discover now