25. Bölüm: Düğünün Rüzgarı

47.3K 2.5K 4.3K
                                    

''Gerçeklere açılan kapılara...''

BÖLÜM 25

🎼 Sia - Titanium 🎼

1 ay sonra

Koluna atmak istediğim tekmeyi, havaya savurduğum sırada eliyle ayağımı tuttu. Bacağımı ters çevirdiğinde acı içinde bağırıp kendimi yere attım. Sırt üstü yerde yatarken derin nefesler almaya çalışıyordum. Elimdeki eldivenleri çıkarıp Mert'in suratına fırlattım.

''Senden nefret ediyorum!''

''Her zaman aynı hataya düşüyorsun,'' derken ukala bir şekilde sırıtıyordu.

''Kendimden nefret ediyorum!'' Yattığım yerde doğrulup oturur pozisyona geçtim. Her defasında hamlemi zamanında yapmayıp beni yormasına izin veriyordum. Normal zamanda kaybetmeyeceğim maçları yorgunluk yüzünden kaybediyordum.

''Kendine aşıksın!'' derken elini uzatıp kalkmam için yardımcı oldu.

''Bu konuda haklısın.'' Sinsice güldüğümde gözlerini devirdi. ''Lütfen kendini övmeye başlama.''

Elimle karnına vurdum. ''Artık gitmem lazım,'' derken duvardaki saate bakıyordum.

''Düğüne rağmen derse gelmen etkileyici!'' Beni alkışlamaya başladığında kollarımı havaya kaldırıp tüm tebriklerini kabul ettim.

''Çalışkan bir öğrenciyim!'' Yavaş yavaş soyunma odasına yürürken keşke okulda da bu kadar başarılı olsam diye düşünerek kendimi azarladım.

Mert ile kaçırdığımız dersleri telafi etmek adına son bir aydır deli gibi çalışıyorduk. Eski formumdan çok daha iyi bir hale gelmiş, aynadaki görüntümden zevk almaya başlamıştım. Taytım ve sporcu atletim içindeki bedenimi süzerken daha fazlasını istediğimi biliyordum. Bu akşam Deniz'in anne ve babasının düğünü olmasına rağmen burayı ihmal etmemeyi seçmiştim.

Duş alırken kıkırdamaya başladım. Zihnimde defalarca tekrarlamama rağmen Deniz'in anne ve babasının tekrardan evleneceğine inanamıyordum. Bir adamdan boşanıp tekrar o adamla evlenme düşüncesi bile çılgıncaydı. Sade bir nikah yapmak yerine düğün yapmayı seçmişlerdi. Hemde büyük bir düğün! Annem ve babam tekrardan evlense çıldırırdım. Deniz'in en çok bugün bana ihtiyacı vardı. Düğün sırasında anne ve babası ''Evet!'' diye haykırırken düşüp bayılmaması için yanında olmalıydım.

Hızlıca duştan çıkıp kurulandım. Lacivert bir tayt ve takımı olan atleti üstüme geçirdikten sonra saçlarımı kurutmadan dışarı çıktım. Kaskım elimde ilerlerken Mert'e el sallayıp motorumun yanına gittim. Deri ceketimi yavaşça giyindim. Hayatımın her anında olduğu gibi bazı tecrübelerden ders çıkarmıyordum. Motora biner binmez saçımı kurutmadığım için pişman oldum.

Kendime yalan söylediğimde ve bunu belli bir süre sonra fark ettiğimde üzülüyordum. Son bir senedir yaşadıklarımı umursamadığımı söylediğim her an fazlasıyla umursamıştım. İnsanların hakkımdaki düşüncelerini görmezden geldiğimi sandığım zamanlar bile kalbimde yer edinip beni kırdığını anlamamıştım. Eylül, bir ay önce gerçekleri söylediğinde benden özür dileyip okulda yanıma gelen insanları gördüğümde ister istemez mutlu olmuştum. Sevgileri, kalbimin kırıkları arasından içeri süzerken aslında insanların düşüncelerini ne kadar umursadığımı görmüştüm.

İnsanları bu kadar umursadığıma mı kendime aylarca yalan söylediğime mi üzülsem bilemiyordum. Bunun yerine iki düşünceyi de aklımdan çıkarmaya çalışıp iyi anılara tutundum. Deniz ile ilişkimiz her gün daha da güzelleşirken, Yağız'la da eski günlerimize dönmüştük. Yeni bir üçlü gibi sürekli yan yana takılıyor ve çılgınlar gibi eğleniyorduk. Sadece sevdiklerimi düşünmek bile beni gülümsetirken onlarla yaşadığım her anın tadını daha fazla çıkarmaya kararlıydım. Hayatımdan bazen dersler çıkarmasamda bu konuda en acı yollardan en büyük dersleri almıştım.

ASELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin