30

1.4K 288 70
                                    

Gamze okuldan arkadaşlarıyla katıldığı doğum günü kutlamasından apar topar ayrılmıştı ve peşinden gelen Ahmet'le beraber sokakta tüm öfkesiyle yürüyordu. Ne hakkı vardı bir kutlamayı bölüp bu şekilde karşısına çıkmaya bu adamın? Rezil olmuştu, küçük düşmüştü.

"Gamze! Ya Allah aşkına dur. Nereye koşuyorsun? Ne kadar kaçacaksın ki benden? Sonunda illa ki yetişeceğim!"

Sinirle bir elini hesap sorar gibi yumruk yaptı ve beline koydu genç kız. Bu haliyle mahalle kavgasına hazırlanan bir ev kadınına benzemişti. Haliyle onu izlerken gülümseme isteğini bastıramadı Ahmet. Bu da Gamze'yi iyice delirtti.

"Bir de gülüyor musun utanmadan? Gerçekten inanamıyorum sana! Şu haline bak! Maganda gibi gelip o kutlamayı basmaya ne hakkın vardı senin? Hiç mi yol yordam bilmiyorsun sen?"

"Ben miyim maganda? En azından o yanında gezen dallama gibi kaypak değilim be! Herif resmen sana sarkıntılık etti. Gavat gibi izin mi verseydim yani buna? Kim o herif Gamze?"

Tiksinen bir yüz ifadesiyle geri çekildi Gamze. Hayal kırıklığına uğramış bir halde baktı Ahmet'in yüzüne.

"Sen kimsin ki hangi hakla bana böyle bir soru sorabiliyorsun? Şu üslubunun çirkinliğine bak! Hoş kim olursan ol kimseyle bu şekilde konuşmamalısın ya neyse. Sana ne Ahmet? Mahallemizin delikanlısının, ağır abimizin kanına mı dokundu? Kimle istersem, nasıl istersem öyle gezerim."

Şiddetle başını iki yana salladı Ahmet. Buna izin veremezdi. Belliydi ki gamze hıncından böyle yapıyordu. Belki de reddedilmenin acısını çıkarıyordu.

"Yok öyle bir dünya. Ben senin göz göre göre bana öfkenden yanlış yapmana izin veremem. Sen beni seviyorsun bir kere. Bir inat uğruna kendini mi harcayacaksın?"

Neredeyse sinirinden saçlarını yolacaktı Gamze. Gerçekten Ahmet bu muydu? Bu adamın nasıl bir zihniyeti vardı böyle?

"Çok merak ediyorum, bu nasıl bir ego ya? Nereden biliyorsun ki sen benim hâlâ seni sevdiğimi? Üstelik bu yüzünle tanıştıktan sonra! Kaç gündür saçma sapan peşimden dolanıyorsun. Ağzından mantıklı tek laf çıkmıyor. Bir de gelmiş yanımda bir adam gördün diye ana efeleniyorsun. Senin bu yaptığın var ya, düpedüz şiddet. Ya senin aldığın nefes bana şiddet be! Susarsın eziyet, kaçarsın eziyet. Seviyorum diyorum, duvara mı konuşuyorum yoksa insana mı belli değil. İnanmayan, küçük gören, aşağılayan yine sensin! Şimdi yok sevmiyorum diyorum, bu defa da zorbalık yapıyorsun. Sen benden ne istiyorsun Ahmet?"

Tüm yanlışları suratına vurulunca utandı Ahmet. Özür dilemek istedi ama bu da becerebildiği bir şey değildi.

"Gamze... Estağfurullah ben..."

O susunca şaşırtmadın der gibi baktı Gamze ve histerik bir şekilde güldü.

"Şimdi sen haklısın diyorum işte. Ben seni tanıdığımı sanmışım. O yüzden de bir hayali sevmişim. Olduğunu sandığım adamı... Artık gözüm açıldı. Yaptığım hiçbir şeyin seninle bir ilgisi yok. Çekil yolumdan, tamam mı?"

Bunu duymak zaten güvensiz olan yüreğine iyi gelmedi Ahmet'in. Hayata dair korktuğu ne varsa yüzüne söylenmişti resmen.

"Bu muydu yani? Onca zamandır üzüldüğün, üzdüğün, diline doladığın sevgin iki günlük müydü? Ben haklıydım, hevesti, geçti. Öyle mi?"

"Sen kendin demedin mi? O daha çocuk, nereden bilsin sevmeyi diye? Ne istediğini bilmiyor deyip küçümseyen sen değil miydin? Şimdi hesap sorup kendinle mi çelişeceksin? Önce bir durup kendine bak. Bende sevilecek ne var ki bu kız neyimi sevsin de. Bir cevap bulamazsan eğer, hiç karşıma dikilip de hesap sorma. Senin bile veremediğin cevabı ben nasıl vereyim? Zaten daha önce bu yüzünü görsem inan sevmezdim."

Görülmeyen Where stories live. Discover now