8.Bölüm

1.6K 323 55
                                    

Çiftliğin bahçesini çevreleyen yüksek çitlerin önüne geldiğinde yine küçük çantası, gri tişörtü, kot pantolonu ve beyaz spor ayakkabılarıylaydı Meryem. Günler önce Yusuf'u ilk gördüğünde üzerinde olanları yani kendi kıyafetlerini giymişti. Burada geçirdiği süre içerisinde her ihtimali düşünerek herhangi bir acil durumda kaçması gerekirse diye yolu öğrenmişti. Akşam yemeğinden sonra da el ayak çekilince usulca odasından çıkarak kimseye görünmeden kolayca buraya kadar gelmeyi başarmıştı.

Çitlerin üstünden atlamadan önce etrafına dikkatlice baktı ve izlenmediğinden emin oldu. Zaten etraf oldukça sessizdi. Bir çam ağacının dalına konmuş cırcır böceği dışında gecenin huzurunu bozan kimse yoktu. Uzun bacaklarının da yardımıyla rahat bir şekilde çitin diğer yanına geçti Meryem. Başını kaldırarak son bir defa çiftliğe baktı. Işıkları yanıyordu, buradan bakılınca öyle güvenli duruyordu ki ormanın ıssızlığı düşünülecek olursa çok daha cezp ediciydi. Fakat bu görünüşün aldatıcı olduğunu o çok iyi biliyordu. Bu yüzden çantasının omzundaki çapraz duruşunu düzelterek içindeki biber gazını yokladı. Tek yapması gereken ağaçlıklı yolu geçerek ana yola çıkmaktı. Orada kendisini bir taksi bekleyecekti. En azından öyle olacağını umuyordu. Akşam yemeği hazırlığı sırasında Aysel teyzeni telefonunu çalmış ve internetten en yakın taksi durağının telefonunu bularak gizlice aramıştı. Taksi onu şehre götürdükten sonra bir ATM'ye uğrayıp kendi gizli hesabından para çekecekti. Deniz otobüsüyle Bursa'ya oradan da yakalanmamak için Gölyazı'ya geçmeyi umuyordu. Orada kimsenin tanımadığı bir öğretmen arkadaşı vardı. Aslında tanıdıklarının yanına gitmenin akıllıca olmadığını biliyordu fakat kontrolsüzce harcayabileceği kadar çok parası yoktu.

Derin bir nefes aldı ve koşmaya başlamadan önce başını göğe çevirerek ellerini açıp sessizce dua etti. Fakat duasının sonunda aklına Yusuf düştü. Cami avlusundaki geceyi hatırlamıştı. Düşündükçe yaşananların gerçekliğine inanmakta zorlanıyordu. Yusuf'u aylardır izliyorlardı. Hangi camiye gittiğini, evinin neresi olduğunu, köpeğini ve yine o köpeğin nasıl Yusuf'a her akşam camiden dönerken eşlik ettiğini... Sherlock'u bilerek yanına çekmişti ve tam vaktinde fark edilmeyi ummuştu Meryem. Planı işe yaramasaydı da avludan çıkmadan önce karşısına çıkarak ona çarpıp düşecekti. Kaçmaya çalıştığının düşünülmesi için her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamışlardı. Hoş, Semih'ten kaçmakta olduğu da doğruydu. Sadece o zaman bu kaçışta başarısız olursa Semih'in ona zarar verebilme ihtimali olduğunu bilmiyordu. Şimdiyse peşindeki canavarlar bu işe bulaştığı günden çok daha fazlaydı. Meryem ise kelimenin tam anlamıyla kimsesizdi.

Kendine engel olamayarak son bir defa daha arkasına baktı ve çiftliğin içinde bir yerlerde olduğunu bildiği Yusuf'un siluetini sanki görebilirmiş gibi gözleriyle onu aradı. Acaba gittiğini öğrendiğinde o ne yapacaktı? Vazgeçecek miydi yoksa Meryem'i arayanlar kervanına mı katılacaktı? Daha da önemlisi arayışı onu gerçeklere götürecek miydi? Öyle bir durumda herhalde ya Meryem bahsini bir daha açılmamak üzere kapatacaktı ya da o da intikam için bu kovalamaya dahil olacaktı.

Düşünceleriyle boğuşmak için kesinlikle çok yanlış bir zaman seçmişti Meryem. Bu yüzden zihnini dağıtmak için sanki aklından geçenler elle tutulur, somut şeylermiş ve silkelenirse kaçışacaklarmış gibi başını şiddetle iki yana salladı. Derin bir nefes alarak ileriye bakıp koşmaya başladı. Gecenin bir vakti sık ağaçlarla kaplı bir yolda koşmak kesinlikle korku filmlerinden fırlamış bir sahneyi andırıyordu. Belki eli testereli bir sapık tarafından kovalanmıyordu ama yine de peşindekileri küçümsemek haksızlık olurdu. Tek bir sansı vardı Meryem'in, dolayısıyla risk alma lüksü yoktu.

Koşusunun ortasında bir yerlerde uzaktan gelen bir ışık huzmesi gördü ve kalbi ağzında bir şekilde durmak zorunda kaldı. Acaba taksici tarifini yanlış anlamıştı da Meryem'i aramak için ana yoldan mı çıkmıştı? Normal şartlar altında burada bir araç göreceğini sanmıyordu. Yoksa kaçtığı fark edilmişti ve onu aramak için Yusuf mu dışarıya çıkmıştı? Fakat bu kadar kısa bir süre içerisinde Yusuf'un onu araçla değil yürüyerek aramak istemesi daha mantıklı olurdu. Aklında bin tane senaryo dönerken sakinleşmek için elini kalbinin üstüne götürdü Meryem. Sonra da bu tepkisi için kendi kendisine kızdı. Şimdiden bu kadar ödlek olursa kaçak hayatını nasıl devam ettirmeyi düşünüyordu? Yusuf kendisi söylemişti. Meryem'in burada olduğunu Semih bilmiyordu. Kaçtığını ise Yusuf henüz bilmiyordu. Bu demek oluyordu ki aracın sahibi ya bu civarda oturan biriydi ya da taksiciydi. İki ihtimalde de Meryem'e yardım edebilirdi. Bu sebeple çekingen bir şekilde de olsa adım atarak araca doğru yürüdü.

Görülmeyen Where stories live. Discover now