5. Bölüm I. Kısım

2.3K 350 93
                                    

NOT: O kadar uzun zamandır yazar notu yazmıyormuşum ki bunu fark ettim ve sizinle sohbeti bu kadar niye özlediğimi anladım. Efendim, bu kız neler yapıyor diye merak edeniniz varsa söyleyeyim. Yazlık evdeyim burada alt yapı sorunu sebebiyle internet yok. Mobil veriye bağlı yaşıyorum. aklıma estiği gibi yeni bölüm de yazamıyorum çünkü biz bu sene bu eve bitmeyen bir tadilat yaptırdık ve hala eksiklerimiz tamamlanmadı. Haliyle evde kaos ortamı varken ben bir odama çıkıp yeni bölüm yazayım diyemiyorum :( ama bundan sonra bölümler daha sık gelecek söz. Çünkü işlerin çoğu bitti azı kaldı ve maşallah diyelim paçalarımdan akıyor ilham. Bu arada size müjdeli haberleri verdim mi hatırlamıyorum. Ben yüksek lisansı kazandım, yani yüksek tekstil mühendisi olma hayaliyle öğrencilik hayatıma yeniden döndüm. Kurguyu okumak için bekletenler, gönül rahatlığıyla okumaya başlayabilirsiniz ve rica ediyorum yorumlarda da kendinizi belli edin ki sayımızı bilelim. Ben de benden bu kadar çok insan yeni bölüm bekliyor diyerek gaza gelip daha sık size bölüm yazayım ;) Çok öpüyorum sizleri ve iyi okumalar diliyorum. 

Ayrıca bu yeni bölümün sadece ilk yarısı, nabız ölçmek için bu kadarını yayınladım. Kimler yeni bölüm bekliyor, kimler aktif okur bir göreyim istedim. Siz bunu okuyunca kalanını da yükleyeceğim. :)

Arabasını çiftliğin yoluna sokarken Yusuf'un yüzünde engel olamadığı bir gülümseme vardı. Bugün üçüncü gündü ve ancak bu kadar bir süre için kendisine hâkim olabilmişti. Şimdiyse içi içine sığmıyordu Meryem'i göreceği için. Üstelik her gün iki defa babasını çeşitli bahanelerle arayıp Meryem hakkında bilgi de almıştı. Eve alışmış mıydı? Nasıldı? Yemek yiyor muydu? Canı sıkılıyor muydu? Yoksa keyfi yerinde miydi? Başka zaman olsa günlerce babasını aramayan hatta arandığında telefonlara çıkmayan Yusuf Ali şimdi günün her saatinde cami avlusunda bulduğu kızı düşünüyordu. Oysa o kadar az görmüştü ki Meryem'i... Daha tanışmalarının haftası bile dolmamıştı. Bu kadar sayılı saat içinde nasıl aklına, yüreğine nüfuz etmişti bu kız? Biraz da bu sebeple çiftliğe gitmiyordu üç gündür. Meryem'i rahatsız etmemek ve her an içinde biraz daha büyümekte olan bu şeyi frenlemek için. Çok güzeldi ama Meryem. Acaba sadece Yusuf'a mı öyle geliyordu? Düşündükçe gülümsemesinde doğanın tüm renklerini görüyordu. Gözlerinin karanlığında vaatler gizliydi sanki. Hayal kokuyordu, umut kokuyordu Meryem ve onun temsil ettiği her şey Yusuf'un belki de bir ömür tatmadığı şeylerdi.

Orman yolunda ilerlerken aklına babasıyla bu sabahki konuşması geldi. Önceki gün ineğin sütünü sağmayı beceremeyen Meryem bu sabah yine yarım saat uğraşmıştı ancak sağılmak isteyen hayvanın hassaslaşmış memeleri bu uğraştan rahatsız olunca yine eli boş çıkmıştı ahırdan. İşi ehline bırakmıştı fakat sonunda başarıya bir gün ulaşacağına dair de umutluydu. Mutfağa girip her gün yemek de pişiriyordu. Hatta 'belki sen gelirsin diye iki gündür sevdiğin yemekleri yapıyor' demişti babası. Özetle herkesle gayet iyi anlaşmıştı Meryem ve çiftliğe de uyum sağlamaya gayret ediyordu. Zaten Yusuf da aksini hiç düşünmemişti. İçinden bir ses hayatında değer verdiği, sevdiği kim varsa tıpkı Yusuf gibi onların da gönlünü fethedeceğini söylüyordu Meryem'in. Bu düşünce üzerine arabasını durdurdu ve dikiz aynasındaki yansımasına bakarak kendi kendine sordu. Sahiden gönlü bu denli kolay mı fethedilmişti Yusuf'un? Hem de bir yabancı tarafından...

İhtişamlı bahçe kapısının önüne geldiğinde o daha kornaya basmadan Mehmet amca ardına dek açmış ve Yusuf'u her karşılamasında olduğu gibi gülerek buyur etmişti. Ancak her zamankinden farklı olarak Yusuf inmeden önce dikiz aynasından son bir defa kendisini kontrol ederek gömleğinin yakasını düzeltti. Hemen ardından da ne yapmakta olduğunu ve kalp atışlarındaki anormalliği fark edince kendi haline morali bozuldu. "Tövbe estağfurullah," diye durduğu yerde mırıldanarak arabadan indi. Tüm bunlar olurken onu izlemekte olan Mehmet amca da her şeyin farkında olduğunu belli etmek ister gibi sırıttı ve Yusuf'a bakarak "güzelsin güzel," dedi. Koskoca adam oğlu gibi sevdiği, acaba bir gün yüzü gülecek mi diye endişe ettiği Yusuf'u şimdi böyle görünce çocuk gibi mutlu oluyordu. Açıkçası Yusuf Ali'yi biraz tanıyan herkesin uzun süre önce umudu kestiği bir şeydi onun birini sevip yuvasını kuracağı düşüncesi. Zaten yanında bugüne dek tek bir kız bile görmemişlerdi. Bu sebeple Meryem'i gelinleri olarak bağırlarına basmaya normal kabul edilemeyecek kadar heveslilerdi.

Görülmeyen Where stories live. Discover now