2.bölüm

3.1K 418 60
                                    

"Ne demek o?"

Yusuf'un sözleri Meryem'in tereddütle ona bakmasına neden oldu. Birden nabzı hızlandı ve bir adım geri giderek bakışlarını adamın üzerinde gezdirdi.

"Az önce kimin nişanlısı olduğunu öğrendim demek. Senin Semih gibi bir adamla ne işin olur? Adam uyuşturucuyu sadece içmiyor, satıyor. Babası da eski kadın satıcısı. Gelin gidecek başka aile mi kalmadı?"

Meryem doğru duyduğundan emin olmak ister gibi birkaç saniye kadar Yusuf'un yüzüne baktı. Semih'in iyi biri olmadığını elbette biliyordu ama babası Haluk amca eski gazinocuydu. Gece kulübü işletirdi. Amcasıyla da iş yapmışlığı vardı. Sahiden öyle bir adamsa, Meryem nasıl bu ailenin bu kadar içine girebilmişti? Amcası ne için Semih'i seçmişti?

"Yok, senin yanlışın vardır. Haluk amca öyle bir adam değildir. Başkasıyla karıştırıyor olmayasın? Hem sen Semih'i nereden öğrendin?"

Yusuf omuz silkerek mutfak tezgâhına yaslandı. Söyleyecekleri önemsizmiş gibi bir tavır takındı. "Tüm İstanbul Semih'in gelini nişandan kaçmış diye seni konuşuyor."

"Semih bu kadar ünlüydü madem, ben niye bilmiyorum bunu?"

Kollarını göğsünde bağlayarak şüpheci bir üslup takınmıştı Meryem. Yusuf da bunu fark edince hiç çekinmeden lafı gediğine oturtuverdi.

"Sokak kadınlarına ve uyuşturucuya olan düşkünlüğünü bildiğiniz gibi mi Meryem Hanım? Pek insan sarrafı olmadığınız ortada."

Yeniden resmi hitap şekillerine geçilince biraz toparlandı Meryem.

"Bu adamların uyuşturucu sattığını, kadın sattığını siz nereden biliyorsunuz? Sizin marangozluk işinden ziyadesiyle uzak bir sektör hâlbuki..."

"Şimdi değil, eskiden kadın satıyorlarmış. Benim dedem de eski gazinocuydu. Vaktiyle, ergen çağlarımda bana iş öğretmek için biraz o dünyayı tanıtmıştı. Geceleri çalışan insanlar birbirini tanır. Hele ki eğlence işi yaptığını iddia edenler... Işıltısı kadar karanlığı da vardır bu işlerin."

Meryem iki saniye kadar duyduklarını sindirebilmek için Yusuf'un yüzüne baktı. Sonrasındaysa içi geçirerek daha çok kendisiyle konuşur gibi mırıldandı.

"İnanamıyorum. Resmen gırtlağıma kadar pisliğe bulanmışım. Allah'ım, ne yapacağım ben? Nasıl çıkacağım bu işin içinden?"

"Gerçekten nasıl anlamadınız bu insanların gerçek yüzünü bunca zaman?"

"Hangi zaman ya Allah aşkına?"

"İnsanlar nişanlanma noktasına bir günde gelmiyorlar herhalde. O zamandan bahsediyorum."

Ahmet'in getirdiğini tahmin ettiği beş litrelik plastik su şişesinden kendisine bir bardak su doldurduktan sonra yanıt verdi Meryem.

"Amcam seçmişti Semih'i. Benim için öncesinde sadece birkaç defa gördüğüm bir yabancıydı. Semih'le evleneceksin dedi, olay orada bitti zaten. Biz öyle sandığınız gibi bir flört dönemi yaşamadık."

"Siz de öylece kabul mü ettiniz bu isteği? Hiç sorgulamadan, düşünmeden..."

"Vefa borcu diye bir şey duymadınız mı siz hiç? İnsan her şeyini borçlu olduğu birinin isteklerini yerine getirmekle yükümlü hissediyor kendisini."

Anlayışla başını salladı Yusuf. Bu duyguyu en iyi o bilirdi. Geçmişte tam olarak aynı hataya düşmüştü.

"Ama adamın gerçek yüzünü öğrenince kaçmışsınız ondan da amcanızdan da."

Görülmeyen Where stories live. Discover now