6.Bölüm

2K 319 47
                                    

Gözü yaşlı haldeki Meryem'i gözlerden uzak bir şekilde, rahatça konuşabilsin diye beraberinde atölyeye götürdü Yusuf ve koltuğa oturtarak kendisi de karşısına geçti. Gözü yaşlı kız ise utançla, kelimeleri nasıl bir araya getireceğini bilemiyormuş gibi kucağındaki ellerine baktı. Yusuf'a saatler kadar uzun gelen bir otuz saniyenin ardından ise cılız bir sesle konuşmaya başladı.

"Bazen bazı şeyler insanın dilinden öyle kolay dökülemiyor. Söylese bir dert, söylemese ayrı dert oluyor. Üstelik sadece birkaç gündür tanıdığı birine anlatmak... Hakkımda ne düşünürsün, neye karar verirsin bilmiyorum. Ama bilmeni istediğim tek bir şey var. Ben bu hayatta hiçbir kararı kendi rızamla almadım. Ne yaşadıysam benim seçimim olmasına izin verilmedi. Bu yüzden beni yargılamadan önce..."

Yusuf hızla başını iki yana salladı ve doğrudan Meryem'in gözlerine bakarak "Ağzından ne çıkarsa çıksın seni bunun için yargılamayacağım. Söz veriyorum," dedi. Meryem de yenik bir şekilde iç geçirdi ve konuşmaya başladı.

"Sana amcamla ve onunla yaşadığım hayatla ilgili yalan söyledim. Çünkü seni yeterince tanımıyordum ve benim için böylesi daha güvenliymiş gibi geldi. Senin gözünde sahipsiz, kimsesiz olmak istemedim."

Kaşları endişeyle çatıldı Yusuf'un ve arkasına yaslanarak kendisini duyacaklarına hazırlamak istedi. Meryem ise yutkunarak itirafına kaldığı yerden devam etti.

"Ailemi kaybedince amcam beni mecburen yanına aldı. Ancak okuluma Türkiye'de devam etmem gerekiyordu. Bu yüzden burada yatılı okudum ve kısa tatillerde de annemin kuzenlerinde kalarak doldurdum vaktimi. Sadece yaz tatillerinde giderdim amcama."

"Yani çok da yakın değildiniz." Yusuf'un tespiti üzerine Meryem'in gözleri yeniden doldu. Mahcup bir şekilde başını salladı. Konuştuğundaysa sesinde bir çocuğun kırgınlığı vardı.

"Elbette kimse kimseyi sırf kan bağı var diye sevmek ya da evladı yerine koymak zorunda değil. İyi kötü bir şekilde beni o besledi, bu yaşa getirip okuttu. Bu kadarını da yapmayabilirdi. Ama bu nişan konusu... Yani nasıl desem... Benim ona itiraz edecek cesaretim yoktu. Amcam hayatımla ilgili bir karar verdiğinde bana hep sadece ona itaat etmek düştü."

"Ondan korkuyorsun." Meryem'e bir kere bakan biri bunu kolayca anlayabilirdi. Yusuf da hemen fark etmişti. Bu kızın korktuğu bir şeyler olduğu ortadaydı.

"Çünkü amcamın neler yapabileceğini biliyorum. Sana ondan bu şekilde bahsetmedim çünkü bahsedebileceğim kadar güvenmiyordum. Bana demiştin ya hani amcan yıllardır bu insanlarla görüşüyorsa gerçek yüzlerini de biliyordur diye. Haklı olma ihtimalin o kadar yüksek ki... Şimdi düşününce utanç verici derecede hem de."

"O zaman kaçarken aklında ne vardı Meryem? Amcana geri dönmekten korkuyorsun anladığım kadarıyla. O halde karşına ben çıkmasaydım ne yapacaktın?"

Omuz silkerek yanaklarını kuruladı Meryem. "Kaçmaya devam edecektim. Sana söylediğim gibi şanslıysam bir otobüse binmeyi başarıp başka bir şehre kaçacaktım."

"Ya değilsen?"

Meryem Yusuf'un hiç beklemediği bir şey yaptı ve ayağa kalkarak tişörtünü sırtını açıkta bırakacak şekilde yukarıya sıyırdı, arkasını dönüp manzarayı kolayca gösterebileceği şekilde açısını ayarladı. Yusuf ise o sırtı dağınık halde kaplayan, yeşermeye yüz tutmuş morluklar karşısında şok olarak ayağa fırladı. Fakat Meryem'in gösterecekleri bununla sınırlı değildi. Ona yüzünü dönerek bu defa tişörtünün ön kısmını sıyırdı ve karnında, kaburgalarının hemen altında sağ tarafını boydan boya kaplayan diğer morluğu gösterdi. Sonra aynı şekilde giydiği pijama altının geniş paçasını sıyırdı. Oradaki başka tamamen yeşile dönmüş, iyileşmeye yüz tutmuş morluğu açığa çıkardı.

Görülmeyen Where stories live. Discover now