-8-

1.1K 73 92
                                    

Fotoğrafta İris var.

İyi okumalar!

Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra kaskımı kafama geçirdim. Topuklarımın üstünde geriye dönüp ilerlemeye başladığımda çizmelerimin zeminde bıraktığı tok sesler kulaklarıma ulaşıyordu. Sırıttım, sessizliğin içindeki tek ses olmayı seviyordum.

Tahta kapıları aşıp geniş araziye vardığımda neredeyse kimsenin olmaması beklediğim bir şeydi. Hemen birkaç metre ötemde beni bekleyen kişiyle adımladımı hızlandırdım. Yanına vardığımda ellerini önünde birleştirdi.

"Efendim, atınız hazır."

Dediği şeyle gözlerimi devirmeden edemedim. "Kaç kez ona böyle seslenmemeni söyledim, Remzi. Bir ismi var."

"Affedersiniz efendim."

Onu elimle kışkışlayıp birkaç adım daha attım ve dudaklarımı aralayıp ellerimi çırptım.

"Rex!"

Kapısı açık tavlasından usulca dışarı çıktığında gülümsedim. Yalnızca benim sesimi duyduğunda dışarı çıkardı, onun haricinde kimse Rex'i ortalıkta göremezdi. Hırçın ve inatçı bir attı. Benim dışımda kimse onunla baş edemezdi.

Siyah yelesi rüzgârın etkisiyle uçuşurken yanıma vardığında eğdiği kafasını okşadım. "Aferin oğluma."

Yanımda getirdiğim yulafı ona uzattığımda itiraz etmeden yedi. Sözümü dinlemesini seviyordum.

"Küçük bir gezintiye çıkalım mı, ne dersin?"

Sakince kişnedi. Bu kabul ettiğini belirtiyordu. Eh, birlikte üç yıl geçirmiştik. Verdiği tepkilerin ne anlama geldiğini anlayabilecek kadar iyi tanıyordum onu.

Kolaylıkla üstüne bindiğimde dengemi sağlayıp dizginleri çektim. Rex yavaşça hareket etmeye başladığında huzuru hissederek koca bir nefesi içime doldurdum, bu hissi seviyordum.

Sıradan bir insan değildim, bu yüzden sıradan sporlardan da hoşlanmazdım. Aslında genel olarak spor yapmaktan hoşlanmazdım. En azından binicilikle tanışana kadar öyle sanıyordum. Hayvanları seviyordum, bu da Rex'le iyi anlaşıp onu kontrol edebilmemde fazlasıyla yardımcı oluyordu. O inatçıysa ben ondan daha inatçıydım.

Rex aniden arka ayakları üstünde şaha kalktığında şaşkınlıkla ona tutundum. Normalde ben üstündeyken asla böyle bir şey yapmazdı. Muhtemelen bir şey görmüştü ve gördüğü şey onu sinirlendirmişti. Kaşlarımı çattım, burada bizden başka kimse olmamalıydı.

"Şşt, sakin ol oğlum!"

Her ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsam da söylediklerime kulak asmayıp beni üstünden atmıştı. Kafamı kaldırıp bakışlarımı karşıma diktiğimde uzun boylu birisiyle göz göze gelmiştim ancak bu göz göze geliş o kadar kısa sürmüştü ki halüsinasyon görüp görmediğimden emin olamamıştım.

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda o kişinin arkasını dönüp ilerlediğini görmüştüm. Acıyan yerlerimi umursamadan zeminden destek alıp ayağa kalktım.

"Hey! Kimsin sen?"

Boş arazide yankılanan sesimi duymazlıktan gelip yürümeye devam ettiğinde sinirlerim tepeme binmeye başlamıştı. Kafamdaki kaskı bir çırpıda yere atıp peşinden gitmeye başladım.

"Sana diyorum, kimsin sen?!"

O kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişebilmem imkânsızdı. Bunu anladığımda koşmaya başladım fakat bu da yeterli gelmemişti. Adım seslerim kulaklarına ulaşmış olmalıydı ki ben ona yaklaşamadan birden ortadan kaybolmuştu.

Hırsla ayağımı yere vurdum. Bu da neydi böyle?

Bir süre etrafı gözlerimle taradıktan sonra tekrardan Rex'in yanına döndüm. Rex genelde insanları umursamazdı ama o kişi her kimse onu gördüğünde birden şaha kalkmıştı. Bu oldukça tuhaftı.

Bu kadar heyecanın bugün için yeterli olduğunu düşünerek Rex'in dizginlerinden tutup onu yürütmeye başladım.

"Sence de çok garip değil mi Rex? Kimdi o?"

Rex sessiz kaldığında gözlerimi devirerek önüme döndüm. "Bir kere cevap versen olmuyor, değil mi?"

Ahıra geldiğimizde onu tavlasına bırakıp kafasını okşadım. "En kısa zamanda tekrar geleceğim dostum. Kendine iyi bak."

Kaskımı yerine koyup hızlıca üstümü değiştirdikten sonra çiftlikten çıkmak üzereyken telefonuma gelen bildirimle bakışlarımı ekrana çevirdim. Okuduğum cümle beni olduğum noktaya sabitlemeye yetmişti.

Bilinmeyen Numara: Biniciliğin bu kadar yakıştığı bir insan daha görmemiştim. :)

GÖKKUŞAĞI | TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora