"Eğer size de uygunsa Canerle konuştuktan sonra kararımı söylerim."

"Tabii ki. Ne zaman istersen söyle, kızım ve şunu da unutma," yere düştüğünde çizilen elini ellerinin arasına alıp "kararın ne olursa olsun hep seninle olacağım," diyerek kadını kollarının arasına aldı. Ekim Tözünün hayatındaki en büyük boşluğu dolduran kadındı Nazan Tözün. Geç olsa da, başarıyordu şimdi. Sahip olamadan kaybettiği annesinden görmediği, göremediği sevgiyi, şefkati koşulsuz şartsız veriyordu gelinine. Ve göz ardı edilemeyecek bir gerçek vardı ki, Canerle Ekim boşansa bile kadının sevgisi sonsuza dek devam edecekti.

***

Araf gergin bakışlarla yemek yiyen kadına bakarken ne yapması gerektiğini düşünüp duruyordu. Ekim sohbet ederek geçirdikleri birkaç saatin sonunda herkesten gitmesini rica etmişti. "Arafla konuşmam gereken önemli şeyler var," cümlesi adamın saatlerdir kıvranmasına sebep oluyordu. Ne konuşacaklarını merak ediyordu ama en çok da gecenin sonunda onlara ne olacağını merak ediyordu. Ekimi kaybedemezdi. Yıllarını babası yüzünden ondan ayrı geçirmişti zaten. Bir kez daha uzaklaşamazdı sevdiği kadından.

Ekim ise adamın aksine rahattı, hatta mutlu. Karşısında oturan adam onun mahvolan çocukluğunun, gençliğinin güzel yanlarından biriydi. Onu sevdiği için hiç pişman olmamıştı. Kullanıldığını düşündüğü zamanlarda bile Arafın onun kalbindeki yeri kirlenmemişti. Yıllar sonra aynı masada oturdukları bu anda da temizdi kalbi ona karşı. Bu yüzden de mutluydu. Düşündüğü gibi kaybetmemişti onu.

"Ekim."

Adamın sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp bakışlarını kaldırdı. Onun gergin olduğunu elbette fark etmişti ama eskiden olduğu gibi bu halini izleyip eğlenmeyi tercih ediyordu şu an için. En son evlenme teklifi yaptığı zaman böyle yerinde duramıyordu. O gün hayatlarının en garip günlerinden biriydi. Gecenin sonunda Araf bir kelime, Ekim bir kelime söyleyerek zar zor teklif ortaya çıkmıştı. Yüzüğü cebinden çıkarmayı bile unutmuştu gerginlikten. Bu yüzden de ertesi sabah saat altıda kadının kapısına dayanmıştı. Hayatlarının en garip günüydü işte.

"Biliyorum soru sormamamı istedin ama sende beni anla, merak ediyorum. Benimle konuşmak için herkesi nazikçe evden kovdun. Bu kadar önemli olan ne?"

Ekim yemeğine ara vererek arkasına yaslandı. Daha fazla uzatmanın anlamı yoktu. Yüzündeki yemek kırıntılarını temizlemeden hemen önce "Biz," diyerek konuyu açıkladı onu meraklı gözlerle izleyen adama.

"Biz? Yani sen ve ben?"

"Evet."

"Ekim, ben hazır olduğumu düşünmüyorum. Lütfen bana "git" deme. En azından şu an söyleme. İyi olduğunu görmeme izin ver." Gitmek için ayaklandığında "Lütfen," diye fısıldayışı Ekimin canını yakmıştı. Hızlı hareketlerle kalkıp kolunu tuttu. Artık üzülsün istemiyordu. Bu adam buna layık değildi. Kollarını bedenini sardığında alnını sırtına yaslamıştı kokusunu içine çekerek.

"Sana bir daha "git" demeyeceğim. Önceden de demedim zaten, Araf. Benden benim için gitmek zorunda kaldın. Artık kendin gitmek istemediğin sürece hayatımda kalabilirsin."

Genç adam duyduklarıyla birlikte heyecanla arkasını döndü. Doğru duyup duymadığından emin değildi ancak kendisine şefkat dolu bakışlarla bakan kadın gerçeği haykırıyordu.

"Gitmem, Ekim. Babam yaptığı pislikler yüzünden tutuklandı. Beni senden sadece o alabilirdi ve o da artık yok. Yani gitmem, Ekim. Sen izin verdiğin sürece yanından bir nefes bile uzaklaşmam."

Adamın ıslanan yanaklarını nazikçe kurulayarak "Biliyorum," diye fısıldadı Ekim. İyileşmek için zamana ihtiyaçları olsa da, başaracaklarından emindi. "Hastanedeyken ziyaretime biri geldi."

"Kim?"

"Bizim kafenin sahibi vardı ya..."

"Bizim tonton amca?"

Dudaklarındaki gülümseme büyüdüğünde başını salladı adamı onaylamak için. Orası ikisi için de en özel ve güzel yerdi. "Yıllar sonra sonunda kalbinin ritmini değiştiren bir kadın bulmuş. Son baharını memleketinde yaşamak istiyormuş. Öyle olunca da," cebinden günlerdir sakladığı anahtarı çıkardı. "Kafeyi bize bırakmak istiyormuş. İlk başta korkmuş hala birlikte olmamamızdan ama hala görüştüğümüzü duyunca çok sevindi. "Evladım yok ama orayı en güzel siz idare edersiniz," dedi. Okul zamanımızda orada geçirdiğimiz zamanlardan aklındaymış dediğine göre."

Duyduklarından sonra adam da birkaç anıyı hatırlamıştı. İkisinin de maddi sorunu hiç olmamış olsa da, boş zamanlarını kafede çalışarak geçiriyorlardı. Eski kitapların kokusu, insanlardan kalan fotoğrafların anısı onları etkiliyordu. O zamanlar bile hep oranın ruhunu yansıttıklarını söylüyordu yaşlı adam. Bu yüzdendi her duvarda fotoğraflarının olması. Şimdiyse oraya sahip olabileceklerini söylüyordu Ekim.

"Yani şimdi biz birlikte çocukluğumuzun, gençliğimiz geçtiği mekanı mı işleteceğiz?"

"Evet. O zamanlar ikimizin de aklından geçen ama dillendirmediğimiz hayalimiz gerçek oluyor," dediğinde adamın kolları sıkıca sarmıştı küçük bedeni. Ekimin başına gelenleri öğrenip de yola çıktığında böyle olacaklarını düşünmek bir yana, konuşacaklarına bile inanmıyordu. Şu an geldikleri nokta ise aklından geçenlerin tam aksiydi.

***

Kahvelerini yudumlarken ikisi de koltukta uzanmış, Ekim yastığa sarılmış, bacaklarını da adamın kucağına uzatmıştı. Güya film izleyeceklerdi ama sessizliğin tadını çıkarmak kulağa daha hoş gelmişti. Ta ki Araf konuşmaları gereken son bir şeyin kaldığını hatırlayana dek.

"Canerle ne zaman konuşacaksın? Şimdi deliriyordur benimle olduğun için."

Kadın gözlerini devirerek "Daha çok delirecek o," diye mırıldandı. Onunla konuşacak şeyleri daha çoktu. "Alışmaya başlasa iyi eder. Sen hayatımda hep olacaksın çünkü."

"Geçmişimizi biliyor. Rahatsız olması normal aslında."

"Beni rahatsız ettiği anlar da çok oldu, Araf. Yaptıklarını kolay kolay unutamam. Basit bir özür iyileştiremez yaralarımı."

Araf battaniyesini çekiştirerek gülümsemesini sağladı küçüğünün. Önlerinde uzun bir yol vardı. "Ben iyileştireceğim. Söz," dediğinde ikisi de bunu başaracağını biliyordu. Bu yüzden dolmuştu gözleri kadının.

"Keşke hala seni seviyor olsaydım."

Adam önce tüm samimiyetiyle "Keşke," diyerek hissettiği acıyı sesiyle yansıttı. Elbette eskisi gibi olmaları demek birbirlerine yeniden aşık olmaları demek değildi. Onlar iki aşıktan önce çok iyi iki dost olmuşlardı. Şimdi de o dostluklarına şans vereceklerdi. Ardından da gülümseyerek konuyu dalgaya çevirdi.  "Ama biliyoruz ki kadınlar aptal erkekleri tercih ediyorlar."

Ve o gece Ekim Tözünün yeni hayatı için attığı ilk adım olmuştu. Eski dostuyla tozlu sayfaların güzel anılarına şans verme kararları onları iyileştirecekti, biliyorlardı. İkinci adım ise Caner ile konuşmaktı. En zor olan bu adım için Ekim vücudunun tamamen iyileşmesini beklemeye karar vermişti. Geriye sadece ruhundaki yaralar kaldığında yenilerini açmak için sevdiği adama gidecekti evlilikleriyle ilgili verdiği kararı söylemek için.

Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın. Emeğe saygı duyup değerlendiren herkese sevgilerle...♥

{Tamamlandı} Çirkin AşkıWhere stories live. Discover now