44) Emine, Babasından Gerçekleri Öğreniyor

55 3 0
                                    

Odadan çıktım. Evime geldiğimde saat daha yeni öğlen olmuştu. Yatağıma uzandım ve kısa süre sonra uyuya kaldım.

Akşama doğru uyandığımda yatağımdan kalkıp salonda oturan babamı yanına gittim. Babam bana son üç haftadır aynı yüz ifadesiyle bakıyordu. Annemin kitabında anlattığı gibi babamı bir an gözümde canlandırdım. Ayaklarını sehpaya uzatma şekli, gerinerek oturması. Annemin yazdıklarının fazlası var eksiği yoktu. Bu gözle babama ilk defa bakıyordum. Bundan önce, benim sevimli ve sevecen babamdı. Ama artık çok şey değişmişti. Babamın yanındaki koltuğa oturdum.

- Baba, annemi hastaneden çıkartmak istiyorum.

- Eee?

- Bu eve getireceğim annemi.

- O kadın benim evime giremez!

dedi sinirli ve kendinden emin bir şekilde. Ben ise bu konuda kararlıydım.

- Baba, farkında mısın bilmiyorum; ama bu ev annemin. Kendisine ait bir evde yaşaması doğal değil mi? Annem isterse bu evden ikimizi de çıkarır.

- Bu ev benimde sayılır, yıllarca onun kahrını çektim.

- "Sayılır" demen yetmiyor baba. Evin tapusunda hala annemin adı yazıyor.

- Sen son zamanlarda sürekli anne demeye başladın, bundan önce o deliden bahsederken "o kadın" diyordun.

- Evet, ona yaptığım haksızlığı anladığım için anneme "anne" diyorum.

Babam olduğu yerden kalktı ve tam karşıma oturdu. Bağırarak istediklerini yaptıramayacağını anlamış olacak ki, çok sakin konuşmaya başladı.

- Kızım, bu şekilde davranmanı anlayabiliyorum. Sonuçta o senin annen; ama onu bu evde işi yok. Sende biliyorsun ki annenle biz ayrıldık.

- Baba, o zaman bizim bu evden çıkmamız lazım ya da anneme kira ödememiz...

Cümlemi bitirmeme izin vermemişti babam,

- Emine, bu aklı kimlerden alıyorsun bilmiyorum; ama babana neler söylediğinin farkında mısın? Seni bu yaşına getiren, okutan ve hala okutmaya devam eden babanım ben senin.

- Ben sana olması gereken şeyleri söylüyorum. Annem şuan hastane köşelerinde sürünüyor, biz ise ona ait olan bir evde yaşıyoruz.

- Bu konuyu hiç uzatmayacağım. O deli bu eve gelemez!

- Çok az kaldı baba. Annem kendisine ait bu evde yaşamaya başlayacak, seninle ya da sensiz!

Babamın bana karşı yavaş yavaş soğuduğunu hissediyordum ama bu sürpriz değildi. Ben ona karşı buz kesileli çok olmuştu. Sinirlenince dişlerini sıkan babam yine aynısını yapmaya başladı.

- Emine, sen beni bu evden açık açık kovuyor musun?

- Tabi ki hayır. Seni bu evden kovacak bir kişi var o da annem. Annem kalmanı isterse kalırsın, istemezse gidersin. Hatta beni bile istemeyebilir ve bu konuda sonuna kadar haklı.

- Ne sen, ne de o deli beni bu evden çıkaramaz. Ben bu ev için yıllarca çalıştım.

- Bütün bunları anneme tecavüz etmeden önce düşünecektin!

dediğimde babamın dişleriyle birlikte yumruklarını da sıktığını görebiliyordum. Bir hışımla ayağa kalktı.

- Ne tecavüzmüş be! Sanki koynuma girdiğinde kızoğlan kızdı da. Anan orospuluğa çok küçük yaşta başlamıştı. Duymak istediğin buysa artık biliyorsun.

- Biliyorum, senden önce dayısı tecavüze etmiş.

- Eee, o zaman bana neden sürekli "anneme tecavüz ettin" diyorsun?

- Yani, dayısı tecavüz etti diye, senin de anneme tecavüz etmen mi gerekiyordu? Kendini bu konuda savunuyor olman bile çok acımasızca. Hem sen nasıl bir vicdana sahipsin ki, sevdiği adamla anlaşıp anneme tecavüz etmişsin.

- Ne sevdiği adamla anlaşması! Senin, deden olacak o şerefsiz yamadı kızını bana.

Babamı sinirlendirerek doğruları öğreniyordum ama söyledikleri ile annemin yazdıkları çelişiyordu. Babam, annemin sevgilisi Yasin ile anlaşıp anlaşmadığına emin olmalıydım.

- Annemin senden önceki sevgilisi Yasin'den bahsediyorum. Sen onunla anlaşma yapıp annemi tuzağa düşürmediniz mi?

- Ne Yasin'i ya, ben Yasin diye birini tanımıyorum. Songül'ün annesi, "Songül'ün benden hoşlandığını ve bunu söyleyemediğini" söyledi. Bende "bu olaydan Kenan abinin haberi var mı?" diye sorduğumda "evet var" dedi. Yani senin anlayacağın, deden ve anneannen bir olup anneni benim altıma verdiler.

Babamın da Yasin den haberi yoktu. Belki de böyle biri hiçbir zaman olmamıştı. Babamı biraz daha sıkıştırmam gerektiğini biliyordum.

- Zorla mı yaptılar bunu baba, evlenmeseydin!

- Sana hamile kalmıştı. Evlenmekten başka çarem yoktu ki.

- Eee, ne var bunda. Sonuçta evlenmişsiniz. Annemle mutlu olmak yerine neden babaannemle bir olup annemin hayatını cehenneme çevirdiniz?

- Çünkü annen benimle yatağa girdiğinde bakire değildi. Bunun nesini anlamıyorsun?

- Dayısının tecavüz ettiğini biliyorsun. İçinde hiç merhamet yokmuş baba senin?

- Nereden bilelim dayısının ona tecavüz ettiğini. Kesin dayısının altına kendisi yatmıştır.

- Bunu nasıl söylersin. O zamanlar daha çocukmuş.

- Tamam işte. Onun orospu olacağı çocukluğundan belliydi.

- Sana acıyorum, gerçekten acıyorum. Dayısı tarafından tecavüze uğramış bir çocuk hakkında söylediklerine bak. Çok yazık. Hem bakire olup olmaması ne kadar önemli ki? Sen annemle ilk yatağa girdiğinde bakir miydin?

- Bu ne biçim bir soru. Ben neden bakir olayım?

- O neden bakire olsun? Sen bakir olma ama annem bakire olsun öyle mi? Bu durumda sende annemin bakire olmasını isteyemezsin!

Ne demek istediğimi babamın anlamadığına emindim. Sinirden ağzı köpürmüş, gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu. Artık annemin babamla alakalı her şeyin doğru olduğuna emindim. Koltuktan kalktım.

- İstesen de istemesen de yakında annem bu eve gelecek. Nereye gideceğim diye düşünüyorsan, annemi aldattığın kadınlardan birinin yanına gidebilirsin.

Arkamı dönüp salondan çıkarken, babamın koşar adımlarla bana doğru geldiğini fark ettim. Arkamı tekrar döndüğümde yüz yüzeydik. Köprünün orasında karşılaşan iki keçi gibi kafasını kafama dayadı. Babam kızgın boğalar gibi soluk alıyordu. Annemin yazdığı gibi nefesinin koktuğunu ilk defa o anda fark ettim. Sağ elini yumruk yapar gibi açıp kapatıyor, kudurmuş köpek gibi sesler çıkarıyordu. Babamdan uzaklaşmak için bir adım geri attım.

- Baba, sen ne yaptığının farkında mısın? Karşındaki senin kızım, kahvehane arkadaşın değil!

Babam derin bir nefes daha aldı. Ağzından çıkan koku yüzünden midem bulanmaya başlamıştı. Derin derin soluk almaktan hiçbir şey yapmıyordu. Bir adım geri attım.

- Yıllarca annemi dövdüğün gibi, beni de mi döveceksin?

dediğimde dişlerini o kadar sert sıkıyordu ki kırılmaları an meselesiydi. Babam asla gücünün yetmeyeceği birine dişini göstermezdi. Kendisinden daha güçlü gördüğü insanlardan, haklı olduğu halde özürler dilediğini hatırlarım. Babamı bu konuda benden iyi kimse tanıyamaz. Bana vurduğunda, sonsuza kadar beni kaybedeceğini çok iyi bildiği için ben ondan çok daha güçlüydüm. Bir süre böyle soluk almasını izledikten sonra arkamı döndüm, odama girdim ve kapıyı kilitledim. Babam homurdanmaya başladı. Çıkarttığı bu sesler, çocuğunu kaybettiğini anlayan insanlar gibiydi. "Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim" gibi saçma sapan şeyler söylüyordu.

Songül 2 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin